Sizce Dünyada Kaç Milyon Yetim Var?
Yetimler denince insanda hemen bir burukluk hali beliriverir, vicdan, merhamet duyguları harekete geçer, olması gerektiği gibi… Yüce Allah,(cc) Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette yetimlere verilmesi gereken önemi belirtmiş, yetimlerin korunup kollanması noktasında açıktan izahatlar yapmıştır. Ümmeti olduğumuz peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) da hem yetim, hem öksüz olmakla birlikte yetimlerin hakları ve sahip çıkılması gerektiği konusunda İslam ümmetine yeteri derece nasihatte bulunmuştur. Dergimiz İnzar’ın, bu ayki dosya konusu da yetimler… Bu vesileyle biz de, yetimlerin tüm dünya üzerindeki mevcut nüfusunu, içinde bulundukları genel durumları ve karşılaştıkları ya da onları bekleyen sorunları araştırdık…
YETİMLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Yetim – Öksüz
Yetim; İslam fıkhına göre babasını kaybetmiş ve henüz buluğ çağına girmemiş kız veya erkek çocuktur. “Yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki Arapça yütm kökünden türeyen bu kelime, çeşitli nesnelerin tekliğini ifade etmektedir. İslam toplumlarında babası hayatta olmayan çocuklar için kullanılan yetim (orphan) kavramı, Batı’da anne veya babasını yahut her iki ebeveynini kaybeden çocuklar için kullanılmaktadır. Öksüz; annesini kaybetmiş çocuklar için kullanılan bir kavramdır. Türkçede “bağ, ip” bu nedenle annesini kaybeden çocuğa öksüz denmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere Arap dilinde öksüz çocukları ifade etmek için ayrıca “aciyy” kavramı da bulunmaktadır.
DÜNYADA YETİMLER
1. Dünya Yetim Haritası
Yeryüzünün masum bireyleri çocuklar, dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan krizlerden en çok etkilenen kesimdir. Dünyada çok sayıda çocuk savaş, işgal, doğal afet, kronik yoksulluk, hastalık vb. nedenlerle yetim kalmaktadır. 7 milyarı aşan dünya nüfusunun 2,2 milyarını çocuklar oluşturmaktadır. 2,2 milyarlık çocuk nüfusu içerisinde 143 ila 210 milyon arasında yetim çocuk bulunduğu belirtilmektedir. Dünya yetim nüfusunun 2015 yılında 400 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Zira uluslararası kaynaklara göre her iki saniyede bir çocuk anne veya babasını kaybetmektedir. Asya, Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu bölgeleri kronik yoksulluk, doğal afet, savaş ve işgal gibi nedenlerle çok sayıda çocuğun yetim kaldığı bölgelerin başında gelmektedir. Dünya yetim nüfusunun önemli bir kesimi az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yaşamakta, sadece Hindistan’da 31 milyon yetim bulunduğu bildirilmektedir. Diğer yandan gelişmiş ülkelerde evlilik dışı çocuklar, engelli çocuklar, boşanmış ailelerin çocukları da sokaklara terk edilebilmektedir.
YETİMLİĞE NEDEN OLAN KOŞULLAR VE YETİM ÜRETEN COĞRAFYALAR
A. Savaş, İşgal, Çatışma vb. Nedenlerle Yetim Kalma
Savaş, işgal, doğal afet vb. krizler çocukların yetim kalmasına neden olan başlıca etkenlerdendir. Günümüzde dünya üzerinde sıcak çatışmaların yaşandığı bazı bölgeler yüksek sayıda yetim nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölgeler ayrıca yetim sayısının sürekli arttığı coğrafyalardır. Örneğin dördüncü yılına giren Suriye krizi başlı başına vahim bir insani kriz doğurmuştur. 200.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan savaş, 9 milyon Suriyelinin de ülke içinde yer değiştirmesine veya komşu ülkelere sığınmasına yol açmıştır. 1 milyondan fazla Suriyeli çocuk, mülteci olarak komşu ülkelerde yaşamaktadır. BMMYK’nın geçen kasım ayında açıkladığına göre 70.000 Suriyeli mülteci aile, aile reisi olmadan yaşamaktadır. Yaklaşık 4.000 mülteci çocuk ise her iki ebeveyni olmadan hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Binlerce Suriyeli yetim, öksüz veya kimsesiz çocuk, mülteci kamplarında veya sığındıkları ülkelerin sokaklarında suistimale açık bir şekilde yaşamaya çalışmaktadır. Savaşın devam etmesi ise yetim sayısını arttırmakta ve yaşanan insani krizin boyutu her geçen gün daha da derinleşmektedir.
