Güneydeki Ülke, 'Paralel Çetecilik' ve Daha Fazlası...
Bu köşeyi takip edenler bilir. Bölgede Hüda Par ve İslami STK’lara yönelen saldırıların arkasında sonuna kadar “Paralel Yapının” bulunduğunu savunanlardanım. Bugüne kadar sayısı iki yüzü bulan saldırılardan hiç birinin failinin yakalanmamış olması da bunun en bariz delilidir.
BDP ve bağlantılı çetelerin Hüda Par’a karşı motorize edilmelerinin elbette farklı sebepleri vardır. Ancak bunu tetikleyen asıl faktörün “Paralel Yapı” olduğu tartışmasızdır. Fikri yönden BDP’liler için Hüda Par üzerinden korku bariyerleri oluştururlarken, denetim altında tuttukları çeteci yapılanmayla bu korkuları fiili saldırılara dönüştürmektedir. BDP’liler korku bariyerlerini adi yöntemlerle bertaraf etmeye çalıştıklarını düşünürlerken, aslında daha büyük bir senaryonun muvakkat figüranları olduklarını dahi düşünmekten aciz görünmektedirler.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama, geçen hafta “Paralel Yapının” “Süleyman Abisi’nin” medyaya düşen görüşme kayıtlarından bir tanesi aslında bölgede gerilim ve çatışmadan yana tavır koyanların nihai hedeflerini ortaya koyması açısından oldukça önemliydi.
İsterseniz görüşme kaydından önce BDP’lilerin korku bariyerlerini tahkim etmeye dönük “Paralel Yapının” yapının haftalık yayın organında yer alan şu cümlelere bir göz atalım:
“HÜDA-PAR seçim süreci boyunca eskisi gibi meydanı BDP'ye bırakmak istemiyor. Parti bölgede köy köy dolaşıp siyasi propaganda yapıyor ve herkesi korkmadan sandığa gitmeye çağırıyor. 'Dindar' Kürtler üzerinde etkili olmaya çalışan Hizbullah, BDP'nin Marksist söylemlerini kamuoyu ile paylaşıyor. İki grup arasında alttan alta devam eden sürtüşmenin, Hizbullah'ın silahlı kanadını yeniden ortaya çıkardığı ileri sürülüyor. Gerilimin seçim günü ve sonrasına da sarkacağı ifade ediliyor. Bu iddia doğruysa bölgede yeni bir kaos ortamı oluşabilir…
…Parti PKK'nın tehditlerine aldırış etmeden siyaset sahnesinde Kürtlerle buluşmak istiyor. Bunu bir avantaj olarak değerlendirirken… iddiaya göre parti seçimde en ücra köylere kadar gidip sandık denetimi yapacak. Fakat yerel seçimde bunu kendilerinden çok AK Parti için yapacakları ileri sürülüyor. Bu konunun Ankara'da Başbakan ile gerçekleşen görüşmede kararlaştırıldığı ifade ediliyor”
BDP’lilerin korkularını köpürtmek adına herhalde bu cümlelerden daha güzelleri kurulamazdı. Seçimlere katılacak bir partinin halka gitmesi ve seçimlerde sandıklara sahip çıkmasının Hüda Par için “kabahat” sayıldığı böyle bir entrika başka bir parti için herhalde bugüne kadar dile getirilmiş değildir.
Pekiyi, asıl mesele nedir?
İşte bunun sırrı da aslında “Paralel Yapının” Güney Kürdistan sorumlusu ve aynı zamanda İsrail-Neo-con çeteleriyle eş güdüm sağlayan kişi olduğu iddia edilen “Süleyman Abisi”nin SÖZCÜ gazetesi muhabiri ile yaptığı görüşmenin medyaya sızdırılan içeriğinde açığa çıkmaktaydı.
Geride bıraktığımız Ekim ayının sonunda BDP Washington temsilciliğinin açılışı ve Neo-con çetesi nezaretinde yapılan “Kürt Konferansı’na” katılmak üzere SDemirtaş başkanlığında bir heyet Amerika’ya gitmişti. Görünürde temsilcilik açılışı ve bir konferans olsa da “Paralel Yapının” Süleyman Abisi ses kaydında çok başka vurgular yapmaktaydı.
“Süleyman Abi”ye göre açılış ve konferans “Güneydeki Ülke”nin çabaları ve Amerika’nın resmi himayesi ile gerçekleşiyordu. Konferansa özellikle “Çözüm sürecini” önemseyen Öcalan’a karşıt olanlar davetliydi. Ayrıca Barzani de çözüm sürecini önemsediği için Öcalan’la beraber bertaraf edilmeliydi. Dolayısıyla “Güney’deki ülkenin” çokça önemsediği silahlı çatışmaların yeniden başlaması için planlar üzerinde çabalar sarfediliyordu.
Zannedersem “Güney’deki Ülke”den kastın İsrail olduğunu belirtmeye gerek yok. İsrail ve bağlantılı Neo-con çetesi Türkiye’de silahların susmasından rahatsız ve bu durumu sürdürülemez olarak değerlendiriyorlar. Silahların yeniden devreye girmesi adına tüm çabalar ise “Paralel Yapı” üzerinden sürdürülüyor.
“Paralel Yapının” Hüda Par’a yönelik saldırılarda depreştirdiği BDP korkularının harekete geçirilmesindeki etkisi de işte burada gün yüzüne çıkıyor.
Formül belli. BDP ve bağlantılı çeteler Hüda Par’a karşı saldırı düzenleyecek, eninde sonunda Hüda Par gereken karşılığı verecek, bundan sonrası ise israil’in arzu ettiği durum ortaya çıkacak ve bu arada “Paralel Yapı” da bayram edecek. Önce “Paralel Medya” üzerinden “PKK-Hizbullah çatışmasının” reklamı yapılacak, sonrasında ise geçmiş dönemin karanlık tabloları eşliğinde “Paralel Yapı” için aydınlık güneşi parlayacak.
"İyi de bu oyuna alet olan PKK/BDP’de hiç kimse bunu fark etmiyor mu," derseniz, bu da aslındaPKK/ BDP’de hangi ekolün hangi kanadı ele geçirdiğiyle alakalı bir durumu ortaya koymaktadır. MİT neresine kadar nüfuz etmiş, “Paralel Yapı” neresinden zaptetmiş, Mossad’ı, CIA’sı hangi kanadı iğfal etmiş, orası tamamen karışık. Bilinen tek şey, Kürt halkının maslahatını düşünecek durumdakilerin karar organları üzerindeki etkilerinin tamamen tırpanlanmış olmasıdır.
Ve burada aslında dikkatlerin çevrildiği yer hükümet olmaktadır. Bu tür senaryolar hükümetin altını oyup “idare edemez” görüntüsü verilmek istenmesine rağmen bu büyük senaryoya karşı dilini yutmuş olması, bir yönüyle de herkesin kendi başının çaresine bakarak kendi savunma mekanizmasını oluşturmasının zorunluluğunu ortaya koymaktadır. (www.amedhaber.biz/)