Yönetimde akraba ve kendi adamlarını yerleştirme hastalığı...
Muhterem okurlar, sizler de şahidsiniz ki tarih boyunca güç ve makama gereğinden fazla değer verenler, öncelikle ya bilinçli, yada nefsi hastalıklardan dolayı doğal olarak elindeki gücü adaleti tesis etmeye harcayacaklarına, maalesef kendi ağırlığını, düşüncesini ülkenin yada yapının önünde tutmaya çalışmaları devletin veya yapının gerilemesine yol açtırıyor. Buda doğal olarak yapının zayıflamasına ve geçmişin mirasını tüketmeye başladığını ve sonrasında da giderek gücünü ve kıymetini kaybetmesine yol açıyor. Hatta giderek kendi sonunu yaklaştırmaktadır.
Liyakat sahibi olmayan ve kendisinin yanlışına bile ses çıkarmayan insanları (akrabalarını) yönetime atayanlar bunun bedelini uzun vadede ödemekteler. Buna başta Trump olmak üzere, damadını baş danışman olarak ataması ve yönetimde ağırlığının oluşması, onun bir çok yanlış adım atmasına sebeb oldu. Ülkemizde de sayın Cumhurbaşkanının damadını yüksek makama (ekonominin başına) ataması halk tarafından içselleştirilmedi ve sonuçta da istifa ettirilmesi sayın Erdoğan’a bir nebze de oksa nefes aldırttı. Peki bu sadece bunlardan mı ibaret? Elbette ki hayır.
Bu günlerde, daha öncede olduğu gibi akrabalarını (damatlarını) kendi yerine siyasette ve yapılanmada, düşüncesini tepeden tırnağa dayatmak için, aktif siyasette atamaları ve kendi sözünü siyasette hakim kılmak için halefini koyanlar, bu karakterlerinden yılmazlarsa uzun vadede kaybedeceklerdir.
Bir davada işe ehil olanları değil de, sadece akrabalık, hemşehrilik ve siyasi düşüncesinin aynı olmasından dolayı ön planda tutuluyorsa bu davanın doğru yolda kalıp ilerlemesi mümkün değildir. Dava artık tepedekinin fikirleri yaşasın diye, sürekli müdahale edildiği için, doğru yoldan çıkması ve hatta tabiri caiz ise, aile şirketine dönüşmesi içten bile değil.
İslami cemaatlerde bu tamamen hastalık haline gelmiştir. Adam akrabasını seçiyor ve buna itaat etmek Peygambere itaat etmektir, peygambere de itaat etmek Allah’a itaat etmektir düşüncesini veriyor.
Ne kadar ilginç değil mi ?
Muaviyenin devşirdiği islamı nasıl da kendine yol edinmiş. Kim bilir belki bunun farkında bile değildir.
Son olarak bunu belirtmem gerekiyor, Allah için emir aldığınız insana bakın.
Bu insan gerçekten buna layık mı?
Kim bu sorumluğu verip bulunduğu makama yerleştirmiş?
Biraz sorgulamalıyız, sorgulamazsak hiçbir zaman doğru yolu bulamayız.
Unutmayın ki, Muaviye ve avanesi düşünmeyen, akletmeyen, sorgulamayan ve sadece itaat eden bir toplum oluşturmuştu.
Neticede sorgulamayan bir toplum, zamanla "her dediğim doğrudur" diye düşünen bir lider kadrosu oluşturdu. Bu şekilde devam ede ede hep beraber batıl olan bir yapıya dönüştü. Son olarak da diyorum ki; Ne olursa olsun doğruya tabi olun, liderler yolu şaşırsa bile onu düzelten bir Ebu Zer olun. Ebu Zer'in kılavuzu İmam Aliy'di, sizin kılavuzunuz zamanın imamı Seyid Ali Hamaney olsun, ki yolu şaşırmayasınız. (Meysem Tammar)