‘Deyrizor’un gerçek sahipleri Arap aşiretleri’
Rusya dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Deyrizor’un gerçek sahipleri Arap aşiretleridir” dedi.
Fırat’ın doğusu ve Suriye’nin kuzey bölgelerinde patlak veren Arap aşiretleri ile YPG arasındaki savaş uzun süren bir gerilimin sonucu ortaya çıktı. ABD’nin merkezinde YPG bulunacak şekilde tasarladığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı silahlı gücün içerisinde çok sayıda Arap aşireti bulunuyordu. Buna rağmen YPG sık sık SDG içerisindeki Arap unsurlarla güç mücadelesine giriyordu. Önde gelen Arap liderlerin tutuklanması ya da IŞİD’le bağlantılı oldukları gerekçesiyle bölgedeki sivillere yönelik tutuklama kararları alan YPG’ye uzun süredir Arap aşiretlerinin tepkisi birikiyordu. Zaman zaman aşiretler ile YPG gerilimi silahlı çatışmaya dönüşse de en geniş kapsamlı silahlı çatışma 27 Ağustos’ta patlak verdi.
SDG’nin kurduğu Deyrizor Askeri Meclis grubu lideri Ahmed el Habil’in YPG tarafından alıkonulması olayların fitilini ateşledi. Çatışmalar sonucu ABD güçleri ve YPG Deyrizor kentinde bir çok noktayı boşaltmak zorunda kaldı. YPG Haseke ve civar yerleşimlerden takviye güç gönderirken Suriye’deki diğer Arap aşiretleri de YPG’ye cephe aldı. Deyrizor’da YPG ile çatışan aşiretlere destek vermek amacıyla Türkiye sınırına yakın konumda bulunan Arap aşiretleri Cerablus güneyinde bir araya geldi.
Yerel kaynakların aktardığına göre tamamı Arap nüfustan oluşan 24 köyden YPG güçleri çıkarıldı.
Deyrizor’un önemi
Suriye’nin petrol zengini bölgesi olan Deyrizor aynı zamanda stratejik bir geçiş noktası olan Irak – Suriye sınırında yer alıyor. Fırat nehrinin üzerindeki kentin demografik yapısı YPG ile ABD’nin kurduğu sistem arasındaki uyumsuzluğun temel kaynağı.
Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Faysal Mikdad, “Amerika’nın Suriye’nin kuzeydoğusundaki işgali, zenginliklerini yağmalaması ve bölücü terör gruplarına verdiği destek, kahraman halkımızın Deyrizor ve Haseke’de Suriye Arap Ordusu’nun yanında verdiği mücadele sayesinde bitecektir” demişti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldiği Soçi ziyaretinin dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Suriye’deki bu gelişmelerde PKK’ya YPG’ye karşı artık Arap aşiretlerin bir bütün haline geldiğini, hatta şu anda katılımın artmasıyla Arap aşiretlerin güçlendiğini görüyoruz” diye konutu.
Deyrizor’un “gerçek sahibinin Arap aşiretleri olduğunu” söyleyen Erdoğan, “Ne PKK ne YPG buraların sahibi değil, bunlar sadece terörist. Aşiretlerin bir araya gelmek suretiyle PKK’ya, YPG’ye karşı koydukları tavır, haysiyetli bir onur mücadelesidir. Hem millidir hem yerlidir” diye konuştu. Erdoğan, Putin’in de “Bölgenin sahipleri olarak Arap aşiretlerinin bir araya gelerek, terör örgütüne karşı mücadele vermesinin önemli olduğunu” söylediğini aktardı.
Erdoğan: Esad tribünden izliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, normalleşme konusunda ise Şam’ın olumlu bir tavır sergilemediğini söyledi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın normalleşme adımlarını “tribünden” izlediğini dile getiren Erdoğan, “Biz ise Suriye’nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık” ifadelerini kullandı.
Suriye Dışişleri Bakanı Mikdad Türkiye ile ilgili son açıklamasında , “Suriye’nin kuzeyindeki Türk işgali bitecek ve Türkiye, iki ülke arasındaki ilişkileri eski durumuna döndürmenin tek yolunun bu işgalden çekilmek olduğunu biliyor” ifadelerini kullanmıştı.
Rusya ve İran’ın arabuluculuk girişimlerine karşın Şam, normalleşmenin ön koşulu olarak Türk askerlerinin Suriye topraklarının belirli bir takvimde çekilmesini ön koşul olarak sunuyor. Ankara ve Şam Arap aşiretlerinin YPG’ye karşı isyanında aynı pozisyonda yer alsa da normalleşme adımlarının devamı gelmediği için sahada ortak tavır gösteremiyor.
ABD’nin arabuluculuk çabaları
Amerikan yönetimi ise Arap ve Kürt nüfusu özerk yönetim adı altında birleştirip federatif bir yapının alt yapısını kurmayı hedefliyor. Amerikan planında YPG çekirdek silahlı gücü oluşturuyor. Her ne kadar Arap aşiretlerin bazıları bu yapıya dahil edilse de YPG ile aşiretler arasındaki yapısal sorunlar giderilemiyor.
ABD Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich ve DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon Komutanı General Joel B. Vowell hem aşiretler hem de YPG ile görüşerek orta bir yol bulmaya çalıştı. Ancak uzun vadede Pantagon’un uyumsuz iki grubu aynı potada tutabilmesi zor görünüyor.(harici)