Lübnan'dan ABD ve İsrail'e net mesaj: 'Güvenlik tavizi yok'
Lübnan, İsrail ile ABD arasındaki müzakerelerden bağımsız olarak, savaşın derhal ve tamamen durdurulmasını talep etti. Lübnanlı yetkililer, geçici ateşkes tekliflerini reddederek: "Siyonist rejim hiçbir güvenlik garantisi almadan Lübnan topraklarından çekilmeli"
Lübnan'da ABD ile birlikte ülkeye yeni siyasi gerçeklikler dayatma girişimlerinin, aslında geniş kapsamlı bir siyasi manevradan öteye geçmediği değerlendiriliyor.
Lübnan'da siyasi ve resmi çevreler, ABD ve İsrail’in “Lübnan’da savaşı sona erdirme anlaşması” hakkında yayılan söylentileri dikkate almayarak, dikkatli bir karşı strateji izliyor.
Lübnanlı resmi kaynaklar, el-Ahbar gazetesine verdikleri demeçte, ABD ve İsrail arasındaki müzakerelerin esasen Lübnan ile bir ilgisinin bulunmadığını, Washington’un Tel Aviv'e Hizbullah’ın Güney Litani’ye geri dönme girişimlerine karşı askeri müdahalelere onay verdiği bir mutabakat sağlamaya çalıştığını belirtti.
İsrail ayrıca, UNIFIL'in keşif uçuşlarının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı çerçevesinde değerlendirilmemesi için ABD'nin baskı yapmasını talep ediyor.
Yetkililere göre, Lübnan Cumhurbaşkanı Nebih Berri ve Başbakan Necip Mikati ile Hizbullah liderliği arasında yapılan kapsamlı görüşmelerin ardından, Lübnan’ın resmi pozisyonu ve Amerikan tarafına iletilen parametreler şekillenmiş durumda.
Bu parametreler, Lübnan'ın ABD ile herhangi bir ara formül veya göstermelik müzakereyle ilgilenmediğini açıkça ifade ediyor.
Kaynaklar, Siyonist rejimin, savaşın başında Hizbullah’a karşı ağır darbeler vurmayı hedeflemesine karşın, bir aydan uzun süredir yalnızca yıkım ve katliamla sonuçlanan operasyonlar gerçekleştirebildiğini, ancak sahada bir ilerleme kaydedemediğini vurguladı.
Lübnanlı müzakereciler, sahadaki gelişmeleri yakından takip ederken, İsrail’in saldırı girişimlerini püskürtebilecek kapasiteye sahip olduklarının ve hatta roket saldırılarını devam ettirme noktasında direnişin güçlü olduğunun altını çiziyor.
Sahadaki gerçekler, düşmanın Lübnan'a kendi koşullarını dayatamayacağını gösteriyor.
Diğer yandan kaynaklar, İsrail'in başlattığı operasyonun, direnişi tamamen ortadan kaldırma hedefini başaramadığını ve yerleşimcileri kuzeye gönderme amacına da ulaşamadığını ifade etti.
Elde edilen veriler, İsrail’in kuzeyinde yer alan yerleşim yerlerinde durumun kötüleştiğine ve sorunun sınır yerleşimlerini aşarak iki milyondan fazla İsraillinin yaşadığı bir bölgeye yayıldığına işaret ediyor.
Lübnanlı müzakerecilerin belirlediği temel parametreler ise şu şekilde:
-Lübnan, öncelikli olarak kendi ulusal çıkarlarına uygun çözümlerle ilgilenmektedir ve bu nedenle ABD’nin, İsrail adına herhangi bir pazarlık yapmasına dâhil olmayacaktır.
-Savaşın nihai bir şekilde durdurulması Lübnan için zorunluluktur. Lübnan, geçici ateşkes veya aşamalı çözüm gibi önerilere kapalı olup, her türlü askeri operasyonun tamamen sona erdirilmesini ve işgal güçlerinin Lübnan topraklarından derhal çekilmesini talep etmektedir.
-1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı, herhangi bir aşamalı uygulama gerektirmeyen bir anlaşma olarak kabul edilmektedir ve Lübnan, İsrail'in karara tam olarak uyacağının garanti edilmesini istemektedir. UNIFIL, 2006 yılından bu yana İsrail tarafından yapılan 32 binden fazla ihlali kaydetmiştir.
-Lübnan, yerinden edilen Lübnanlıların köylerine geri dönüşlerini ateşkesle ilişkilendirerek geciktirme teşebbüslerini reddetmektedir. Ateşkesten sonra, düşmanın tamamen çekildiği andan itibaren Lübnanlıların köylerine dönmeleri öngörülmektedir ve bu sürece dışarıdan müdahale edilmemelidir.
-Lübnan, hava sahasının ihlali veya sınırdaki ateş kontrolü gibi adımlara asla müsamaha göstermeyecektir. Lübnan, ABD veya İsrail’e herhangi bir güvenlik veya askeri yetki verme ya da Lübnan’ın attığı adımlar üzerinde bir denetim sağlama konusunda taviz vermemekte kararlıdır. 1701 sayılı kararın uygulanma sürecini denetlemek üzere yalnızca Birleşmiş Milletler temsilcilerinden oluşan geçici bir komitenin varlığını kabul etmektedir. (YDH)