Savaş nedeniyle yüksek sayıda yetim bulunan ülkelerden biri de Afganistan’dır. 1979’daki Sovyet işgali ve akabinde 2001 yılında Amerika’nın müdahalesi ile 30 yılı aşkın süredir savaşlarla boğuşan Afganistan’da yaklaşık 2 milyon insan hayatını kaybetmiş, dolayısıyla çok sayıda çocuk da korumasız kalmıştır. Sovyet işgali süresince 7,5 milyon kişi yer değiştirmiş, 14.000 köy yerle bir edilmiştir. Hâlihazırda Afganistan’da 400.000’in üzerinde sakat çocuk olduğu belirtilmektedir. Afganistan’da devam eden çatışmalar sebebiyle yetim sayısı her geçen gün artmaktadır. Afganistan’da yetim çocuklar, kaçırılma, askere alınma, çalıştırılma, para karşılığında satılma ve kara mayınları nedeniyle sakat kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Geçtiğimiz yıl başlayan çatışma ve kaos ortamı sebebiyle 4,5 milyonluk ülke nüfusunun 1 milyonunun mülteci konumuna düştüğü Orta Afrika Cumhuriyeti; 2013 yılında 400.000 kişinin mülteci konumuna düştüğü Mali; ülke içinde ve komşu ülkelerde 2 milyonu aşkın mülteci nüfusu barındıran ve 490.000 yetim çocuğun olduğu tahmin edilen Somali; yaklaşık 30 yıldır süren savaş sonucunda 2 milyon kişinin hayatını kaybettiği, 4 milyon kişinin mülteci konumuna düştüğü ve 2011 yılında ikiye ayrılan Sudan; 2014’ün ilk üç ayı içerisinde 1.500’den fazla kişinin hayatını kaybettiği Nijerya; Afrika kıtasında sıcak çatışmaların yaşandığı ve çok sayıda yetim barındıran ülkeler arasındadır. Ortadoğu’da Irak ve Filistin yine sıcak çatışma bölgeleri olmaları hasebiyle yüksek sayıda yetim nüfusu barındırmakta; sadece Irak’ta 5 milyon yetimin olduğu tahmin edilmektedir. Güneydoğu Asya’da Patani ve Arakan, Uzakdoğu’da Moro yine uzun yıllar süren çatışmalar ve bölgeye etkileri nedeniyle çok sayıda yetimin bulunduğu coğrafyalardır.
B. Yoksulluk Sebebiyle Yetim Kalma
Yoksulluğun kronikleştiği coğrafyalarda siyasi yapının bu durumu bertaraf edecek çözümler üretememesi, buralarda yoksulluğa ek olarak savaş, çatışma gibi toplumsal düzeni sarsan krizlerin yaşanması, sorunun boyutlarını derinleştirmekte ve yoksulluğa bağlı nedenler dolayısıyla ölümler görülebilmektedir. Bu anlamda yoksulluk, dünya yetim nüfusunun artmasına neden olan öncelikli sebepler arasındadır. Dünya Bankası verilerine göre 7 milyarlık dünya nüfusunun 1,22 milyarı aşırı yoksuldur; yani günlük gelirleri 1,25 doların altındadır. Yine dünya nüfusunun yarısı yani 3 milyardan fazla kişinin geliri günde 2,50 dolardan azdır. Dünyada 842 milyon kişinin yiyecek yemeği yoktur. Yoksulluk sebebiyle her gün 22.000 çocuk hayatını kaybetmektedir. Bir diğer açıdan bakıldığında korumasız yetim çocuklar da yoksulluk nedeniyle hayatlarını kaybetme riski ile karşı karşıyadır.
