İran İslam İnkılabı ziyaret anılarım - 2
Tahran çok kalabalık ve yoğun trafiği olan metropol bir Başkent. 2 Havalimanı var. Biri uluslararası İmam Humeyni Havalimanı, diğeri de genellikle iç hatlar için kullanılan Mehrabat hava limanı. Bizde Tahran’dan Meşhed’e gitmek için Mehrabat'a doğru giderken Azadi meydanından geçtik, tabi Azadi kulesini görünce aklıma devrim kutlamaları görüntüleri geldi. Gerçekten müthiş bir duyguydu. Çünkü kendimi İran'da çok daha özgür hissediyordum. Çünkü Devletimdeydim.
Ev sahibiydim.
Bunu da belirteyim ki İran toprak bakımından Türkiye’nin iki buçuk katı ve çoğu bölgesinde de pek yerleşim bölgeleri de yok. İç hatlarda çoğunlukla Uçak seferleri ve tren ile ulaşım sağlanıyor.
Uçakları da Çin ve Rusya üzerinden alıyor, uçak şirketlerinin hizmetinde de gayet modern ve çok kaliteli seferler düzenliyorlar.
Konuyu fazla dağıtmadan Meşhed ziyaretine geçeyim.
Meşhed İmam Rıza'nın türbesi olan ve dini bakımından da çok büyük bir öneme sahip büyük bir şehir.
Diğer bir çok şehire göre daha düzenli ve Şia dünyası için de büyük bir öneme sahip.
Her sene ülke içinden ve dünyanın bir çok yerinden milyonlarca insanın ziyaret ettiği maneviyatı çok yüksek bir Şehir.
Şia dünyasında türbe ziyaretlerine çok önem veriliyor. Öyle ki ziyaret yerleri hiç boş kalmıyor.
Ve ziyaretler sadece gidip bir Fatiha okumak için değil, saatlerce ve hatta günlerce oralarda kalınıp iç dünyalarını temizlemek için büyük bir özveri ile gerçekleşiyor. Saatlerce Kuran okunur, nafile namazlar kılınır, zikirler edilir ve uzun uzun tesbihatlar yapılır.
Çoluk, çocuk, yaşlı, genç, asker, engelli vs. Bütün kesimler çok büyük hürmet ve saygı ile herkesin gönlünde yer edinmiş.
Çok sosyetik insanlar tarafından da büyük ihtiram gösterdiklerine şahitlik ettim.
Kim bilir belki de, o yüzden dir ki, insanlar çok sakin ve nezaket sahibiler.
Genel olarak gördüğüm; İran toplumunda Kavga yok, tartışma yok, herkes yardımsever ve çok kibar insanlar olduklarını görünce çok şaşırmıştım. Sünni dünyasında bunun yanısıra insanların daha gergin olduklarına şahitlik ettim.
İmam Rıza'ya gidince, büyük bir manevi atmosferi yaşadım. İmam Rıza Ehli Beytin 8. İmamı ve en uzak olduğu için gurbette olanların daha çok anlayabileceği bir makam. Gerçi manevi olarak gurbet diye bir şey olmasa da, gurbet hayatını yaşayanlar bunu daha iyi idrak edeceğine inanıyorum.
İmam'a vardığımda, ellerimi açarak öncelikle Rabbimize hamd ederek, Peygamberimize selat ve selam getirerek, Ya İlahi dedim, şüphesiz ki, Sen (cc) dediklerimi İmam Rıza'ya ve büyük dedeleri olan Hz. Peygamberimize ulaştırmaya kadirsin.
Allahım bana ve ziyarette bulunanlara bu imkanı verdiğin için sana şükürler olsun.
Ve Ey İmam, Peygamberimin torunu, Nebevi yolun hem ailesi ve hemde takipçileri olan İmamımız. Ben geldim uzak diyarlardan geldim. Gelirken sana gurbetteki kardeşlerimin selamını getirdim. Onlar şimdi benim yerimde olmak için neler vermezdi ki?
Her şey zamanını beklediği için onlar da zamanını beklemekteler.
Buraya gelmeden önce Büyük Dedeni (saa) Neneni, (sa) babanı, çocuklarını ve torunlarını da ziyaret etme şerefi ve iftiharı ile geldim.
Şimdi de senin yanında olma şerefini yaşıyorum.
Ey İmam içimdeki arzu halimi sana döküyorum, biliyorum ki sen bunları gerekli yere ulaştırırsın.
