Hayasızlığı Emredenler
Hamd bir ve tek olan Allah’adır. Salat ve selam kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan Efendimiz Muhammed’e, ailesine, ashabına ve kıyamete kadar onlara en güzel şekilde uyanların üzerine olsun…
İnsanlığın yaratılışından bu yana hak ve batıl mücadelesi var ola gelmiştir. “İslam düşmanları” diye tanımladığımız batıl güçler Müslümanlara karşı çeşitli yollar ve hilelerle mücadele etmiş ve etmektedirler. Batıl güçlerin mücadele şekilleri İslam’a karşı birçok farklı alanda olmuştur. Bu alanlardan biri de “tesettürsüzlüğe giden yollar”ı açmalarıdır. Şeytan ve dostları tarafından insanoğlunu çıplaklığa, ahlaksızlığa, gayrı meşru yaşama teşvik etmeleridir. Şeytanın bu teşvikini Rabbimiz şöyle haber verir:
“Ey ademoğulları! Şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendine göstermek için elbiselerini sıyırtarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de bir belaya uğratmasın ve taraftarları kendilerini göremeyeceği yerden sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları inanmayanların dostu kıldık.” (Araf / 27)
“Allah insanların bir kısmını hidayete erdirdi bir kısmı da sapıklığı hak etti. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost ediniyor bununla beraber kendilerini doğru yolda zannediyorlardı.” (Araf / 30)
Ayette de belirtildiği gibi şeytan daha önce de Hz. Âdem (AS) babamızın ve Hz. Havva validemizin cennetten çıkmaları için elinden geleni yapmıştır. Aynı şeyi onların çocukları için de yapmakta… Araf Suresi’nin 28. ayetinde ise “Allah hayâsızlığı emretmez” buyrularak çıplaklığın; Allah tarafından emredilmediği, şeytanın yönlendirmesi olduğu haber verilmekte…
Bizler biliyoruz ki şeytani fikirlere hizmet eden insanlar da var. Günümüzde bu kimseler, Yahudi ve Hristiyanlardan oluşan mason ve misyonerlerin İslam’ı yok etmek için 1800 küsurlu yıllardan bu yana kurdukları mason ve misyoner localarında İslam’a soğuk savaş açmış ve bu savaşı kazanmak için akla hayale gelmeyecek plan ve projeler hazırlamışlardı. Halkı Müslüman olan ülkelere bu plan ve projelerini köklü bir şekilde yerleştirdiler. Meseleyi daha iyi anlayabilmek için bir kaç örnek vermekte fayda var…
İngiliz misyoner Zewimer’in söylediği sözler, İslam ümmetini Allah’ın dininden uzaklaştırmak için ne kadar büyük çabalara girdiğini gözler önüne sermekte. Zewimer hitabında şunları söylüyor:
“Bir bardak içki ve bir çıplak dansözün, Muhammed’in dinine uyanlarda yapacağı tahribatı bin top yapamaz! O halde Müslümanları madde ve şehvete daldırıp boğmaya çalışınız. Müslüman kadını bozmamız gerekir. Kadını İslam ahlakından uzaklaştırmalıyız. Müslüman kadın elini bize uzattığı an haram denen şeyi elde etmiş olacağız. Böylece İslam’ın zaferini isteyen kitleler dağılıp yok olacak.”
Yine o tarihlerde Yahudilerin 3. Siyon Protokolleri’nde de şu maddeler uygulanmaya karar verilmiştir:
“Yahudi olmayanları ve özellikle Müslümanları kumar, eğlence, tarafgirlik ve müstehcen şeylerle meşgul edeceğiz. Fuhuş ve çıplaklık kamplarını her tarafa yayacağız. Onları gazete ilanlarıyla, spor ve sanat adı altında güzellik yarışmaları gibi farklı farklı müsabakalara katılmaya çağıracağız. Bu meseleler, insanları bizimle aralarında sorun çıkartacak meselelerden uzaklaştıracaktır…”
Evet, aziz kardeşlerim! Araştırdıkça burada ele aldığımız konuda yapılan projelerin sadece %1’ini dile getirebiliyoruz. Küfür, asırlar önce İslam’a savaş açtı ve savaşmaya da devam ediyor. İslam düşmanları, uzun uğraşlardan sonra ne yazık ki halkı Müslüman olan ülkelerde yerli mason ve misyonerler olarak yetiştirdikleri kimseleri kendi yerlerine tayin edip kullanıyorlar. Ve bu soğuk savaş, özellikle kadınların üzerinden yapılıyor.