C. Doğal Afet Nedeniyle Yetim Kalma
Doğal afetler dünya yetim nüfusunun artmasına sebep olan başlıca etkenlerdendir. 2013 yılında Filipinler’de gerçekleşen Haiyan tayfunu sonucunda resmî rakamlara göre 6.000 kişi hayatını kaybetmiş, bu tayfundan 6 milyon çocuk etkilenmiştir. 2011 yılında Haiti’de meydana gelen deprem sonucunda çok sayıda çocuk yetim kalmıştır. 10 milyonluk Haiti nüfusunun 300.000’ini yetimler oluşturmaktadır. Yine Japonya’da 2011 yılında yaşanan deprem ve akabinde görülen tsunami sonucunda 200 çocuk her iki ebeveynini, 1.200 çocuk da anne veya babasını kaybetmiştir. 2005 yılında Pakistan, Afganistan ve Hindistan’ı etkileyen deprem sonucunda resmî rakamlara göre 75.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Toplamda 3,5 milyon kişi bu depremden etkilenmiştir. 2010 yılında Pakistan’da meydana gelen sel ise 20 milyondan fazla insanın hayatını etkilemiş, yaklaşık 2.000 kişi yaşamını yitirmiş, 12.000 köy haritadan silinmiştir. Güneydoğu Asya’da 2004 yılında meydana gelen, tarihin en büyük doğal afetlerinden biri olan ve 14 ülkeyi etkisi altına alan tsunami sonucunda resmî rakamlara göre yaklaşık 230.000 kişi hayatını kaybetmiştir. 2011 yılında Doğu Afrika ülkeleri Somali, Etiyopya, Cibuti ve Kenya’da görülen kuraklık ise 13,5 milyon kişiyi etkilemiştir. Son 60 yılın en ağır kuraklığı olarak tanımlanan bu afette 50 ila 100.000 arasında kişi hayatını kaybetmiştir.
D. AIDS Nedeniyle Yetim Kalma
AIDS, özellikle dünya yetim nüfusunun önemli bir kısmını barındıran Afrika kıtasında çocukların anne veya babalarını kaybetmelerine sebep olan çok ciddi bir faktördür. Dünyada AIDS nedeniyle yetim kalan çocukların 15,1 milyonu Sahra Altı Afrika ülkelerinde yaşamaktadır. AIDS sebebiyle yetim kalan çocukların sayısının 2015 yılında 25 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında AIDS’in çok hızlı yayılan ve her geçen gün yeni kurbanlar alan bir hastalık olduğu görülmektedir. AIDS’e bağlı olarak anne veya babasını yahut her iki ebeveynini kaybeden çocuklar, aynı zamanda kronik yoksulluk, mültecilik gibi sorunlarla da karşı karşıya kalmaktadır. Dahası Afrika’da bizzat kendisi AIDS hastalığına yakalanmış 2,3 milyon çocuk bulunmaktadır. AIDS bu çocuklara genelde hamilelik, doğum ve emzirme döneminde anneden geçmektedir. AIDS yetimliği Afrika’nın vahim bir gerçeğidir. Öyle ki bazı Sahra Altı Afrika ülkelerinde yetim nüfusun önemli bir kesimini AIDS nedeniyle yetim kalan çocuklar oluşturmaktadır. Örneğin, Zimbabve’de yetimlerin %74’ü, Güney Afrika’da %63’ü AIDS sebebiyle yetim kalmıştır. Afrika’dan sonra AIDS nedeniyle ailesini kaybeden çocukların en yoğun bulunduğu bölge Asya’dır. Asya’da 1,1 milyon çocuk AIDS dolayısıyla yetim kalmıştır. Her 15 saniyede bir çocuk AIDS sebebiyle anne veya babasını kaybetmektedir.
