ABD modeli, Türkiye-Rusya modeli
Soçi’deki Erdoğan-Putin zirvesinin en çok üstünde durulan başlığı tahıl koridoru sorunuydu. Türkiye’nin arabuluculuğunda Rusya, BM ve Ukrayna ile imzalanan iki anlaşmanın Ukrayna kısmı uygulanırken, Rusya kısmının uygulanmaması, yani Rus tahılının satışının önündeki engellerin kaldırılmaması nedeniyle Moskova anlaşmadan çekilmişti.
KARADENİZ’İ RİSKE ATAN ABD MODELİ
ABD bu tablo karşısında ikili bir politika izledi: Bir yandan Rusya’nın tahıl satışının önündeki engelleri sürdürerek “Rusya’nın tahıl koridoru anlaşmasına” dönüşünü(!) istedi ama diğer yandan da “insani koridor”u uygulamaya sokmaya çalıştı.
Neydi insani koridor? Ukrayna tahılının Karadeniz’in batısını izleyerek, NATO üyeleri olan Romanya, Bulgaristan ve Türkiye karasularından İstanbul Boğazı’na ulaşması.
Bu koridor, Rusya açısından, dönüşte Ukrayna gemilerinin ne getirdiğinin kontrol edilemeyeceğinden ötürü riskliydi ve Moskova açıkça bu uygulamaya izin vermeyeceğini belirtti. Nitekim insani koridor, sadece tek bir uygulamaya sahne oldu.
Bu ABD modeli, Karadeniz’i çatışmanın sahası yapma riski taşıyordu elbette. Nitekim bu modeli en örtüsüz şekilde gündeme getiren de eski NATO Başkomutanı James G. Stavridis’di: “Ukrayna tahılını taşıyan gemilere NATO ya da ABD ve İngiltere ile Karadeniz’deki ortaklarının savaş gemileri güvenlik sağlamalı. Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’daki NATO üslerinden kalkan savaş uçakları onlara eşlik etmeli.”
TÜRKİYE ABD MODELİNE KARŞI
Türkiye, taşıdığı bu risk nedeniyle ABD modeline karşı. Nitekim dün Soçi’de Erdoğan bunu ifade etti, “tahıl koridoruna alternatif olarak yapılan önerilerin tarafların katılımına açık kalıcı model sunmadığını” belirtti.
Putin de Soçi’de “insani koridor” konusuna değindi ve “Ukrayna’nın insani koridoru askeri amaçlarla kullandığını” belirterek, Türk Akım ile Mavi Akım’a saldırı girişimleri olduğunu anımsattı.
KARADENİZ’İ KORUYAN TÜRK-RUS MODELİ
Türkiye-Rusya modeli ise mevcut anlaşmanın gereklerinin yerine getirilerek, tekrar uygulanması şeklinde. Yani ABD/Batı BM’nin imzaladığı anlaşmadaki gibi Rus tahılının satışının önündeki engelleri kaldıracak ve Rusya anlaşmaya dönecek.
Ancak ABD, Rus tahılının satışını önleyen yaptırımlarını sürdürüyor. Buna rağmen de “Rusya’nın insani gerekçelerle tahıl koridoru anlaşmasına dönmesi gerektiğinin” propagandasını yapıyor. Nitekim, Erdoğan-Putin zirvesinden sonra bile bu ikiyüzlü siyasetini sürdürdü Washington: “Rusya’yı tahıl anlaşmasını uygulamaya çağırıyoruz. ABD, BM ve Türkiye’ye minnettar.”
Bu tutum nedeniyle de Soçi’den “yeniden tahıl koridoru” kararı çıkmadı. Putin, “yaptırımlar kaldırılmadan anlaşmaya dönmeyeceğini” belirtti. Diğer yandan Rusya’nın tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesinin küresel gıda pazarını etkilemediğini, üretimde sıkıntı olmadığını, yalnızca dağıtımda aksaklık olduğunu belirtti.
AFRİKA İÇİN ALT KORİDOR
Diğer yandan Moskova, Ukrayna tahılının propaganda edildiği gibi ihtiyaç duyan ülkelere değil, gelişmiş ülkelere gittiğini belirtiyor.
Ukrayna tahılının geçişindeki kontrol merkezi durumundaki İstanbul’un verileri de Moskova’yı doğruluyor. Nitekim Erdoğan Soçi’de buna dikkat çekti: “Karadeniz Tahıl Koridoru’ndan, en az gelişmiş, fakir Afrika ülkelerine gönderilecek tahıl önemli. Ama buradan çıkacak tahılın yüzde 44’ü Avrupa ülkelerine giderse buna tabii haklı olarak Rusya olumlu bakmıyor.”
İşte bu şartlarda mevcut tahıl koridoruna dönülmediyse de, Afrika’ya destek için bir “alt koridor” inşasında mutabık kalında Soçi’de.
Özetle, Rusya, en ihtiyaç duyan altı Afrika ülkesine ulaştırılmak üzere Türkiye’ye 1 milyon ton tahıl gönderecek, Türkiye bunu una dönüştürecek, Katar da bu organizasyonun finansmanına destek verecek.
Putin bunun alternatif bir anlaşma olmadığını ise özellikle belirtti: “Bu mevcut anlaşmanın ikamesi değil, aksine bizim tarafımızdan sunulan büyük bir katkı. Bu, Afrika ülkelerinin gıda sorunlarının çözümüne bizim tarafımızdan yapılacak çok büyük bir katkı”
Evet, özetle Karadeniz’de Tahıl Koridoru konusunda iki temel model var.
ABD modeli, Ukrayna tahılının NATO ülkesi karasularından dünyaya pazarlanmasını savunuyor. Ancak bu model, yukarıda özetlediğimiz şu riski taşıyor: Rusya, Ukrayna gemilerinin kontrol edilmediği bu modelde dönüşte silah taşıyabileceğini belirterek, uygulamaya sahada engel olacağını belirtiyor. Haliyle ABD modeli, Karadeniz’de bir çatışma riski taşıyor. Ankara bu nedenle ABD modeline karşı.
Türkiye-Rusya modeli ise mevcut anlaşmanın uygulanması şeklinde. Ancak şu farkla: Moskova anlaşmanın kendisiyle ilgili bölümü yerine getirilmeden anlaşmaya dönmeyeceğini belirtirken, Ankara ise Moskova’nın tutumunu haklı bulmakla birlikte, yine de anlaşmaya dönmesini savunuyor.
Dolayısıyla Soçi’den Tahıl Koridoru konusunda net sonuç çıkmadı ama Erdoğan’ın bir süredir izlediği Ukrayna’ya yakın siyasetlere (“Kırım’ın ilhakı kabul edilemez” ve “Ukrayna NATO üyeliğini hak ediyor” söylemleri ile Rusya’yla yapılan anlaşmaya aykırı olarak 5 neo-Nazi taburu komutanını Zelenski’ye teslim etmesi) rağmen, Ankara ile Moskova yararını gördükleri işbirliğini sürdürme isteğini ortaya koymuş oldu. (CRI)