Siyonizmin İnce Taktikleri: Irkçılık, Mezhepçilik ve Tefrika
Askerde bize beyaz propagandanın doğrulardan, siyah propagandanın yalanlardan ve gri propagandanın gerçeklerle karışık yalanlardan oluştuğu; en etkili propagandanın da “gri propaganda” olduğu öğretilmişti. Kısaca, yutturulacak zehrin balla verilmesi olarak tarif edilecek gri propagandada, çok sayıda hakikatin içinde bazen “bir tek yalan” gizlenerek verilir. Bu biricik yalan amaca ulaşmak için yeterli olabilir.
Müslümanlar için kuşkusuz asla tartışılmayan hakikatler Kur’an ayetleridir. Önce bazı ayeti kerimeler verilir. Sonra ayetlerle uyumlu hadisi şerifler, arkasından herkesin kabul edeceği güvenilir tarihi olaylar! Tartışılmaz hakikatlerle mest olmuş adeta kendinden geçmiş narkozlanmış kişi yalanı yutmaya hazırdır.
Bundan sonra yalanı vermenin zamanı gelmiş ve zemini oluşmuştur. Oraya ustalıkla bir yalan yerleştirilir ve beyne gömülen bu yalanın yerinden çıkmaması için üstü tekrar aynı yöntemle örtülür. Yani kapanış yine ayet, hadis ve doğruluğu tartışılmaz tarihi vakalarla kapatılır.
Bir örnekle açıklayalım. Önce şu ayeti kerime verilir: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. ﴾maide 51﴿”
Sonra (Sahih-i Buhari’den) şu hadisi şerif verilir. "Yahudilerle savaşırsınız, sonunda onlardan birisi taşın arkasına gizlenir de taş dile gelerek : "Ey Allah`ın kulu, işte Yahudi arkamdadır, onu öldür" der.
Daha sonra Hayber’den haçlı seferlerine, oradan birinci dünya savaşına kadar Müslümanlarla yapılan savaşlar anlatılır. Buraya kadar her şey doğru ve hakikattir. Burada ilk yalan şöyle yutturulur. “Bu düşmanlık ve savaşlar Türk’lere karşı yapılmıştır”. Öyle ya! Selçuklu ve Osmanlı “Türk” devletleridir. Sanki diğer kavimlerden olan hiçbir Müslüman bu savaşlarda kâfirlerle savaşmamıştır…!
İlk önce ufacık bir yalanla savaş İslam’a ve Müslümanlara karşı olmaktan çıkartılarak bir kavimle yapılmış gibi yutturulur. Arkasından tarih şeridi içerisinde Türklerin kendi aralarında yapmış olduğu yüzlerce savaş görmezden gelinerek diğer kavimlerle yapılmış küçük çatışmalar abartılarak gösterilir. Böylece ustalıkla Türklerin düşmanları arasına Müslüman ama Türk olmayan bir kavim yerleştirilmiş olur.
Aynı taktik mezhepler için de uygulanır. Bu Siyonist taktiğinde Siyonist kendisini de düşman kategorisinde göstermekten kaçınmaz. Filmin yanmaması ve gerçek gibi görünmesi için bu gereklidir.
Ama sonuçta okuyucu ve dinleyicide oluşturulmak istenen algı şudur: ”Haydi onlar GAVUR, bize düşmanlık etmeleri normal, peki size oluyor?” denilerek asıl düşmanlık Ümmetin farklı bir kavim ve ya mezhebine yöneltilmiş olur. Bu yalan bombardımanı altında şöyle bir algı oluşur: “bunlar gâvurdan beter!” Gaye hâsıl olmuştur. Asıl amaç da budur zaten.
Bu gri propaganda da hedef ümmeti ırk ve mezhepler üzerinden karşı karşıya getirmek olduğundan aynı senaryonun kavim ve mezheplere göre farklı sürümleri üretilir.
Türk sürümünde düşmanlar: ABD, Avrupa, İsrail, Rusya, Çin veeee Araplar Farslar Kürtler.
Arap sürümünde düşmanlar: ABD, Avrupa, İsrail, Rusya, Çin veeee Türkler Farslar Kürtler.
Fars sürümünde düşmanlar: ABD, Avrupa, İsrail, Rusya, Çin veeee Araplar Türkler Kürtler.
Kürt sürümünde düşmanlar: ABD, Avrupa, İsrail, Rusya, Çin veeee Araplar Farslar Türkler.
Türklere; Arapların birinci dünya savaşında bizi arkadan vurmaları, Farsların yüzlerce yıl önce Çaldıranda yandan vurması (oysa Safeviler de Türk’tür) Kürtlerin PKK olarak hala vurmaya devam ettiği ya da Barzani’nin Yahudi olduğu masalları, hikâyeye ustalıkla yerleştirilir. Benzer masallar diğer sürümlerde de anlatılır.
Türk’e ezberletilen “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!” Sloganının benzeri diğer kavimlere de ezberletilir. Bu şekilde uyuşturulmuş beyinlerden “Müminler ancak kardeştirler” ayeti silinmiş, Efendimizin Irkçılığı lanetleyen hadisleri unutulup gitmiştir.
Bundan sonra “ümmet” denilince herkesin aklına sadece kendi kavmi, İslam denilince de kendi mezhebi gelir.
Artık ümmetin her bir parçası yutulmaya hazır bir lokmadır. Ancak henüz yutmaya gerek yok! Çünkü önce birbirleriyle çatıştırılarak lokmanın yumuşatılması gerekmektedir.