YETİMLERİN KARŞI KARŞIYA KALDIĞI TEHDİTLER
Yetimler barınma, giysi, gıda, sağlık, eğitim gibi fiziki ihtiyaçlarının yanı sıra duygusal olarak da desteğe muhtaçtır. Zira yetimler yetimlikleri dolayısıyla çocuk yaşta endişe, depresyon, kızgınlık, dışlanma gibi duyguları yaşamak durumunda kalırlar. Uganda yetimleri hakkında yapılan bir çalışmaya göre AIDS yetimlerinin %12’si ölmek istemektedir. Akrabalarının yanına sığınan yetimler kalabalık aile ortamlarında zor geçim şartlarında yaşamakta, kimi zaman ev işlerine yardımcı olma, kardeşlerine bakma veya hasta anneye veya babaya bakma gibi sorumlulukları yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Yetim çocuklar aileleri, akrabaları veya güvenilir kurumlar tarafından sahiplenilmedikleri durumlarda ise türlü tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. İnsan kaçakçılığı, evlatlık verilme, çocuk askerliği, çocuk işçiliği, organ mafyası, misyonerlik, suça karışma, madde bağımlılığı gibi olumsuzluklar yetimlerin karşı karşıya olduğu tehditlerin başında gelmektedir.
A. İnsan Kaçakçılığı
Dünyada her yıl büyük bir kesimini kadın ve çocukların oluşturduğu 4 milyon kişi bulundukları ülke içinde veya dışında insan kaçakçılığı kapsamında yer değiştirmektedir. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerdeki kriz ortamlarını fırsat bilen insan kaçakçıları için savunmasız gruplar arasında yer alan kimsesiz çocuklar ve yetimler, kötü niyetli bu kişiler için başlıca hedeftir. Fuhuş, insan kaçakçılarının çocukları yönlendirdikleri insanlık dışı sektörlerin başında gelmektedir. Brezilya’da hâlihazırda 200 ila 500.000 arasında çocuğun fuhuş sektöründe çalıştırıldığı tahmin edilmektedir. Dünya fuhuş mafyasının en yüksek oranda çocuk kaçırdığı ülkelerin başında Kamboçya gelmektedir. Tayland, Meksika ve Hindistan da fuhuş sektörüne kaynaklık eden başlıca ülkeler arasındadır. Her yıl 45 ila 50.000 arasında kadın ve çocuk kendi iradeleri dışında zorla ABD’ye giriş yapmaktadır. İnsan kaçakçıları tarafından alıkonulan yetimler, fuhuş ticaretinin yanı sıra organ mafyası, evlatlık verilme, ucuz işçi olarak çalıştırılma gibi tehditlerle de karşı karşıyadır.
B. Evlatlık Verilme
Yetimler için yapılması gereken, onları kendi ülkelerinde aileleri yanında, bunun mümkün olmadığı durumlarda yine kendi ülkelerinde yetimhanelerde desteklemektir. Ülke dışından evlat edinme, yetimler için gerçekleşecek en kötü senaryolardan biridir. Günümüzde yurt dışından evlat edinme bir sektöre dönüşmüş ve Etiyopya, Kamboçya, Somali, Afganistan, Çin, Filipinler gibi gelişmekte olan ülkelerden muhtelif hile ve vaatlerle kaçırılan çocuklar kendi ailelerinden, kültürlerinden koparılarak genellikle Avrupa ve Amerika’daki ailelere para karşılığında satılmaya başlanmıştır. Evlat edinme sektörü yetimlerin karşı karşıya kaldığı başlıca tehditlerden biridir.
Amerikalı ailelerin evlat edindiği ülkelerin başında Etiyopya gelmektedir. 2003’te yılda 900 çocuk Etiyopya’dan evlat edinilirken bu rakam 2009’da 4.564’e yükselmiştir. Yetimlerin ruh sağlığı için son derece sakıncalı olan evlatlık verilme seçeneği, genellikle gayrimeşru yollarla yürütülmektedir. Kriz ortamlarında kimsesiz ve korumasız kalan çocuklar gelişmiş ülkelerdeki ailelere para karşılığı verilmek üzere kaçırılmaktadır. Örneğin 2010 yılında meydana gelen ve 200.000 kişinin hayatını kaybettiği Haiti depremi akabinde Dominik sınırında durdurulan Hıristiyan misyonerler, 33 Haitili çocuğu herhangi bir yasal belgeleri olmaksızın ülke dışına çıkarmaya çalışırken yakalanmıştır. Yapılan araştırmalarda çocukların tamamının ebeveynlerinden en az birinin hayatta olduğu tespit edilmiştir.
