Çocuklarımız Bizim İçin Birer İmtihandır
Bismillahirrahmanirrahim.
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Büyük ecir ise Allah katındadır.” (Teğabun / 15)
Rabbimizin cennet nimeti olarak da nitelendirdiği ve mü’minlere cennette verilecek bir ecir diye vadettiği çocuklardan, evlatlarımızdan başlayalım istedik. Bu konuyu ele almayı ise bir kaç vecihle gerekli gördük.
Birincisi; uzun bir tatil dönemine giriyor oluşumuz ve çocuklarımızın bütün zamanlarının bizim kontrolümüze geçmesidir.
İkincisi; yeni nesli dehşete düşürücü boyutlarda bekleyen bir bozulma, yozlaşma, ahlaksızlaşma tehlikesine dikkat çekmektir.
Üçüncüsü; mü’min babaların zalimlerce katledilmesi karşısında evlatların tavrının ne derece onurlandırıcı ve ümit verici olduğunu son hadiselerle beraber bir kez daha müşahede etmemizdir. İstedik ki, Nisanur okurları böyle evlatların anneleri olsunlar. Bu evlatlar Nisanur okurlarının çocukları olsunlar.
Birçok mü’min babanın ve mü’min annenin mallarını feda etme, İslam’ın tavsiye ettiği ölçüler içerisinde yaşama ve bu uğurda canlarını dahi feda etmede bir tereddüt yaşamadıkları görülür. Ancak çocukları söz konusu olunca kendilerince onları koruma duygusuyla çekingen davranır, çocuklarını kendi yaşadıkları sıkıntı ve çilelerden uzak tutmaya çalışırlar.
Evet, anne–babalar çocuklarını terbiye ile beraber onları muhafaza etmekle de görevlidirler. Ancak çocuklarını nelerden muhafaza edeceklerinin, nerelerde ön saflara süreceklerinin bilincinde olmalıdırlar. Bazen bu konudaki gevşeklikler ve yaşanan tereddütler imtihanın kaybedilmesine sebep olabilir.
Namaz başta olmak üzere, çocukların Allah’a karşı kulluk görevinin ifasında ihmalkârlığa sürükleyen bir şefkate sahip annelerden olmayalım.
Bir yerde Allah’ın dinine ve Müslümanlara hizmet etmek için birileri bizlerden çocuğumuzu istediğinde; “Neden benim yavrum başkalarının hizmetkârlığını yapsın, kendilerine başkasını bulsunlar!” şeklinde tavır sergileyip çocuğunu İslami hizmetten mahrum bırakan annelerden olmayalım.
Bazen maslahat için bazı fiilleri terk etmesi istendiğinde; “Benim çocuğum, helal olduğu halde neden bir şeylerden mahrum bırakılıyor?” diye vaveyla koparıp çocuğunun yetişmesine engel teşkil eden annelerden olmayalım.
“Ben zindanlardan geçtim, hicretler yaşadım. Çok zorluk çektim, çok sıkıntı yaşadım. Çocuğumun benim yaşadıklarımı yaşamasına müsaade etmeyeceğim. O hayatını güzel yaşasın…” deyip evlatlarını İslami çalışmalardan uzak tutan ve onlar için sıradan bir yaşamı layık gören annelerden olmayalım.
Evlatlarımızın bizim için “bir imtihan olduğu” ikaz–ı ilahîsini hiçbir zaman unutmayalım. Geçmişte ne kadar güzel amel işlemiş olursak olalım, çocuklarımızı İslami faaliyetlerden uzak tutma gibi tehlikeli bir fiile girişirsek bu hem bizi büyük bir mesuliyet altına sokar hem de evlatlarımızın İslami daireden uzaklaşmasına neden olabilir.
Birçoğumuz îla–yı kelimetullah uğruna çok güzel işler yaptık ve hala yapmaya devam ediyoruz. Fakat şunu unutmamalıyız ki İslam davasına hizmetin bir miras gibi nesilden nesile aktarılması gerekir. Evlatlarımızı birçok sahaya yayılmış olan faaliyetlerimizde çalıştıralım. Haftada birkaç saat dahi olsa onlara bir hayır işleme imkânı verelim. Bunu bizzat anne babalar olarak ayarlayalım. “İmkânlarımız kısıtlıdır” gibi bir mazeretin arkasına saklanmayalım. Onlara bir medresenin alışverişini yaptırabilir, bir derneğin odalarını temizletebiliriz. Hizmet edilen mekânlarda gelen misafirlere su dağıtmalarını onlardan isteyelim. Yani basit bile görülse bazı faaliyetlerle bir emek vermelerini sağlayalım. Böylece evlatlarımız işin ehemmiyetini idrak etsinler. Evlatlarımıza, İslam ve Müslümanlara hizmetin kıymetini ve onları ön saflarda görmek istediğimizi sadece birkaç nasihatle ifade etmeyelim. Bunu hem amellerimizle hem de onları çalıştırmakla gerçekleştirelim.
