Ed-Diyar: Washington, İsrail'i ‘kendisinden’ korumaya çalışıyor
Ed-Diyar gazetesinde yayımlanan yazıda, İsrail rejiminin çok ciddi bir silah ve mühimmat sorunu yaşadığı, Hizbullah’ınsa diplomatik olduğu kadar cephede de daha güçlü bir konumda bulunduğu belirtiliyor.
Lübnan merkezli ed-Diyar gazetesinde İbrahim Nasıriddin imzasıyla yayımlanan makalede, “Washington'un, İsrail'i kendisinden korumaya çalıştığı” vurgulanıyor. Yazıda ayrıca, “Hizbullah’ın, İsrail rejiminin açıklarını ve zayıflıklarını ortaya çıkardığı için tam ölçekli bir savaş beklentilerinin düşük olduğu ve İsrail’in bunun maliyetini üstlenmeye hazır görünmediği” kaydediliyor. Makalede şu ifadelere yer veriliyor:
***
Ramazan ayının başlamasına az bir süre kala başarı şansının azalmasına rağmen, şu ana kadar hiç kimse Gazze'de, Lübnan cephesine yansımaları olacak bir ateşkes ihtimalinin yasını tutmak istemiyor.
Bununla birlikte, başarısızlık tam ölçekli bir savaşın kaçınılmazlığı anlamına gelmez ve İsrail medyasının kara savaşına ilişkin sızıntıları, İsrail askeri sisteminin açık zayıflığı ışığında psikolojik savaş gibi görünmektedir.
Bununla birlikte, dün ‘Refah'ta savaşma ve Hamas'ı her yerde takip etme konusundaki yeni kararlı duruşu ışığında İsrail'in Lübnan ile kuzey cephesi de dahil olmak üzere tüm cephelerde sıkı bir şekilde hareket edeceğini’ duyurarak Lübnan cephesine yönelik daha ‘boş’ tehditler savurup etrafındaki diplomatik kordonu kırmaya çalışan Başbakan Benyamin Netanyahu ile ABD arasında devam eden ‘kavga’ ışığında tüm ihtimalle açık kalmaya devam ediyor ve bu, göz ardı edilemez.
ABD ve İsrail'in tutumları arasındaki bu farklılık, Washington'un ‘İsrail'i’ kendisinden koruma arzusunu yansıtmaktadır
Netanyahu'nun gerginliği tırmandıran açıklamalarına karşı, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmelerinde ‘farklılıkların daraldığını’ açıklayan ABD'nin işgal varlığı nezdindeki büyükelçisi Jack Lew, görüşmelerin başarısız olduğunu varsaymanın yanlış olduğunu vurgulayarak, iyimser olmanın her geçen gün daha da zorlaştığını, ancak müzakerelerdeki tüm taraflara müzakerelerde kalmaları için çok fazla baskı yapılması gerektiğini itiraf etti!
ABD ve İsrail'in tutumları arasındaki bu farklılık, Washington'un ‘İsrail'i’ kendisinden koruma arzusunu yansıtmaktadır; zira iktidarı ele geçiren ve başka hiçbir şey için değil kendisini korumak için çalışan siyasi liderliğin stratejik ‘körlüğü’ söz konusudur.
Beyrut'taki ziyaretçileriyle görüşen Batılı diplomatik çevrelere göre, Amerika'nın, başkanlık elçisi Amos Hochstein aracılığıyla tüm taraflar arasındaki hatları açık tutma ısrarı, beş ay süren çok cepheli bir savaşın ardından ‘bitkin’ düşen İsrail ordusunun zayıflıklarına ilişkin kesin Amerikan bilgisi ışığında, savaş hükümetinin ya da bazı üyelerinin Lübnan'la kapsamlı bir savaş ‘günahını’ işlemesini önlemeyi amaçlıyor.
Beş ay süren çok cepheli bir savaşın ardından ‘bitkin’ düşmenin yanı sıra, füzesavar silah sisteminde Hizbullah'ın operasyonlarını engelleyememe konusunda korkutucu bir boşluk olması ve kuzeyde en geç iki hafta sonra kapsamlı bir savaşın ardından büyük ölçüde açığa çıkacak olan iç cepheyi korumak için asla yeterli olmayacak füze eksikliği sorunu!
Hizbullah'ın çok iyi bildiği ve son aylarda sahada test etmek ve boşluklarını keşfetmek için çalıştığı bu gerçekler, Hochstein'ın üç mekik turunda hissettiği ve dün Hizbullah Yürütme Konseyi üyesi Şeyh Nebil Kavuk'un ‘İsrail'in arabuluculuk için yalvardığını’ söylediğinde açıkça ifade ettiği gibi, onu diplomatik olarak olduğu kadar cephede de daha güçlü bir konuma getirmektedir.
Önümüzdeki saatlerde yaşanması beklenen siyasi ve askeri gelişmelerin, sözde ateşkesle ilgili zorlu ve çetin müzakere sürecine denk gelmesi beklentisiyle Direniş, İsrail'in bir dizi sınır köyüne düzenlediği yoğun saldırılara karşılık olarak nitelikli saldırılar gerçekleştirirken, beş büyükelçi de sisli tablonun ardından ertelenen cumhurbaşkanlığı krizinden çıkış yolu aramak üzere Katar Büyükelçiliğinde bir araya geldi.