C. Çocuk Askerliği
Devlet veya devlet dışı aktörler tarafından asker olarak kullanılan 18 yaşın altındaki çocuklar “çocuk asker” olarak tanımlanmaktadır. UNICEF’in 2003’te yayımladığı bir rapora göre yaklaşık 20 ülkede 300.000 çocuk asker bulunmaktadır. Dünyanın farklı bölgelerindeki çocuk askerlerin %40’ını kızlar oluşturmakta, çocuk askerlerin bazıları 10 yaşın altında bulunmaktadır. Genellikle isyancı gruplar çocukları devlete karşı kullanmakla birlikte, devletler tarafından kullanılan çocuk askerler de bulunmaktadır. Sıcak çatışmalarda kullanılmanın yanı sıra bir kısım çocuklar da orduda aşçı, hademe, ajan gibi farklı görevlerde kullanılmaktadır. Çocuklar katıldıkları grup tarafından aile üyelerinden birini öldürmeye dahi zorlanmaktadır. Ailesinden geriye kalan son kişileri de öldüren bu çocukların aile bağları tamamen koparılmış olmaktadır. Çocukları yönlendirmenin kolaylığı, tehlike ve farkındalık duygularının tam gelişmemiş olması, az bir ücret karşılığında asker olarak çalıştırılabilmeleri, masraflarının az olması gibi nedenlerle savaş ağaları çocukları saflarına katmaktadır. Çocuk askerlerin önemli bir kısmını ise yetim çocuklar oluşturmaktadır. Yetim çocuklar barınma ve yiyecek karşılığında veya bir gruba ait olma ihtiyacı nedeniyle kolaylıkla kandırılabilmektedir. Çocuk asker olarak kullanılan yetimler, şiddet eylemlerine karışma, madde bağımlılığı, sakat kalma, toplumdan uzaklaşma gibi olumsuzluklara maruz kalırken bir çocuk olarak sahip olması gereken tüm haklardan da mahrum bırakılmaktadır. Çocukların silahlı çatışmaya katılması uluslararası hukukta yasaklanmıştır. 15 yaşın altındaki çocukların asker olarak kullanılması ise savaş suçu olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada en fazla çocuk askerin bulunduğu kıta Afrika kıtasıdır. Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Demokratik Kongo, Somali ve Sudan, çocuk asker bulunan ülkelerin başında gelmektedir. 2011’den bu yana çocuk asker bulundurduğu rapor edilen ülkeler Afganistan, Kolombiya, Hindistan, Irak, terörist İsrail işgal rejimi, Libya, Mali, Pakistan, Tayland, Sudan, Suriye ve Yemen’dir.
D. Çocuk İşçiliği
Yetimlerin karşı karşıya kaldığı önemli tehditlerden biri de çocuk işçiliğidir. Anne veya babadan birinin yokluğu, hasta anne veya babaya bakma, yoksulluk sebebiyle aile bütçesine katkıda bulunmak zorunda olma gibi nedenlerle çocuklar çeşitli işlerde taşıyabileceklerinden daha büyük yükler altında çalıştırılabilmektedir. Çocukların çok küçük yaşta çalıştırılması fiziksel ve ruhsal sağlıklarını olumsuz etkilemekte, onları eğitim gibi en temel haklarından da mahrum bırakmaktadır. Angola, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Fildişi Sahili, Gambiya, Kenya, Lesoto, Senegal, Svaziland ve Zambiya gibi 10 Sahra Altı Afrika ülkesinde yapılan bir çalışma, yetimlikle ucuz iş gücü olarak çalıştırılma arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Kamboçya, Etiyopya, Hindistan, Kenya ve Tanzanya’da 6-12 yaş arasındaki 1.480 yetim ve terk edilmiş çocuk üzerinde yapılan bir alan araştırması, yetim ve terk edilmiş her yedi çocuktan birinin çalıştırıldığını göstermiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün verilerine göre dünyada tam zamanlı çalışan 168 milyon, tam veya yarı zamanlı çalışan 264,5 milyon çocuk işçi bulunmaktadır. 168 milyon çocuk işçinin 85 milyonu tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır.
