Tarihte Bu Ay
1902 yılında İran’ın Humeyn şehrinde doğan imam, henüz küçük yaşlarda iken devrin hatırı sayılır âlimlerinden olan babası öldürüldü. Daha sonra akrabalarının ısrarı üzerine katil kısas edildi. İmam, annesinin ve halasının yanında ilim tahsiline başladı. On beş yaşına gelince hem annesini hem de halasını kaybetti. On yedi yaşına geldiğinde Erak medresesine girdi. Burada birçok alanda ders aldı. Bundan sonra Kum medresesine girdi. Kum medresesinde felsefe ve ahlak derslerini aldı. Devrin önemli âlimleri ile beraber kaldı. Fıkıh derslerindeki başarısından dolayı kısa sürede müçtehitlik mertebesine yükseldi. Hocası Ayetullah Hairi vefat edince medresede yüksek bir mertebeye geldi. Genç yaşlarından beri onda mücadeleci bir ruh vardı. Birçok meselede hocası olan Ayetullah Burucerdi’ye yardımcı oldu. Burucerdi vefat edince İmam, kum medresesinde “Ayetullah el-Uzma” olarak tanındı.1958 de şahlık rejimi medreseleri etkisizleştirmek için bir yasa çıkardı. İmam şiddetle karşı çıktı ve rejime karşı büyük bir mücadele başladı.1961 yılında rejimin halka karşı gerçekleştirdiği katliamlara karşı rejimin aleyhinde önemli etkiler yapabilecek bir konuşma yapınca tutuklandı. Ancak İran halkı İmam’ı yalnız bırakmadı ve rejim onu bırakmak zorunda kaldı. 4 Kasım 1965’te Türkiye’ye sürgün edildi. Bir süre sonra İmam Irak’a geçti. İmam dışarıda idi ama İran halkı ile içli dışlı idi. Irak’ta on beş yıl talebe yetiştirerek kaldı. Irak’tan Fransa’ya geçen İmam 1 Şubat 1979’da Şah’ın kaçması ile İran’a döndü. İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. İmam inkılâp zaferinden on yıl sonra 4 Haziran 1989’da vefat etti. Birçok İslam beldesinde cenaze Namazı kılındı. Cenaze defin esnasında izdiham yaşandı birkaç defa tabut eller üstünde kontrolden çıktı. İmam dünyanın son devirlerinde gördüğü ender liderlerden biriydi.
Hizbullah Mensuplarına İdam Cezası (13 Haziran 2008)
Hizbullah cemaatine üye oldukları ve devlet düzenini silah zoruyla yıkıp yerine Şer’i kurallara uygun bir sistem kurmak istedikleri iddiası ile yargılanan üç kişiye müebbede çevrilen idam cezası verildi. Diyarbakır devlet güvenlik mahkemesinde görülen davada, mahkeme Nurettin ırmak, Ahmet Damar ve Mehmet Selim Çelik’e idam cezası verildi.
PKK Kürt Halkını Sindirmek İçin Katliamlarını Kesmedi (21 Haziran 1992)
Yılın bütün ayları olduğu gibi, haziran ayı da satılmış çete örgütünün katliamlarıyla doludur. 6 Haziran1985’te Van Sırmalı köyünde 3, 25 Haziran 1986’da 6 kişi, 28 Haziran 1991 Şırnak Şenoba’da 5 kişi, 21 Haziran 1992’de Bingöl Solhan’da 16 kişi, 22 Haziran 1992 Batman Gercüş Seki köyünde çoğu çocuk 13 kişi, 14 Haziran 1993’te Siirt Şirvan Gölüce köyünde biri çocuk yedi kişi, 01 Haziran 1995 Batman Kozluk Ulaşlı köyünde 3 kadını ve daha onlarca katliamı gerçekleştirdiler. PKK terör örgütü kuruluş aşamasında namlusunun hedefine sadece Kürt halkını koymuştur. Terör örgütünü gayrı meşru peyda eden karanlık güçler de katledilen mazlumlara yalanla iftira atarak adeta yeni ölümlere davetiye çıkarıyordu.
Altı Gün Savaşı ( 5-10 Haziran 1967 )
5 Haziran 1967 İsrail ve Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve altı gün süren bir savaştır.
Arap ülkelerindeki kralların her biri kendi koltuklarının sevdasına her biri bir şekilde batılı ülkelerin güdümündeydi. İsrail ise işgal ettiği toprakları genişletmenin hesaplarını yapıyordu. Daha önce terör yuvası İngiliz ve Fransız desteği ile Suveyş bunalımı sırasında Mısır’ın bir kısım toprağını işgal etmişti.1967’de Mısır’ın işgal edilen topraklarını geri alması ve akabe körfezinin girişini kapatması savaş sebebi sayıldı. Terör yuvası bu savaşla topraklarını tam dört kat daha fazla genişletmiştir. Savaşın sonucunda herhangi bir barış anlaşması yapılmadı. Ama görünen o ki Mısır Hüsnü Mübarek döneminde terör yuvasının bir dediğini iki yapmıyordu.
