Bütün Lübnan Hizbullah’ın yanında; İsrail’in Dürzi planı çöktü
Mecdel Şems olayla ilgili Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat’ın da aralarında bulunduğu Dürzi liderlerinin benimsediği bilinçli tutum, Siyonist İsrail'in planlarını alt üst etti.
Siyonist İsrail rejimi, işgal altındaki Golan Tepeleri’nde bulunan Mecdel Şems’te yaşanan olayla ilgili Lübnan Hizbullah'ını suçlarken, Hizbullah ise saldırıyla ilgilerinin olmadığını açıkladı. Mecdel Şems olayının hemen ardından Siyonistlerin Lübnan'da iç kriz yaratma ve Dürzi azınlıkları direnişe karşı kışkırtma yönündeki eski komplolarını yeniden canlandırmaya çalıştığı ortaya çıktı.
Katil Siyonist rejiminin Golan için gülünç insani jesti
Siyonist İsrail medası, işgal altındaki Golan Tepelerinde bulunan Mecdel Şems beldesinde meydana gelen ve 12 sivilin ölümüyle sonuçlanan patlamanın İsrail Hava Savunma Kuvvetleri'nin hatası nedeniyle Demir Kubbe sisteminin bir füzenin atırlamsı sonucu meydana yaşandığını itiraf ederken Gazze Şeridi'nde masum ve savunmasız Filistinli sivilleri ve çocukları hunharca öldürmekten çekinmeyen işgalci siyonist rejimi şimdi de sakinlerin çoğunun Dürzi ve Arap olduğu Mecdel Şems'teki sivilleri savunduğunu iddia ediyor. İşgalci rejimin hamileri bile İsrail'in sivilleri korumaya çalıştığına asla inanamayacakları açıktır. İşgalci güçlerin ilk hedefi Mecdel Şems olayını bir propaganda aracı olarak kullanıp direnişe karşı kara kampanya başlatmaktır. Öte yandan savaşı genişletmek için bahane arayan Siyonistler, Amerika'yı doğrudan savaşın içine çekmeyi hedefliyor.
İsrail'in Golan’deki eski komployu yeniden uygulama girişimi
Gazze savaşının başlangıcından bu yana Siyonist rejim, işgal altındaki Filistin'de yaşayan Dürzi topluluğuna ve ayrıca işgalci altındaki Suriye Golan'ına sızmak için birçok çaba sarf etti. İsrail'in bu çabaları, 2011'de Suriye krizinin başlangıcı ile eş zamanlı olarak yürüttüğü yıkıcı komplodan farklı değildir. İşgalci rejim "İsrailleştirme" projesini hızlandırmak amacıyla işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki beldeyi hedef almıştır.
Siyonistlerin 1967'den bu yana işgal altındaki Golan'ın Arap ve Suriyeli kimliğini değiştirme çabası sürüyor ve rejim bu proje kapsamında yaklaşık 42 bin civarında olan Golan sakinlerini Suriyeli kimliklerinden koparmaya çalışıyor.
2019 yılında ABD Başkanı Donald Trump’ın, "Golan Tepeleri üzerinde İsrail'in egemenliğini ABD'nin resmen tanıdığını" ilan eden başkanlık kararına imza atmasının ardından Tel Aviv rejimi işgal altındaki Golan'da "Kalkınma ve Yerel Konsey" başlığı altında uyguladığı yeni proje ile baskılarını daha da arttırdı.
Ancak tüm bu komplolara rağmen Golan halkının çoğunluğu Arap ve Suriyeli kimliğini korumuş, İsrail kimliğini ve bu rejimin ordusuna katılmayı reddetmiştir. Geçen sene terörizm tehdidi ile mücadele bahanesiyle yerel koruma güçleri oluşturduğunu iddia eden Siyonist rejim, Golanlı gençleri bu güçlere dahil edip Filistinli, Suriyeli, Lübnanlılara karşı kullanmaya çalışmıştır.