E. Organ Mafyası
Savaş, doğal afet, çatışma ve yoksulluk bölgelerindeki yetimler organ mafyasının kıskacına düşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Organ mafyasının hedef kitlesi arasında yetimler, terk edilmiş kimsesiz çocuklar, sokak çocukları, sokaktaki engelli çocuklar önemli yer tutmaktadır. Yoksul ailelerin kendi çocuklarının organlarını ticaret unsuru olarak sattıkları durumlar da ikinci planda gelmektedir. Organ kaçakçılığı organize suçlar kapsamına girmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün belirttiğine göre her yıl yasa dışı olarak 7.000 böbrek nakli gerçekleşmektedir. 1987 ve 2007 yılları arasında 1 milyon çocuk, organ nakli için kaçırılmıştır. Asya, Afrika, Doğu Avrupa, eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve Latin Amerika’dan alınan organlar genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki hastalara yasa dışı olarak nakledilmektedir. Sağlık ve hijyen şartlarının olmadığı ortamlarda yapılan yasa dışı ameliyatlarda çocuklar hayatlarını dahi kaybedebilmektedir. Böbrek, kalp, göz gibi temel hayati organları çalınan çocuklar, sahipsiz bir şekilde kaderlerine terk edilmekte yahut dilenci mafyasının, sokak çetelerinin eline düşmektedir. Krizlerin görüldüğü coğrafyalarda yaşayan çocuklar her türlü suistimale açık olmaları nedeniyle organ mafyasının birincil hedefleri arasındadır. Örneğin 2010 yılının Haziran ayında Gazze’de kaybolan 14 çocuğun organ mafyası tarafından kaçırıldığı, Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteci çocukların yine organ mafyası tarafından para karşılığında ailelerinden satın alındığı konuyla ilgili kamuoyuna yansıyan örneklerden sadece birkaçıdır.
F. Engelli Çocuklar ve Dilenci Mafyası
Yetim ve kimsesiz çocukları bekleyen bir diğer tehdit de dilenci mafyası tarafından çalıştırılmak, hatta bu amaç için sakat bırakılmaktır. Bunun dışında doğuştan engelli olan yetim ve kimsesiz çocuklar da dilenci mafyasının ve diğer suç şebekelerinin hedefleri arasındadır. Dünyada en fazla engelli nüfusa sahip ülke 80 milyon engelli ile Çin’dir. Sahipsiz engelli çocuklar Çin’de sokaklara terk edilmektedir. Engelli nüfusun farklı oranlarda olduğu diğer ülkelerde de durum benzerdir. Bu çocuklar organ mafyasının olduğu kadar, fuhuş mafyasının, insan kaçakçılarının ve dilenci mafyasının da hedefidir. Örneğin nüfusu 1,2 milyarı aşan ve nüfusunun yaklaşık %30’u yoksulluk sınırının altında yaşayan Hindistan’da 300.000 çocuk dilencilik yapmaktadır. Çoğu dilenci mafyası tarafından çalıştırılan, çeşitli uzuvları (kol, bacak vb.) mafya tarafından kesilen ve sokağa atılan bu çocuklar aylık gelirin 100 poundun altında olduğu bir ülkede dilenerek günde 50 pound kazanabilmektedir. Bu nedenle çocuklar önemli bir sektör haline gelen dilenci mafyası tarafından kullanılmaktadır. Bu durumun örneklerine gelişmekte olan ve az gelişmiş pek çok ülkede rastlanmaktadır.