Ey İmam sana biat etmeye geldim, biliyorum dünyayı terk etmiş gibi görünseniz de, sizler bizim gibi İlahi nişanelere ihtiyacı olan insanların dileklerini yerine getirmek ve ulaştırmak için hep var olacaksınız.
Allah (cc) her daim bizi sizinle beraber eylesin ve şefaatinize layık eylesin…
Uzun uzadıya bir hasbihal ettik ve sanki cennetteki bir Ruh halini yaşadım.
Allah (cc( tekrar tekrar nasib etsin…
İki gece Meşhed’de kaldıktan sonrada oradan Kerman'a geçtik.
Benim için bu dünyada en önemli olan ziyaretlerden birini daha yapmak için büyük bir heyecanla Direniş cephesinin büyük komutanı olan, Şehid Kasım Süleymani'yi kendi memleketi olan ve kendi vasiyetinde belirlediği daha önceden cephe arkadaşlığı yapmış merhumun yanına defnedilen Kermandaki şehitliğe gitmek için yola koyulduk.
Büyük bir heyecan ve hasret ile gittik.
Kerman, orta ölçekte bir şehir ama Şehidin naaşının defninden sonra daha bir canlılık kazanmış. Ülkenin ve dünyanın bir çok yerinden insanlar akın akın bölgeye geliyorlardı. Şehitlik büyük bir dağın yanıbaşında ve müthiş bir manevi atmosferin yaşandığı bir yer.
Şehir halkı da orayı hiç yalnız bırakmıyorlar.
Allah bütün ziyaretçilerden razı olsun.
Ve Aziz şehidin yanına giderken heyecan, hüzün ve mutluluk duygularını beraber yaşarken gözlerimden yaşlar boşalırcasına boğazım düğümlenerek adım adım ona doğru ilerliyorduk…
Allah'ım ne müthiş bir andı…
Düşünebiliyor musunuz?
Dünyanın dengesini değiştiren, siyonizm ve emperyalistlerin oyunlarını bozan Salih takvalı ve bir o kadar da cesur ve hayatı cepheden cepheye koşmakla geçmiş, yaşının ilerlemesine rağmen cepheden geri kalmamış büyük komutanın, Hacı Kasım'ın karşısında olduğunuzu hayal edin.
Onun karşısında olmak büyük bir lütuf hemde çok büyük bir lütuftu.
Böylesi onurlu bir hayatı yaşayan, Kudüs’ün özgürlüğü için ordular kuran ve Dünyanın büyük bölümünde fiili olarak Direniş hareketi cephesini oluşturan Hacı Kasım'ın huzurunda olmak ona asker selamını verip tekmil vermem ne muhteşem bir duyguydu.
Değerli ve büyük bir insanın yanında olmak insana da büyük bir değer kazandırır.
Dedim ki, ey bütün küfrün ve münafıkların korkulu rüyası sana geldim.
Dostlarını ziyarete geldim, binlerce km’den geldim gelirken sana gurbetçi kardeşlerimden selam getirdim. Hür bir Seda ile geldim.
Seni sevdiğimizi ve komutanlığının arkasında sana asker olduğumuzu bizatihi ilk ağızdan size bildirmeye geldim.
Asker hiç selama durunca ağlar mı?
Evet başım dikti, ama göz yaşlarım ona olan muhabbetten dolayı hiç durmuyordu.
Allahım ne güzel bir andı.
Şehadete kadar tekrar tekrar nasib eyle Allah'ım…
Saatlerce o şehitliği teneffüs etmek cennetten bir parçaydı nasıl anlatayım bilmiyorum.
Ayrılık da kolay olmadı, tekrar görüşmek üzere vedalaştık ve yüreğimin bir parçasını da orada bıraktım.
Dönünce bir sabah namazında rüyada gördüm. Dedi ki, Meysem’cim kalk namaz oldu.
Yazı biraz uzun oldu bilmiyorum, kusura bakmayın ama bu ziyaret de basit değildi ki bir kaç kelime ile anlatayım…
Hatta yazımı düzeltmek için kaç kere okuduysam da, hep o anları yaşayarak tekrar göz yaşlarına boğuldum.
İnsan aşkı ile, sevdası ve merhameti ile insandır.
Allah’a emanet olun derken, yüreğiniz hep Direniş cephesi ile atması ümidi ile vesselam. (Meysem Tammar - Hürseda)