''Amerikan İHA''sı'ndaki "Bilgiler"
Günübirlik güncel tartışmalar arenasında, çoğu kez fevkalâde önemli olayların üzerinde durulmuyor. Başta bütün istihbaratı kontrolünde tuttuğunu iddia eden devletin istihbarat teşkilâtı olmak üzere hiçbir kurumun üstlenmediği 35 vatandaşın can verdiği ve gün geçtikçe İsrail’den ve Amerika’dan satın alınan ve kiralanan Heronların ve Predatorların verdikleri “yanıltıcı bilgiler”le ortaya çıkan “Uludere fâciası” istihbaratına benzer yanıltmaların, bir tek Türkiye’de değil bütün bölgede yapıldığını ele veriyor.
Belli ki topyekûn bir “teknolojik savaş” yürütülüyor. İsrail ve ABD’nin aynı zamanda üzerinde silâh bulunan insansız hava araçlarıyla (İHA) İran’ın stratejik nükleer tesislerini hedef alıp vurduğu ve bunun çoğu kez Tahran’dan “patlamalar” şeklinde açıklandığı, bilinen bir husustu. Ancak en son İsfahan bölgesinde bu ülkenin savunma sistemine yönelik saldırının ardından, İran’ın Amerikan insansız uçağının kodlarına girip, işlevsel yazılımına müdahale ederek indirmesi, sözkonusu “teknolojik savaş”ı bir defa daha açığa çıkardı.
Geçtiğimiz ay, Amerikan Başkanı Obama’nın, Irak Başbakanı Nuri El Mâliki ile ortak basın toplantısında, İran’ın ele geçirdiği RQ-170 Sentinel casus uçağını resmi olarak İran’dan geri istemesi itirafına karşı, İran Savunma Bakanı Ahmed Vahidi’nin casus uçağın “Amerikan Casus uçağı artık İran’a ait ve bu konuda biz karar veririz” cevabını verip geri adım atmayacaklarını söylemesi, bunun son örneği.
Dışişleri Bakanı Clinton da taleplerine İran’dan olumlu bir cevap alamadığı sözlerine karşılık, Tahran’dan İran hava sahasını ihlâl eden ve casusluk operasyonlarını yürüten ve İran’ın içişlerine müdahale eden Washington’un “özür dilemek” yerine uçağını geri istemesi, açıkça “yüzsüzlük” olarak ayıplandı.
POLİTİK GİRDAP!
Aslında en son yüksek nitelikli fotoğraf ve kamera çekimi donanımlı, okyanus şartlarına uyumlu insansız deniz denetimi helikopterini deneme testlerini tamamlayan, giderek güçlenen ve Batılı ülkeleri endişelendiren yeni bir savunma aracının seri üretimine başlayan Çin’in, İran’a destek verdiği haberlerinin yanı sıra, İran Ulusal Güvenlik yetkililerinin Moskova’da Rus yetkililerle Amerikan casus uçağıyla ilgili bilgileri paylaşması, bölgedeki yeni güç ayrışmasını ele veriyor.
Belli ki İran, Çin ve Rusya’nın yardımıyla casus uçağının yazılımı ve teknolojisi çözmüş; bundan dolayıdır ki Amerikan yönetiminden büyük bir tepki var.
Ancak dünyanın en güçlü teknolojisine sahip ABD’nin bu duruma düşmesi sürecinde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun 30 saatlik son Tahran ziyaretinde, Türk-İran ilişkilerinin çok köklü ilişkiler olduğuna işaret edip İran’da kaldığı 30 saatte yaklaşık 25 saat sürekli müzakere yaptıklarını ve bütün dosyaları konuştuklarını belirtmesi, ilginç.
Türkiye’nin, İran’ı hedef aldığı Pentagon tutanaklarında açıkça yazılan Amerikan Füze Kalkanı radar sistemini NATO paravanında Malatya-Kürecik’te konuşlandırması ve Heronlardan sonra Predatorların İncirlik Üssü’ne getirilmesinin ardından Uludere’de köylülerin verilen “bilgiler”le bombalanması sürecinde, Davutoğlu’nun İran ziyareti, beraberinde birçok soru işâretini getirmekte.
ABD’NİN ENDİŞE VE TELÂŞI…
Gerçek şu ki, ABD’nin düşürülen insansız casus uçağındaki bilgilerden büyük endişe duyup, Davutoğlu’nun “Tahran’da öğrendikleri”nin peşine düşmesi, çarpıcı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’ın, “Davutoğlu’nun Tahran ziyareti sırasında İran’dan edindiği bilgiler, mesajlar ve öğrendiklerine yönelik Türk tarafıyla istişarelere başladıkları”ndan bahsetmesi, bu açıdan kayda değer.
Türkiye’de otuz bin insanın katledilmesine yol açan terörü, özellikle Kasım 2007’den bu yana Erdoğan’ın Bush’la yaptığı “ABD ile anlık istihbarat paylaşımı” anlaşması sonrasında yüzlerce teröristin silâh ve mühimmatlarıyla Kuzey Irak’taki terörist kamplarından kalkarak Irak sınırından sızıp karakol baskınları, askerî üs saldırılarıyla her defasında onlarca asker ve polisi şehid etmesini ve nihayetinde savaş uçaklarının vatandaşları bombalaması fecaatini gündeme getiriyor.
Anlaşılan o ki Washington, Türkiye’yi de hedef alan “bilgiler”in açığa çıkmasından fevkalâde endişeli. İnsansız casus uçaklarındaki gizli amaç ve senaryoların açığa çıkmaması telâşıyla çırpınıyor.
Sahi, ABD İran’ın düşürdüğü insansız hava aracındaki “bilgiler”den neden büyük telâş duyuyor? Alây-ı vâlâ ile ilân edilen Türkiye ve ABD’nin “stratejik müttefikliğin” ve “model ortaklığın” bir aldatmacadan ibâret olduğunun deşifre olmasından mı?
(Yeni Asya)