Direnişe Vefa Bloku'ndan bir heyet ile eski Cumhurbaşkanı Mişel Aun arasında Rabieh'de gerçekleşen derin ve detaylı görüşmenin odak noktası buydu. Görüşmede, iki taraf arasında sınırdaki çatışma, cumhurbaşkanlığı yetkisi ve Hizbullah ile Özgür Yurtsever Hareket arasındaki ‘soğuk’ ikili ilişkiler üzerine şeffaf bir tartışma gerçekleşti.
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, 15 Mart'ta savaş tehditlerinden bahseden medya sızıntılarının ardından konuyla alay ederek "İsrail bizi korkutmuyor ve yok olacak, tehdit ederse de medyada tehdit etmeyiz; ama buna hazırlanırız ve bunun için tetikte oluruz" dedi.
Direniş, hâlâ eski Katyuşa füzelerini büyük salvolarda kullanıyor ve yaklaşık 150 gün süren çatışmaların ardından 150 bin uzun ve orta menzilli füze olduğu tahmin edilen büyük ve isabetli füzeleri henüz çıkarmadı.
Bu bağlamda diplomatik çevreler, Washington'un güneydeki durumun patlamasını önlemek için diplomatik çabalarını durdurmayacağını ve Amos Hochstein'ın Beyrut'ta bulunmasının ve ardından Tel Aviv'e gitmesinin, İsrail'in nasıl başlatacağını bildiği ve nasıl bitireceğini bilemeyeceği bir savaşta kendisine zarar vermesini önleme bağlamında geldiğine dikkat çekti. Şeyh Kasım'ın neden düşman liderlerin tehditleriyle dalga geçtiğini tekrarladığına gelince?
İsrail medyasında yer alan ve İsrail hava ve füze savunma sistemlerinin Hizbullah füzelerinin iç cepheye ve hassas bölgelere vereceği zararı sınırlama kabiliyetini sorgulayan haberlere cevap gecikmedi; zira Direniş henüz tüm kartlarını ortaya koymadı.
Hâlâ eski Katyuşa füzelerini büyük salvolarda kullanıyor ve yaklaşık 150 gün süren çatışmaların ardından 150 bin uzun ve orta menzilli füze olduğu tahmin edilen büyük ve isabetli füzeleri henüz çıkarmadı. Bu durum, hava savunma sistemlerinin füzelerini tüketmeye zorlayarak İşgal’in önleme kabiliyetlerini tüketme bağlamındadır.
İsrailli askeri uzmanlara göre, geniş çaplı bir savaşın patlak vermesi halinde İsrail, hassas askeri kurumlarını korumak için savunma sistemini tamamen dönüştürmek zorunda kalacak.
Terörle Mücadele Enstitüsü tarafından hazırlanan ve 100'den fazla üst düzey İsrailli askeri ve hükümet yetkilisinin katıldığı bir rapor, İsrail iç cephesinin Hizbullah ile geniş çaplı bir savaşa hazırlıksız olduğunu açıkladı. Raporda, savaşın kuzeyde ‘ülkenin hemen her yerinde Hizbullah roketlerinin büyük ve yıkıcı bir yaylım ateşiyle" başlayacağı belirtiliyordu.
Enstitüye göre, Lübnan'dan roket ateşi yoğun olacak ve hem daha az isabetli roketler hem de isabetli uzun menzilli füzeler dahil olmak üzere günde 2.500 ila 3.000 arasında roket fırlatılacak.
Ateş hızının ‘İsrail teknolojisini daha önce hiç olmadığı kadar zorlayacağını’ belirten Enstitü, Demir Kubbe önleyicileri ve 'Davud'un Sapanı' füzelerinin stoklarının çatışmadan sonraki birkaç gün içinde tükeneceğini ve İsrail'i etkili bir aktif savunma olmadan binlerce roket ve füzeye karşı savunmasız bırakacağını kaydetti.
İsrail işgal ordusu Demir Kubbe, Patriot, Arrow ve Davud'un Sapanı gibi çeşitli entegre hava savunma sistemleri kullanıyor. Farklı katmanlara sahip bu sistemler, füzelerinin yüksek fiyatları ve işletme maliyetlerinin fazla olması nedeniyle İsrail bütçesine büyük meblağlara mal olmaktadır.
Uzmanlar, İsrail'in Demir Kubbe'de kullanılan Tamir füzelerinden 10 bin ila 20 binden fazlasına sahip olmadığını tahmin ediyor. Yaklaşık 1 milyon dolara mal olan Patriot füzesi de büyük miktarlarda mevcut değil.
İsrail'e bu sistemi sağlayan ABD'nin, Ukrayna savaşından önce bataryalarda hazır 3 bin Patriot füzesi ve yeniden doldurulmak üzere yaklaşık 2 bin füzesi vardı. Ancak savaş bu stokun tükenmesine neden oldu, bu da İsrail işgalinin şu anda tahminlere göre bu füzelerden sadece yüzlercesine sahip olduğu anlamına geliyor.
Beş ay boyunca Direniş bu füzelerin zayıflıklarını ortaya çıkarmayı ve rezervlerinin çoğunu tüketmeyi başardı, bu nedenle tam ölçekli bir savaş beklentileri düşük ve İsrail bunun maliyetini üstlenmeye hazır görünmüyor.(YDH)