İsrail bu savaşla Mısır’dan Sina yarımadasını, Suriye’den Golan Tepelerini ve Filistin’in Gazze Şeridi ve Batı Şeria topraklarını işgal etti.
Mehmet Sıddık Yılmaz’ın Şehadeti (20 Haziran 1992)
İslami davanın saflarında bulunma şerefine nail olan Mehmet Sıddık 1969 yılında Batman’da doğdu. Cesaretiyle gençlerin arasında bir gül gibiydi. Pkk halkın üzerindeki, özelikle İslami kesimin üzerindeki baskılarını zirveye çıkarmış, adeta Müslümanlara hayat hakkı tanımıyordu. Mehmet Sıddık, meydanlarda Ömer gibi dolaşır bugünlerin sayılı günler olduğunu adeta lisani haliyle haykırıyordu. Pkk onu takibe aldı. Önünde pusu kurdu. Kalleş çeteleriyle Mehmet Sıddık’ı çapraz kurşun yağmuruna tuttu. Mehmet Sıddık orada şehadetle şereflenerek Rabbine yükseldi.
Çeçen Komutan Şamil Basayev Budennovsk Kenti Hastanesine Baskın Yapması (18 Haziran 1995)
Uzun yıllardır her gün yeni katliam ve talanlarla devam eden Çeçen özgürlük savaşına dünya adeta kulak tıkamıştı. Rusya bütün ateşkes tekliflerini duymazlıktan gelerek süre geldiği katliamlarına devam ediyordu. Hem dünyanın dikkatini çekmek hem de savaşı durdurmak için Çeçen lider Şamil Basayev 150 kişilik bir mücahit birliği ile Rusya’da büyük bir hastane olan Budennovsk kenti hastanesini basarak bin kişiyi esir aldı. Bu baskından sonra Ruslar görüşme tekliflerini kabul ettiler.
Susa katliamı (26 Haziran 1992)
Sistemin, Kürt halkı üzerindeki baskı ve asimile etme politikaları gün geçtikçe artarak devam ediyordu. Bu politikaların hedefinde medreseler ve toplumu bir araya getirebilecek kişiler vardı. Buna Üstad ve talebeleri, Şeyh Said ve tebaası en aşikâr örnektir. Son yıllarda türetilen örgüt Kürt halkına kurtarıcı rolü biçiliyordu. Örgüt kendi taraftarı olmayan her kesime saldırıyordu. Aynı cumhuriyet dönemi gibi hedefte Müslüman kesimler vardı.
26 Haziran 1992’de Silvan’ın Susa köyünde camiye baskın düzenledi. Camide yatsı namazını kılmak için bulunan Müslümanlar uzun namlulu silahlarla tarandı. On Müslüman Allah’ın evinde kanlar içinde şehit oldu. İslami hareketler için şehadet, Allah’ın rızasını gösteren yol işaretidir. Şahadet bir sıkıntı vermedi. Ama başka bölgedeki Müslümanların şehit kardeşlerini tanımaması elem vericiydi.
Şeyh Said ve 46 Arkadaşının Şahadeti. (28 Haziran 1925)
1925 Şubat ayında Kürdistan’ın hepsini içine alacak bir kıyamı başlatan Şeyh Said, kısa bir sürede birçok bölgeyi başarılı bir şekilde aldı. Kıyam güçleri Diyarbakır’a yöneldiler. İki yönden saldırıya geçtiler. Diyarbakır’ın büyük bir kısmı alındı. Ganimet silahlar halka dağıtıldı. Zor durumda kalan rejim güçleri bildik oyunlarını devreye koydular. Bazı aşiretleri yanlarına çekmeyi başardılar. Kıyam kırılmaya başladı. Şeyh Said ve arkadaşları tekrardan kıyamın güçlerini toparlamak için İran’a geçmeye karar verdiler.15 Nisan 1925’te bin başı Kasım tarafından ihbar edilince aynı gün Muş’un Varto ilçesi Abdurrahman köprüsünde esir alındı. Bir kısmı yaralı da olan kıyamın önde gelenleri Diyarbakır’a getirildi. Onlar geldiğinde kıyamın iki önemli ismi olan Cibranlı Halit Beg veYusuf Ziya idam edilerek şehit edilmişti. 28 Haziran 1925 Şeyh Said ve kıyamın önde geleni olan 46 arkadaşı idam edilerek şehit edildi.
(İnzar Dergisi – Haziran 2014)