Lahey'de 9 ülke bir araya geldi; Türkiye niye yok?
‘Lahey Grubu’nun içinde Türkiye’nin yer almaması, tartışmamalara yol açtı.
Trump yönetiminin tehdidi altındaki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail’e yönelik kararının uygulanmasını sağlamak için yola çıkan Filistin destekçisi 9 ülke Lahey Grubu’nu kurdu. İsrail'e yakıt ve silah taşıyan gemilerin üye ülkelerin karasularına girmesine izin verilmeyeceği açıklandı. Soykırımı her platformda lanetleyen Türkiye’nin de bu oluşumda yer alması yönünde çağrılar yapıldı.
Sadece iki Müslüman ülke
İsrail’in soykırım yaptığını ortaya koyan kararı yüzünden ABD'nin yaptırımlar uygulayıp etkisizleştirmek istediği Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni desteklemek üzere, Hollanda’nın idari başkenti Lahey’de bir araya gelen Belize, Bolivya, Kolombiya, Küba, Honduras, Malezya, Namibya, Senegal ve Güney Afrika, ortak bir bildiri yayımlayarak Lahey Grubu’nu kurdu. Üye ülkeler İsrail'e askeri yakıt ve silah taşıyan gemilerin kendi karasularına girmelerine izin vermeyeceklerini duyurdu.
Destek vermemek çelişkili
Grup’ta Türkiye’nin yer almamasını değerlendiren Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, “İsrail’in hukuka aykırı eylemlerini kınamaktan imtina etmeyen yönetimin Lahey Grubu girişimine destek vermemesi çelişki” derken, Emekli Büyükelçi Ümit Yardım, “Yeni ABD yönetimi ile ilişkilerin normalleştirilmesi çabaları bakımından Türkiye’nin yakın ilgi göstereceğini pek sanmıyorum” dedi. SP milletvekili Mustafa Kaya ise “Bu gruba destek vermek İsrail’in hareket alanını daraltır” ifadesini kullandı.
Lahey grubu desteklenmeli
Filistin’e destek veren 9 ülke ‘Lahey Grubu’nu oluşturarak İsrail’e yakıt ve silah taşıyan gemilerin kendi karasularında demirlenmesini yasakladı. Oluşumun içinde Türkiye’nin yer almaması tepki topladı. SP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya “Doğru bir yaklaşım değil aksine şimdi bu tür girişimlere tam destek verilmeli” derken emekli büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan “Grubun içinde İslam dünyasından sadece Malezya ve Senegal’in yer alması düşündürücü” ifadesini kullandı.
Filistin’le dayanışma ve İsrail’e yönelik ortak politikalar geliştirmek amacıyla Belize, Bolivya, Kolombiya, Küba, Honduras, Malezya, Namibya, Senegal ve Güney Afrika’nın oluşturduğu “Lahey Grubu” kuruldu. 31 Ocak’ta Hollanda’nın idari başkenti Lahey’de düzenlenen toplantıda bir araya gelen ülke temsilcileri, ortak bildiri yayımlayarak İsrail’in Gazze’deki eylemlerini “soykırım” olarak nitelendirdi. Grup, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) 18 Temmuz 2024’te İsrail’in işgalinin hukuka aykırı olduğunu ve derhal sonlandırması gerektiğine ilişkin danışma görüşü ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) 21 Kasım 2024 tarihli tutuklama emri çıkarılması kararını destekleme taahhüdünde bulundu. Aynı ülkeler, İsrail’e yakıt ve silah taşıyan gemilerin kendi karasularında demirlenmesini yasakladıklarını; diplomatik ilişkileri kestiklerini, Tel Aviv’den silah alımının durdurulması gibi adımlar atılacaklarını ilan etti.
