Ey Müslüman hükümdar adaletini göster!
İslami kimliğinden ötürü 2001'de evine düzenlenen bir baskınla gözaltına alınıp günlerce işkence gören ve yıllardır cezaevinde bulunan Ahmet Arslan'ın ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele ettiğini belirten yakınları geçenlerde basın aracılığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek hasta mahkumlar için af yetkisini kullanmasını talep etti.
Malumunuz olduğu üzere yasaların verdiği yetkiyle Cumhurbaşkanı, hasta mahkumlar için af yetkisini kullanabilir. Ahmet Arslan gibi birçok hasta mahkum cezaevi koşullarında ağır hastalıklarla mücadele ediyorlar. Üstelik baba iken cezaevine giren ve şimdi 70-80 yaşlarına gelmiş hasta, yaşlı ve dede olmuş mahkumlar...
İslami davadan tutuklu bulunan ve çoğunluğu Hizbullah mensubu olan mahkumlar 15-20-25 yıldır cezaevinde sabırla imtihan edilmektedirler.
Geçen aylarda zindanda iken hastalanan Hüseyin Akbalık'ın vefatı ve ardından Şeyhmus Alpsoy'un hastalığı zindanı kabristana mı dönüştüreceksiniz sorusunu akla getiriyor.
Sırf inançlarından dolayı zindanı mesken edinen bu mazlumların suçu nedir ki uzun zamandır ve hala! zindanda tutuluyorlar?
Suçları bebek katili olmak mı?
Şehirlerin ortasında bomba patlatmak mı?
Mevcut hükümete karşı darbe teşebbüsünde bulunmak mı?
Sokakları ve otobüsleri ateşe vermek mi?
Ev ve işyerlerine molotof atmak mı?
Devletin kamu binalarına zarar vermek mi?
Küçük yaştaki çocukları dağa kaçırıp terörize etmek mi?
Kaymakamlara suikast düzenlemek mi?
Halkın can ve mal emniyetini tehdit etmek ve kastetmek mi?
Halkı uyuşturucu bataklığına çekmek mi?
Çukurlar kazıp halkı çukurlara gömmek mi?
ABD/israil ile işbirliği yapıp hükümete karşı halkı ayaklandırmak mı?...
Koskocaman HAYIR tabi ki...
Allah aşkına tüm saydığımız bu suçların zıddı ile bilinen ve insanlık suçlarına karşı hayatlarını ortaya koyan bu mübarek ve fedakâr Kur'an hadimleri, Müslüman tutsaklar daha ne zamana kadar zindanlarda çürütülecek?
Kamuoyunun vicdanı hiç mi sızlamıyor?
Gece yatağınızda rahat uyuyabiliyor musunuz Ey kanaat önderleri, Ey Alimler, Ey STK temsilcileri, Ey Siyasi partiler, Ey Milletvekilleri ve Ey ehli vicdan?
Daha ne zamana kadar sürecek bu uykunuz?
Bu ne ağır ve nasıl bir uykudur ki uyanmak nedir bilmiyorsunuz?
Yoksa Sabah namazına kalk(a)mayan ve namazı 4 vakite indiren bir ümmet olduğumuz için midir ki bu gaflet uykusundan uyanamıyoruz Ey Ümmet?
Yoksa medyanın tatlı ve hipnozlu ninnileriyle uyutulduğumuz için midir ki rahat uyuyabiliyoruz?
Nerde kaldı O vicdan muhasebelerimiz ki bomba patlasa uyanmayacak kadar ağır uykuda ve tatlı rüya aleminde dolaşıyoruz?
Başımızı yastığa koyarken bugün Allah için İslam için ümmet için kardeşlerimiz için ne yaptım diye muhasebe yapıyor muyuz?
Bizim dinimiz ve varlığımız için mücadele eden, hayatlarının baharını zindanlarda geçiren fedakâr kardeşlerimizi terörist olarak görmeye ya da öyle muamele etmeye utanmıyor muyuz?
Ya kardeşlerinin güçlü ve iktidar olduğu bir yönetim neden bu kadar sessiz?
Çağrımız şudur; Ey Müslüman Hükümdar Adaletini Göster!
Bakınız efendimiz ne diyor?
Peygamber efendimiz hadisinde şöyle buyuruyor:
“Devlet başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven ve sizin tarafınızdan sevilen, size dua eden ve sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet başkanlarınızın en kötüsü de, size buğzeden ve sizin buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve lânetinizi alan kimselerdir.”
Ve yine Peygamber efendimiz hadisinde şöyle buyuruyor:
“Allah Teâlâ bir devlet başkanı hakkında hayır dilediği zaman, ona unuttuğunu hatırlatan, hatırladığını yapmaya yardım eden doğru sözlü bir yardımcı verir. Şayet Allah Teâlâ o devlet başkanı için hayır dilemezse, ona unuttuğunu hatırlatmayan, hatırladığını yapmaya yardım etmeyen kötü bir yardımcı verir.
Peygamber efendimiz her şeyi özetlemiş. Başka söze hacet var mı? Allah nurunu tamamlayacaktır.
Selam ve dua ile...
(Doğruhaber)