Federal sistemi talep eden Dürziler HTŞ’yi Suveyda’ya sokmadı
Suriye’yi ele geçiren küresel terör grupları ülkeyi adeta parçalamaya doğru götürüyor. HTŞ öncülüğündeki terör örgütlerinin yağma-talan ve işkenceler karşısında ayaklanan halklar, federal sistemde ısrarcı. Bu da İsrail’in işine yarıyor…
İsrail’in planları doğrultusunda yürütülen “Arap Baharı” Suriye için adeta Sibirya kışı oldu. İsrail’in yayılmacı, gasp ve işgal politikalarının ana sahası olarak belirlenen Suriye, 2011 yılından bu yana emperyalist işgalin hedefinde ve küresel terörün finansını yine bu güçler sağlıyor. Aralık ayında Şam yönetimini deviren Batı destekli terör örgütleri “Direniş Cephesi”ne karşı politikalarını benimserken, Suriye’yi İsrail’in işgaline sundu adeta. Suriye’yi talan, gasp ve terör estirerek yöneteceklerini sanan HTŞ öncülüğündeki terörist gruplar ne yazık ki ülkeyi içinden çıkılmaz hale getirdi. Bunu fırsata çeviren İsrail ise, Şam’ın 15 km yakınlarına kadar geldi. Bu açık işgale karşı kılını kıpırdatmayan HTŞ, ülkedeki etnik ve farklı inançlara karşı adeta terör estiriyor. Buna karşın ülkenin muhtelif bölgelerde halk ayaklanmaları baş gösterdi. Bu halklarda biri de Dürziler…
Suriye’de 430 bin, Suriye’nin Golan bölgesinde 150 bin Venezuela’da ise 60 bin olmak üzere toplam 660 bin kişilik nüfusa sahip olan Dürzi toplumu, Suriye başlatılan “Vekalet Savaşı” 2011 yılından günümüze kadar İsrail sınırındaki varlığını korudu.
Heyet Tahrir ül-Şam’ın (HTŞ) Halep Harekatı’nın başlaması, kısa bir zaman diliminde de Hama’nın kuşatılmasıyla birlikte güneydeki muhalefet milislerinin “Güney Harekat Odası”nı kurması ve HTŞ Şam’a ilerlerken benzer şekilde güneyden başkente harekat başlatması dikkat çekti.
Dürziler HTŞ’nin saldırılarına karşı direnme bahanesi ile federalizmi dayatıyor. İsrail için de yeni bir fırsat olarak durum şekilleniyor.
HTŞ’yi Suveyda’ya sokmadılar
Suriye’nin geleceği açısından kritik gelişme, 1 Ocak 2025 itibariyle Dürzi milislerin hakim olduğu Suveyda kentinde yaşandı.
Şam’da kurulu “emanetçi hükümetin” aldığı kararlar doğrultusunda çok sayıda zırhlı araçtan oluşan bir HTŞ birliği Suveyda’da kontrolü ele geçirmek üzere kente geldi fakat bölgedeki Dürzi milislerin direnişi ile karşılaştı. Bölge milisleri, kendileri haricinde hiçbir silahlı güce bölgeye girme izni vermeyeceklerini belirterek HTŞ terör örgütünün konvoyundan geri çekilmelerini ve bölgeye gizlice sızmaya kalkışmamalarını bildirdi.
İsrail işgali karşısında sessizliği koruyan HTŞ terör örgütü Suveyda’dan çekildiği fakat kente yakın bir noktada mevzilendiği belirtiliyor.
Suveyda halen Dürzi milis teşkilatı Rijal al-Karama’nın (Şerefli Erkekler) kontrolünde bulunuyor.
Bölgedeki Dürzi toplumunun dini lideri Hikmet Salman el-Hicri Erbil’den yayın yapan Rudaw TV’ye şu açıklamayı yaptı:
“Dürzi toplumu, herkesin kabul ettiği demokratik anayasa yapılana, adil bir seçim sonucunda ülkenin siyasi otoritesi tam olarak belli olana ve federal kimlik taşıyan Suriye devleti yapılanana kadar silah bırakmayacaktır. Biz Beşar Esed rejimine ve İŞİD’in saldırılarına karşı bu kararlılık ile direndik. Özellikle anayasal haklarımız tam anlamıyla garanti altına alınana kadar asla silah bırakılmayacak, milis örgütümüz dağıtılmayacaktır.