Gazze savaşının ortasında Siyonistlerin Dürzi toplumuna yönelik tehlikeleri
Siyonist rejim, direnişe karşı hedeflerine ulaşmak için her zaman bölgedeki azınlıklara yakınlaşmak istemiştir. Dürziler, Lübnan, Hermon, Horan dağları gibi stratejik bölgelerdeki varlıkları nedeniyle Siyonistler için büyük önem taşımaktadır.
Dolayısıyla bir sonraki adımda Siyonist rejimin Dürzi toplumuna yönelik şu tehlikelerine dikkat edilmesi gerekiyor:
Birincisi, işgalci rejim bu bölgede kendi özgün kimliğine bağlı kalarak İsrail'in isteklerine aykırı hareket eden Golan halkı arasında fitne çıkarıp onlardan intikam almaya çalışacaktır. Bu bağlamda, birkaç gün önce İlerici Sosyalist Parti, çoğunluğu Dürzi halkından oluşan Golan köylerinde Siyonist düşmanın faaliyetlerine karşı uyarıda bulunmuştu.
İkinci konu ise Siyonist rejimin tüm çabalarına rağmen halkının çoğunluğunun Dürzi olduğu Suriye'nin Süveyde vilayetinin durumunu değiştirmede başarısız olmasıdır.
Şimdiki durumda İsrail bu ili patlama noktasına getirmek için çabalarını artırabilir, bu yüzden Filistin davasını savunan ve Suriye'nin ulusal birliğine hâlâ bağlı olan Süveyde vilayetindeki muhalefet grupların işgalci rejimin fitne ve yıkıcı projelerinin tuzağına düşmemeye gayret göstermelidir.
Birkaç gün önce Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, ülkesindeki destekçilerine Dürzilerin yaşadığı köylerde Siyonist düşmanın komplocu eylemlerine dikkat etmeleri gerektiğini duyurdu; Velid Canbolat’a göre, Siyonistler Lübnanlı Dürziler ile Hizbullah ve Emel Hareketi taraftarları arasında fitne çıkarmaya çalışıyor.
Velid Canbolat, İsrail'in Lübnan'da iç kriz yaratmaya yönelik kötü niyetleri hakkında bilgi sahibi olduğunu ve rejimin bu amaçla internet ortamında bir kara kampanya başlattığını dile getirildi.
İşgal altındaki Lübnan’ın güney sınırında direnişin askeri varlığını değiştirmede ve Hizbullah'ın operasyonlarına karşı koyamada başarısız olan Siyonist rejimin Lübnan'da bir kez daha kaos yaratıp direnişe karşı yenilgiden kaçmaya çalıştığı doğru bir tespittir.
Bu nedenle Velid Canbolat ve Lübnan İlerici Sosyalist Partisi’nin diğer yetkililerinin Siyonist düşmanın yıkıcı projesine ilişkin uyarıları tamamen yerindedir; Çünkü işgalci rejim son yıllarda bazı Dürzi aşırıcı grupları silahlandırmak için birçok hamle yapmıştır ve mevcut aşamada bunları Lübnan'da iç kriz yaratmak için kullanabilir.
İsrail’in Dürzi planı suya düştü
Siyonist rejimin planlı komplo ile Mecdel Şems beldesinde yaşanan patlama konusunda Hizbullah'ı sivilleri ve çocukları öldürmekle suçlamasına rağmen Golan halkının ve aynı zamanda Dürzi toplumu liderlerinin bu olaya tepkisi ortalığı karıştırdı. Golanlılar işgalci düşmanın kirli emellerine ulaşmak için çocuklarının kanının alet edilmesine izin vermedi.
Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, Lübnan Demokrat Partisi Genel Başkanı Telal Arslan, Lübnan'daki Dürzilerin önde gelen temsilcisi Şeyh Emin el-Sayik ve Suriye'deki Dürzi topluluğunun temsilcisi Şeyh Yusuf Carbou gibi önemli isimler, Siyonist rejimin kötü planı konusunda uyarıda bulunarak, Mecdel Şems olayında bu rejimin Hizbullah'a yönelik suçlamalarını reddettiler Dürzi topluluğu liderlerine göre; Direniş, halkı korumanın tek yoludur ve Hizbullah hiçbir zaman çatışma kurallarının dışına çıkmaz ve sivilleri hedef almaz.
Lübnan ve Suriye'deki Dürzi toplumunun liderlerinin bu tavrı , Siyonist düşmanın işgaline ve komplolarına karşı direnişin önemini gösteren dikkat çekici bir konudur.
Bu durumda Velid Canbolat’ın Lübnan'daki ve yurt dışındaki Dürzi liderleriyle temasa geçmesi, Dürzi toplumunu direnişe karşı kışkırtmaya çalışan Siyonist rejimin komplosuna karşı atılan etkili bir hamleydi.
Daha önce siyaset arenasında Hizbullah'la pek çok anlaşamayan Velid Canbolat, Lübnan direnişinin Aksa Tufanı savaşına dahil olmasından bu yana her daim Hizbullah'ı ve onun bu savaştaki performansını savunmuştır. Canbolat, Mecdel Şems olayı konusunda da Lübnan direnişinin yanında durdu. Tel Aviv'in Lübnan direnişine yönelik suçlamalarına yanıt veren Canbolat, İsrail'in Lübnan'da iç krizi alevlendirmeye yönelik hain planlarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Velid Canbolat, “Hizbullah, Mecdel Şems beldesindeki olayla herhangi bir ilişkisinin olmadığını açıkladı. İsrail'in suçlarına ve işgaline karşı mücadele eden Lübnan direnişi ve tüm savaşçılarının yanında olmaya devam ediyoruz.” dedi.
Canbolat, Hizbullah'ın Lübnan direnişi ve bu ülkenin bir parçası olduğunu ve hiçbir zaman çatışma kurallarının dışına çıkmadığını vurgulayarak, “Direniş Gazze ve Lübnan'da kalacak ve İsrail hiçbir zaman Hamas'ı, Hizbullah'ı ve direniş ruhunu yok edemez.” ifadesini kullandı.
Gazze savaşının başlangıcından bu yana Lübnan İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, Dürzilerden her zaman Arap kimliğine bağlı kalmalarını ve Siyonist düşmanın politikalarını reddetmelerini istemiştir.
Lübnan Demokrat Partisi Genel Başkanı Telal Arslan ise, “İşgal altındaki Suriye Golan'ındaki Mecdel Şems beldesinde yaşananlar, Siyonist işgalcilerin Golan'ın demografik yapısı ve Arap kimliğini yok etmeye yönelik alçak ve başarısız girişiminden başka bir şey değildir. Golan'ın Suriyeli ve Arap kimliğine yönelik hiçbir komployu asla kabul etmeyeceğiz ve bu bölgenin normal durumuna ancak direnişle döndürülebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Telal Arslan, “İşgalci rejimin, saplandığı bataklıktan ve büyük çıkmazdan çıkmak amacıyla defalarca sivillerin arkasına saklanma çabaları sonuçsuz kalacak. İşgal altındaki Golan, tarihi geçmişi ve yeni genç nesliyle düşmanın tüm komplolarını çökertecektir.” diye konuştu.
Canbolat, Telal Arslan'ın ve Lübnan'ın diğer Dürzi liderlerinin bölgede İsrail ile çatışmanın zirveye ulaştığı bir dönemde bu pozisyonları benimsemiş olmaları çok önemlidir. Bu, başta Arap ülkeleri olmak üzere bölgedeki çeşitli grupların, düşmanın askeri alanda sıkıştığında ülkelerinde iç kriz yaratma oyununa başvurduğunun farkına vardığını gösteriyor.(Tesnim)