Küfürde boğulmuş olan bu akımlar, şimdi de ülkemizde mason ve misyonerlerin yerli uzantıları olan PKK ve HDP’nin eliyle İslam’a olan kinlerini kusuyorlar. Hedefleri her zaman olduğu gibi Müslüman kadın ve tesettürü! Bunu da her platformda haykırıyorlar. Bu yüzden Müslüman kadının tesettürüne her şekilde saldırılar yapılıyor. Onu değersiz kılma çabasında olan bu zihniyet, hicabını çıkaran Müslüman bir kadına istedikleri şekli ve fikri kolaylıkla verebileceğinin de farkında.
Komünizm fikrini benimseyen bu akım, özgürlüğü bilhassa kadın üzerinden dillendirerek onu soymakta, tesettürsüz kılmakta arıyor. İslam beldesi olan Kürdistan’da “Toplumsal Kâbustur Namus” sloganlarını afişlere yazıp dalgalandırmaları da bu amaca hizmet içindir.
Anne-babası Müslüman olan bu insanların neden Marks, Lenin ve Stalin gibi inkârcı olan bu güruhun peşine takılıp gittiğine gelin beraber bakalım.
Şeytan ve dostları İslam’ı yok edip hedeflerine ulaşabilmek için önce Müslüman erkek ve kadınların inançlarını ve imanlarını zayıflatmanın yollarını aradılar. Kafalarını bulandırmak için fikri, felsefi akımlar oluşturup farklı ideolojiler ürettiler. Bunlardan biri de komünizmdir (diğer bir adı Marksizm). Komünizmin fikir babası ve kurucusu Karl Marx’tır. 1818-1883 tarihleri arasında komünizmi ortaya atmıştır. Komünizm ve Marx’ı destekleyen ikinci şahıs Lenindir ve 1917 yılında Rusya’daki kanlı Bolşevik devriminin önderliğini yapmıştır. Rusya’nın korkunç diktatörüydü. Lenin’in aslen Yahudi olduğunu söyleyen araştırmacılar vardır. İddialara göre Yahudi ismini değiştirip Rus adını almıştır. Komünizmi uygulamaya geçiren de Lenin’dir.
Komünizme öncülük eden üçüncü isim Stalin’dir ve komünizmin temel düşünce ve inançlarını 18 maddeyle ortaya koyar. 1. maddede yüce Allah’ın varlığını ve gaybı inkâr ettiklerini; her şeyin temelinin madde olduğunu söylüyor olmalarından anlamak mümkündür. Sloganlarıysa şöyle:
“Şu üç şeye inanırız; Marx, Lenin ve Stalin. Şu üçünü de inkâr ederiz; Allah, din ve özel mülkiyet.”
3. maddede dinlere karşı savaşırlar. Ayrıca dinleri, halkları uyuşturmanın aracı olarak; kapitalizmin ve emperyalizmin hizmetkârı olarak görürler. Bundan Yahudiliği istisna ederler. Çünkü onlara göre Yahudiler gasp edilmiş haklarını yeniden kazanmak için dinlerine muhtaç olan mazlum bir halktır.
Kan dondurucu 15. madde Marksizm aile bağlarını reddeder ve ailenin burjuvazi toplumunun desteği olduğunu kabul eder. Onlar buna bağlı olarak da ailenin yerini mutlak cinsel serbestliğinin alması gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu savunur.
17. maddede ise İslam’ı sembol eden ve ibadet edilen mekânları yıkar; eğlence yerlerine ve parti merkezlerine dönüştürürler. Müslümanın dinin gereği olan ibadetlerini ve davranışlarını engellerler. Mesela Mushaf bulundurmak 1 yıl hapisle cezalandırılan bir suçtur. Ve daha neler neler… Diğer maddelerin de bunlardan geri kalır yanı yok! Komünizmi detaylı araştırdığımızda diğer fikri akımların da –sosyalizm, faşizm, kapitalizm vs.- komünizmin yavruları olduğunu görürüz.
Bu küfür akımlarının, halkı Müslüman olan ülkeleri bir ahtapot gibi sardığını ibretle ve esefle müşahede etmekteyiz. Bu ideolojik savaşın kafa karışıklığını ve tahribatını iliklerine kadar Müslüman halklar yaşamaktadır. Ve onlar çok iyi biliyorlar ki; dişleri kırılmış ve tırnakları çekilmiş aslanlardan kimse korkmaz…
Kaynaklar:
Çağdaş İnançlar Düşünceler / Mani`b. Hammad el-Cuheni
Örtünme ve Çıplaklık / Hasan Çalışkan
Nurten Özer / Nisanur Dergisi - Mart 2015 (40, Sayı)