Beyaz Toroslar ve POJİFYÖN
Yazıdaki başlığa bakıldığında eminim ki genele yakın olarak herkes Beyaz Torosların ne anlama geldiğini biliyordur ama bu POJİFYÖN de ne anlama geliyor dediğinizi duyar gibiyim. POJİFYÖN’ü anlatacağım ama ilk önce Beyaz Torosların yaptığı zulümleri ve oluşturduğu tahribatı yeni nesil de bilsin diye biraz irdelemek istiyorum.
Başbakan Davutoğlu seçimden önceki mitinglerinde sık sık Beyaz Toroslardan ve 90’lı yıllardan bahsediyordu. Yani devlet adına hareket eden ve maaşını da devletten alan bazı Polis, İstihbarat ve JİTEM elemanlarının yaptığı zulümler. Bir Başbakan’ın dilinden dökülen Beyaz Toroslar söylemi aslında bir zamanlar bölgede yaşananlara tarihi bir kanıt ve devlet diliyle bir itiraftır.
Acaba nedir bu gündem olan Beyaz Toroslar? Yeni nesil bilsin diye söylüyorum, 90’lı yıllarda Beyaz Toroslar demek;
Hukuk kurallarının sadece anayasa kitaplarında kalması demek. Evden çıkarken birileri tarafından kaçırılarak bir daha aile yüzü görmemek demek. Ya da okul çıkışında veya iş çıkışında kaçırılarak bir dağ başında gece gündüz işkencelerden geçirilip ve belki de öldürülmek demek. Mesela; Batman TPAO’da çalışan Cevzet Soysal gibi. Hele bir de bu kaçırılmalar küçük çocuklarının gözü önünde olursa vay ki ne vay.
Beyaz Toroslar demek daha 15-16 yaşlarında iken ajanlaştırma faaliyetleri için yapılan teklifler ve reddedilince de yapılan şantajlar ve işkenceler demek. Beyaz Toroslar demek hukuksuzluk, işkence ve kısacası ölüm demektir ya da sahte veya uydurma deliller ile cezaevlerinde ömür boyu karartılan hayatlar demektir.
Eğer 90’lı yıllarda Güneydoğu’da yaşadıysanız mutlaka bunları iliklerinize kadar hissetmişsinizdir. Güneydoğu’da Beyaz Torosların zulmünü yaşayanlar; hem PKK mensupları, hem Hizbullah Cemaati ve hem de normal halk idi. Ama o dönem Hizbullah Cemaatinin yaşadığı zulüm daha katmerliydi. Çünkü onlar hem Beyaz Toroslar tayfasından ve hem de PKK tarafından zulüm görüyorlardı. İşin enteresanı yönü ise zaman zaman Beyaz Toroslar tayfası ile PKK’liler ortaklaşa hareket edip Hizbullah Cemaati’ne zulüm üstüne zulüm yaşatması idi.
Tüm bu zulümleri ve Beyaz Torosları anlamak elbette kolay değildir. Yani tüm bunları yazmaya kalksak bitiremeyiz ve bu, kitaplara dahi sığmaz… Yazımın başlığında bulunan POJİFYÖN kelimesini de merak ettiniz değil mi? POJİFYÖN’ün adı aslında o dönem Müslüman Kürt halkına her türlü zulmü reva gören Polis ve Jitem’in ifsatlarının kısaltılmışından geliyor. Açılımı şu: Polis ve Jitem’in İfsat Yöntemleri… Dua yayıncılıktan çıkmış geçmişin karanlıklarına ışık tutan bir kitap okumanızı tavsiye ederim.
Aslında POJİFYÖN, beyaz Torosların cirit attığı bir dönemi bizzat o dönemi yaşayanların diliyle anlatan bir kitabın ismidir dedik. Hayır, roman değil hele hikâye hiç değil, bizzat gerçeklerin ta kendisi okudukça belki de insanlığınızdan iğrenecek, tüyleriniz diken diken olacak. Canavarlaşmış insanların, nasıl da canavarlara rahmet okuttuğunu göreceksiniz.
Beyaz Torosları gündeme getiren Sayın Başbakan’a da buradan seslenmek istiyorum;
Sayın Başbakanım,
Beyaz Torosların zulümlerini gündeme getirmeniz ve bunu cesaretle söylemeniz takdir edilecek bir şeydir. Fakat sizden istenilen bunu sadece dile getirmeniz değil, bu mağduriyetleri gidermek için harekete geçmenizdir. Şuan cezaevlerinde Beyaz Torosların mağduru olan yüzlerce mahkûm var. Bu mahkûmların siyasi düşüncesi ne olursa olsun, ya siyasi bir genel af ya da yeniden yargılanma yolu ile bu haksızlığın giderilmesi gerekiyor.
Halk olarak; bu memlekette yaşanmış Beyaz Toros mağduriyetlerinin giderilmesini ve bir daha da bu tür çetelerin bu memlekette pervasız ve hukuksuz işlere girişmelerini imkânsız hale getirmenizi istiyoruz.
Unutmayınız ki, bu halk 1 Kasım’da bunları düşünerek size bir kredi verdi. Lütfen halkın bu beklentilerini boşa çıkarmayınız.
Allah’a emanet olunuz.
(Gapurfa.com)