G. Misyonerlik
Kriz ve kronik yoksulluk bölgelerindeki yetimlerin karşı karşıya olduğu bir diğer tehlike de misyonerlik faaliyetleridir. 2010 yılında Haiti’de gerçekleşen depremden sonra yaşları 2 ay ila 12 yıl arasında değişen 33 çocuk misyonerler tarafından kaçırılırken Dominik sınırında durdurulmuştur. 2008 yılında Çad’da yaşanan bir hadisede L’Arche de Zoé isimli Fransız misyoner yardım kuruluşu mensupları, 103 çocuğu Çad’dan çıkarırken yakalanmıştır. Avrupa’daki ailelere evlatlık olarak verilmesi planlanan bu çocukların %85’inin en az bir ebeveyninin hayatta olduğu tespit edilmiştir. 2004 yılında Açe’de meydana gelen tsunaminin ardından da benzer olaylar yaşanmıştır. 2008 yılında Kırgızistan’da yapılan bir saha çalışması, nüfusunun %80’ini Müslümanların oluşturduğu ülkede misyonerlik çalışmaları nedeniyle Müslüman nüfusun (4.160.000) yaklaşık %0,6’sının (250.000) Hristiyanlığı seçtiğini göstermiştir. 2009 yılı Ocak ayı raporlarına göre Kırgızistan’da 364 misyoner örgüt faaliyet göstermektedir. Dünyanın dört bir yanında yoğun çalışmalarda bulunan misyoner örgütler en çok da yetimleri hedef almaktadır.
Misyonerlik, Hristiyan dışı dünyayı, özellikle de İslam dünyasını hedef almış; başlangıcından beri belli bir amaç etrafında sürekli ve sistematik faaliyetlerle yürütülmüştür. Bu bağlamda misyonerler muhtaç durumda olan toplum ve bireylere, dolayısıyla yetimlere, ilk olarak gıda, barınma, sağlık, eğitim gibi yardımlarla yaklaşmakta; akabinde muhtaçlarla kurdukları ilişki kapsamında misyonerlik hedeflerini yerine getirmektedirler. İhtiyaç yaklaşımından farklı bir diğer metot da yetimlerin kendi vatanlarından koparılarak Hristiyan ailelere evlatlık verilmeleri ve bu yolla Hristiyanlaştırılmalarıdır.
H. Suça Karışma ve Madde Bağımlılığı
Sokaklarda yaşam süren veya 18 yaşını doldurduğu gerekçesiyle devlet korumasındaki yetimhanelerden ayrılmak durumunda kalan yetimler arasında suça meyil oranları oldukça yüksektir. Örneğin Ukrayna’da 100.000 yetim kapasiteli 450 yetimhane bulunmakta; yetimhanelerin kapasitesi almadığı için 100.000 Ukraynalı yetim de sokaklarda yaşamaktadır. Ukrayna’da 18 yaşından önce yetimhaneden ayrılan çocukların %10’unun intihar ettiği, kızların %60’ının fuhuşa, erkeklerin %70’inin çeşitli suçlara karıştığı bildirilmektedir. Rusya’da devlet tarafından işletilen 2.000 yetimhanede 700.000’den fazla yetim çocuk barınmaktadır. İstatistiklere göre Rusya’da 10 yetim çocuktan sadece biri toplumla bütünleşebilirken diğerleri madde bağımlılığı, suç işleme veya intihar gibi eylemlere karışmaktadır. Rusya’da milyonlarca çocuk caddelerde, kanalizasyon boşluklarında yaşamaktadır.
SONUÇ
İnsan tacirleri, organ ve fuhuş mafyaları, dilenci şebekeleri ve misyoner örgütler gibi suç şebekeleri ve çocukları istismar eden yapıların kıskacına düştüğünde tamamen kaybedilebilecek olan yetimler, son derece cüzî destekler sağlanmak suretiyle koruma altına alındığında dünya geleceğinin kendilerine emanet edileceği erdemli bireyler olacaklardır.
Bu yazı İHH’nın “Dünyada yetim gerçeği” kitapçığından faydalanılarak hazırlanmıştır.
Muhammed Furkan Can / İnzar Dergisi – Nisan 2015 (127. Sayı)