Biz büyük bir iyi niyetle Şam’daki yeni yönetimle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Fakat buraya bir askeri konvoyun gönderilmesi öncelikli bir konu değildir. Ülkenin karşılaştığı zorluklar bellidir. Öncelikle Suriye halkının ortak sorunlarının çözülmesi gerekir.
Suriye yönetiminin federalleşmesi Suveyda halkının meşru talebidir. Merkezi otoritenin güçlü olduğu bir Suriye’nin nelere mal olabileceğini en iyi Dürziler biliyorlar. Böyle bir Suriye’de azınlık görülen tüm unsurlar, devlet kurumlarından ve özellikle de ekonomik yaşamdan dışarı itiliyorlar, biz yeni dönemde bunları bir daha yaşamak istemiyoruz…”
Federal sistemde kararlılık açıklaması
Suveyda’daki Dürzi milis teşkilatı komutanı Şeyh Baha el-Cemal HTŞ konvoyu ile yaşanılan gerginlik konusunda şu açıklamayı yaptı:
“Heyet Tahrir ül-Şam konvoyunun Suveyda’ya gelişi ne zamanlama ne de tarz açısından kabul edilebilir bir konu değildi. Buradaki halk yeni yıl kutlamalarını yaşarken birden bire ve hiçbir ön bilgi vermeden kente geldiler. Bir tür kumpasçı, oyunbaz görüntü sahnelediler.
Eğer HTŞ’den bir saldırı ile karşılaşacaksak veya bize, asla kabul etmeyeceğimiz şartlar kabul ettirilmeye çalışılacaksa, federalizm konusundaki kararlılığımız güçlenir. Bize ne yapacağı belli olmayan yeni bir rejimin otoritesi altına girmeyi düşünmüyoruz.”
Suriye’nin Dürzi toplumu, ülkede yaşanılan derin istikrarsızlık ortamında son olarak İsrail’e çağrı çıkarmış ve bölgenin bu ülkeye ilhakını talep etmişti. Beşar Esed’ın devrilmesinden hemen sonra İsrail ordusu, Dürzi toplumun yaşadığı işgal etmesiyle dikkat çekti.
İsrail’in güneydeki ağırlığı tırmanıyor
Suriye devletinin “federal” kimlikle yapılanması öncelikli olarak İsrail’in talebi… İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, son açıklamasında İsrail’in Suriye’deki Dürzi ve Kürt toplumları ile çok özel ve stratejik değerde güvenlik ilişkileri olduğunu belirterek, “Dürzi ve Kürt toplumlarının meşru haklarının korunması için Suriye’nin federal yapıda olması gerekmektedir” demişti.
Terör rejimi İsrail’in Suriye’de federal yapı istemesinin temelinde ise, gerek ülkenin güneyinde silahlandırılmış Dürzi milislerin ve ağırlıklı olarak da Amerika tarafından eğitilip donatılmış PKKYPG askeri varlığının “anayasal kimlik” kazanmasını ve Irak anayasasında yer alan Şii milisler ile Peşmerge güçleri gibi ülke güvenlik sistemi içinde yer alması düşüncesi yatıyor.
Culani Israil işgalini görmezden geliyor
HTŞ terör örgütü lideri Culani İsrail işgalini gündemde tutmamak için büyük uğraşlar vermeye devam ediyor. Şam yönetimine karşı ağır silahlarla saldırı düzenleyen HTŞ lideri Culani, “İsrail için tehdit oluşturan İran ve onun güdümündeki güçlerin Suriye’deki etkilerini ortadan kaldırdık” açıklaması, Suriye’yi İsrail’in oyun sahasına çevirdik anlamına geliyor.(Hürseda)