Gerekli izahları yaparak evlatlarımızın bizi yanlış anlamalarının önüne geçmemiz gerekir. “Ben oturup konuşamam, zaten her şeyi görmüyor mu?” demeyin. Böyle bir yanlışa girdiğimizde yıllar sonra bile çocuklarımızın bu yönde sitemleriyle karşılaşabiliriz.
Yaşı küçük veya büyük fark etmez, evlatlarımız hayırlı bir iş yaptığında, İslam ve Müslümanlara hizmette ufak bir işle de olsa hizmet ettiklerinde memnuniyetimizi belirtelim. Yaptıklarından dolayı anne ve babaları tarafından takdir edildiklerini görsünler. Memnuniyetimizin ifadesi olarak kendilerini tebrik edelim.
Evlatlarımız bizim geleceğimizdir. Ümmetin onlara ihtiyacı vardır. Hiçbir kardeşimizin çocuğunun ayağının kaymasına tahammül etmemeliyiz. Evlatlarımızı bir sanat eseri gibi özenle işleyelim. Tıkandığımız yerde bir büyüğümüze danışmaktan ve yardım istemekten çekinmeyelim.
Evlatlarımıza olan merhametimiz onları dünya meşakkatinden çekip kıyamet meşakkatine sürüklemeye vesile olmasın. İdil’deki şehitlerin hanımları ve kızlarının ibret dolu, iman ve teslimiyet timsali sözleri hepimize örnek olsun. Bu vesileyle onlara sabırlar diliyor, mahşerde eşleri ve babalarıyla cennet kapılarında buluşmalarını Rabbimden niyaz ediyorum.
Hitabımız tüm evlatlarımıza olmakla beraber özel olarak kız çocuklarımız için pozitif ayrımcılık yapıp hallerindeki değişikliklere göre onları yakından takip edelim. Cepteki telefon, eldeki notebook ve evdeki bilgisayar üzerinden çocuklarımızın günaha bulaşması, bir tuşa basmak kadar yakınlaşmış bulunmaktadır maalesef. Dolaysıyla her birimizin kız çocukları her an haram ve günaha bulaşma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bunun örneklerini biliyor, görüyor ve duyuyoruz.
Günah; evlatlarımız için olmaması, yapılmaması ve bulaşılmaması gereken bir fiildir. Özellikle kız çocuklarımızın bazı haram ve günahlara bulaşması onların dünya ve ahiretlerinin heba olmasına sebebiyet verebilir. Hiçbir Müslümanın çocuğunun böylesi bir duruma düşmesini istemeyiz.
Başka yazılarımızda annelerin kız çocuklarındaki değişiklikleri hissettiklerini veya gördüklerini yazmıştık. Bir daha tekrarlıyor ve istiyoruz ki; çocuklarımızdaki menfi değişikliklerin kaynağını bir şekilde kendilerinden öğrenmeye çalışalım ve çocuklarımıza yardımcı olarak onları bundan vaz geçirmeye çalışalım. Olmazsa çocuğun babası ile konuyu konuşup çocuğu ürkütmeden beraberce ondaki menfi durumu gidermeye çalışalım. Olmazsa İslami hassasiyeti olan arkadaşların çocukları vasıtası ile gidermeye çalışalım.
Genç ve çocuk denilebilecek yaşta olan kız evlatlarımız, bazı yanlışlıklarının dünya ve ahiretlerinin hebasına sebep olacağını bilmiyor ve akledemiyor olabilirler. Duygu ve nefislerine, insi ve cinni şeytanların hile, oyun ve tezgâhlarına mağlup olabilirler. Bu nedenle her bir anne ve baba çocuklarını korumak için çok hassas olmalıdır. Evlatlarımıza olan şefkat, sevgi ve muhabbetin yanında kendilerinde gördüğümüz olumsuzluklara karşı hikmetli bir sertlik de gösterelim.
Dergimiz elinize ulaştığı zaman belki Ramazan ayına bir iki gün kalmış olabilir. Bizi Ramazan’a ulaştıran Rabbimize hamd edelim. Tüm aile fertlerinin Ramazan programını uygulamaları için birbirimize yardımcı olalım. Öyle ki bu mübarek ayın sonunda yapacağımız muhasebeden memnun kalarak yaptıklarımızdan dolayı hamd ve şükredebilelim.
Rabbim, mübarek Ramazan ayını hakkıyla idrak etmeyi ve çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızı razı olacağı şekilde yerine getirmeyi nasip etsin. Âmin…
Allah (CC)’a emanet olunuz…
Başyazı / Nisanur Dergisi – Haziran 2015 (43. Sayı)