Erbain ziyaretinin kamu diplomasisi perspektifinden incelenmesi
"Erbain ziyareti, dar görüşlü siyasi sloganlardan arınmış olmasına rağmen, İslam ümmetinin dini, siyasi ve sosyal duruşlarını kendiliğinden ve temel ilkelerine göre şekillendirir."
Erbain ziyareti ve Hüseyni devrimi, durgun bir olay değil, aksine canlılık ve dinamizm ile bilinir. Bu ziyaret, dar görüşlü siyasi sloganlardan arınmış olmasına rağmen, İslam ümmetinin dini, siyasi ve sosyal duruşlarını kendiliğinden ve temel ilkelerine göre şekillendirir.
Iraklı analizci Dr. Haydar er-Rumahi, Baratha News sitesinde yayımlanan "Erbain Ziyareti'nin Kamu Diplomasisi Perspektifinden İncelenmesi" başlıklı makalesinde, Hüseyni devriminin Kerbela olayından itibaren, özellikle Irak, Şam ve Arap Yarımadası gibi bölgenin merkezi alanlarında önemli siyasi dönüm noktalarına şahit olduğunu belirtmiştir. Bu devrim, İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinin intikamını almak için yapılan girişimlerin ötesinde, Müslümanların yönetimi, siyasi reformlar, özgürlük ve zulme karşı direniş gibi daha geniş ilkelerle ilişkilendirilmiştir. Bu ilkeler, tarih boyunca zalim yöneticilere karşı bir tehdit olarak görülmüş ve bu nedenle Şiiler, çeşitli dönemlerde zulüm, baskı ve dışlanmaya maruz kalmıştır.
Ziyaretin tarihsel gelişimi
Tarihsel süreçte, Emeviler ve Abbasiler, Hüseyni şiarlarına karşı durdu ve Şiilere baskı uyguladı. Bu baskılar, Şiilerin ibadetlerini gizlice yerine getirmesine neden oldu. Bu durum, 1977'deki Safer Ayaklanması'na kadar sürdü ve bu ayaklanma sırasında Irak'taki Şiiler, Baas rejiminin zulmüne karşı açıkça direndiler. Bu direniş, birçok Şii’nin Saddam rejimi tarafından katledilmesine yol açtı.
Erbain ziyaretinin küreselleşmesi ve kamu diplomasisi
Tüm bu tarihi olayların ardından, Şiilerin dünya genelinde artan etkisiyle birlikte, Erbain ziyareti 2003 yılından itibaren hızlı bir şekilde büyüdü. Ziyaretçilerin sayısı, 2003'teki 3 milyondan 22 milyonun üzerine çıkarken, katılımcı ülke sayısı da 3-4 ülkeden yaklaşık 50 ülkeye yükseldi. Artık sadece Şiiler değil, farklı din ve mezheplerden insanlar da bu ziyarete katılmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında, Erbain ziyaretinin büyümesinin, Irak ve bölgedeki zor koşullar dikkate alındığında, iç güvenlik ve siyasi istikrar sağlandığında daha da artacağı öngörülmektedir. Bu durum, Irak'ın bölgesel ve küresel rolünü güçlendirecek ve Hüseyni devriminin büyüyen kavramlarına yeni bir kamu diplomasisi yorumu kazandıracaktır.
Erbain ziyareti ve hac ile karşılaştırma
Bu büyüme, Hac mevsiminde görülen katılım ile karşılaştırıldığında oldukça dikkat çekicidir. Hac sırasında Suudi Arabistan’ın tüm imkanlarını seferber ederek ağırladığı 3 milyon hacı ile Erbain ziyareti sırasında 22 milyonun üzerinde ziyaretçiyi karşılamak arasında büyük bir fark vardır. Hac, Müslümanların birlik ve beraberliğini temsil ederken, Erbain ziyareti, İslam ve Şiiliğin dünya çapında güçlü bir temsiliyetini sunar. Bu durum, Erbain ziyaretinin kamu diplomasisi çerçevesinde yeni ve geniş kavramların güçlendirilmesi açısından önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Erbain ziyareti ve Hüseyni devrimi ile bağlantısı
Erbain ziyareti, dar görüşlü siyasi sloganlardan arınmış olmasına rağmen, İslam ümmetinin dini, siyasi ve sosyal duruşlarını kendiliğinden ve temel ilkelerine göre şekillendirir. Bu nedenle, Erbain yürüyüşü, İslam ümmetinin önceliklerine göre hareket eden bir etkinlik olarak kendini gösterir. 2003'ten sonra, bu ziyaret mezhepsel eylemlerle karşı karşıya kalmış, ardından bir ulusal destana dönüşmüş ve İslam ümmeti arasında bölünme yaratmaya çalışan Batı kültürel projelerine karşı bir direniş haline gelmiştir.
Sonuç
Erbain ziyareti, bu ideolojilere ve İslam ümmetine yönelik psikolojik saldırılara karşı güçlü bir direnç göstermiştir. Bu yürüyüş, Filistin davasının haklılığı, Bahreyn’deki siyasi dışlanma, Suudi Arabistan’daki Şii’lerin dini baskısı gibi konularda açık ve net bir duruş sergilemiş, bu durum ise kamu diplomasisi bağlamında İslam ümmetinin karşılaştığı sorunlara dikkat çekmiştir.
Irak hükümeti, halkı, resmi ve dini kurumları, Erbain ziyareti aracılığıyla önemli siyasi, dini ve ekonomik kazanımlar elde etmek için bu etkinliği geliştirmek adına gerekli adımları atmalıdır. Ayrıca, dini kurumlar, bu etkinliği, çeşitli kültürlere, dillere ve eğilimlere uygun bir şekilde güncellemeli ve yaygınlaştırmalıdır. Çünkü İmam Hüseyin'in (a.s) mesajı, tüm milletleri ve eğilimleri kapsayan evrensel bir çağrıdır.(İqna)