“Hükümetin sicili kötü”
‘Lahey Grubu’nun içinde Türkiye’nin yer almaması, tartışmamalara yol açtı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Mustafa Kaya “Uluslararası hukuka göre; bir eylemin soykırım sayılabilmesi için ırksal, dinsel, ve siyasal açıdan bir topluluğun hedef alınması gerekir. İsrail Gazze’de soykırımın bütün aşamalarını canice uygulamış ve soykırımcı olarak tescil edilmiştir. BM yerleşkeleri, hastaneler, mülteci kampları, ambulanslar, yardım konvoyları aklınıza gelebilecek, ‘bu da olmaz’ diyebileceğiniz ne kadar ihlal varsa her birisi gerçekleştirildi. Soykırım karşısında insanlık vicdanı harekete geçti. Güney Afrika Cumhuriyeti, katliamları, Lahey Adalet Divanı’na taşıdı. Yargılama neticesinde Binyamin Netanyahu hakkında çok önemli bir şekilde tutuklama kararı çıktı. Özellikle İsrail’le ticaret konusunda kötü bir sicile sahip olan mevcut iktidar, Güney Afrika’nın bu girişiminden sonra davaya müdahil olmak için geçtiğimiz ağustos ayında Lahey Adalet Divanı’na başvurdu. Bu adım önemliydi” şeklinde konuştu.
“Üyelik de yetmez”
“Ateşkes sonrası yürüyen süreç sonrası şimdi de yine Güney Afrika öncülüğünde Filistin’i destekleyen ülkelerden oluşan ‘Lahey Grubu’ kuruldu” diyen Kaya, şöyle devam etti:
“Burada akıllara doğal olarak bir soru geliyor; Türkiye neden bu grubun üyesi değil? İşte fırsat. Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkmış. Uluslararası hukuk sürecin adını koymuş. Türkiye’ye düşen bu gruba dahil olmak... Bu da yetmez.. Grubun sayısının artması adına gerekli diplomatik çaba içerisine girilmelidir. Güney Afrika’nın Lahey’de açtığı davaya müdahil olmanın prosedür açısından çeşitli zorlukları var ama bu gruba dahil olmak ona göre çok daha kolay ve hızlı şekilde gerçekleşebilir. Türkiye’nin ateşkes sonrası sürecin zarar göreceği endişesiyle bu tür girişimlere taraf olmama düşüncesi doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Aksine şimdi bu tür girişimlere destek verilmelidir. Ancak böylece İsrail’in hareket alanı daralacak ve ateşkese bağlı kalmak zorunda olacaktır.”
“Anlamlı girişim”
Türkiye’nin eski NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan da benzer görüşleri savundu:
“Lahey Grubu’nun İsrail’e karşı hukukî, ekonomik ve diplomatik önlemler alınmasını kararlaştırması; söz konusu 9 ülkenin meseleye dair izledikleri politikayla uyumlu bir davranış. Grup, daha önce Güney Afrika’nın UCM nezdinde İsrail’e açtığı soykırım davasının doğal bir uzantısı ve mahkemenin aldığı kararları yeniden takviye edecek bir adım. Trump yönetiminin UCM’ye yaptırım uygulama tehdidini dolaşıma soktuğu bugünlerde Lahey Grubu’nun uluslararası hukuktan, dolayısıyla adalet, eşitlik ve insan haklarından yana olan bu girişimi anlamlıdır; desteklenmelidir. Grubun içinde İslam dünyasından sadece iki ülkenin (Malezya ve Senegal) yer alması ise, düşündürücüdür. Grubun ağırlığını Latin Amerika ülkeleri oluşturmakta. UCM’nin imzacısı olmamakla birlikte Türkiye’nin mahkeme üyesi dokuz ülkenin bu girişimini destekleyen resmî bir yaklaşım sergilemesi beklenir. Bugüne değin İsrail’in Gazze’de ve bölgede yaptığı uluslararası hukuka aykırı acımasız eylemlerini kınamaktan imtina etmeyen yönetim çevrelerinin Lahey Grubu girişimine destek vermemesi, ses çıkarmaması çelişkili bir tutuma örnek oluşturur. Diğer yandan, Lahey Grubu girişimi karşısında İslam dünyasına mensup diğer ülkelerin de bu konuda samimiyet testine tabi tutulacaklarını görmek mümkün.”
Emekli Büyükelçi Ümit Yardım ise, şunları kaydetti: “Yeni ABD yönetimi ile ilişkilerin normalleştirilmesi çabaları bakımından Türkiye’nin oluşuma yakın ilgi göstereceğini pek sanmıyorum.”(Karar)