Mahsa Emini Kazası Bahanedir, Amaç Başkadır
Konumuza girmeden önce hatırlatayım ki Mahsa Emini adlı kadının bir irşad salonunda kalp krizi geçirerek vefat etmesi herkesi üzmüştür. Ölüm sebebi iddia edilenin aksine darbe veya işkence sonucu değil adli tıp raporlarına göre kesinlikle bir kazadır, kalp krizidir.
Yıl 1993 baharıydı Ümraniye/ İstanbul’da Hekimbaşı çöplüğünde bir patlama meydana geldi; bu patlamada 39 kişi öldü, 12 kişi kayboldu. Kaybolan 12 kişinin cesedi ise bulunamamıştı.
Adına “Grizu patlaması” deniliyordu.
Grizu patlaması, maden ocağında meydana gelir ve madencilerin en büyük korkuları arasında yer alır.
Grizu nedir? Kömür ocaklarında doğal sıcaklık ve basınçta açığa çıkan, büyük bölümü saf metan gazından oluşan, kolayca tutuşabilen ve patlamaya yol açabilen bir gazdır.
Bir kibrit, fazla ısınan yüzeyler, sürtünme ile oluşan küçük kıvılcımla grizu patlaması gerçekleşebilir.
Ümraniye’deki Hekimbaşı çöplüğünde bu patlama çöplükte belli oranda biriken metan gazının havayla karışmasından oluşmuştu…
İran’daki Mahsa Emini olayı aslında hicabı, tesettürü, kadın haklarını, kadının özgürlüğünün elinden alınmasını ve hayali baskıları bahane ederek İslam Cumhuriyetine darbe vurma planıdır.
Sorun elbette Hicabtır…
Hicab kadının izzetidir, hicab iffetin sembolüdür, hicab kadına keramet kazandırır, hicab kadının özgürlüğüdür.
Batı kültürü kadının izzet, iffet ve kerametini elinden alıp onu özgürlük adına fesada, kötülüğe sürüklemektedir. Kadını kapitalist sistemi ayakta tutan bir araç olarak kullanmakta ve adına da kadın özgürlüğü demektedir.
Allah, kerim, onurlu kıldığı kadına, adına ister hicab deyin ister tesettür, ister başörtü deyin ister kapanma toplumun iffet ve izzetini korumak için farz kılmıştır.
İslam cumhuriyeti, diğer ilahi emirler gibi bu ilahi emri uygulayan bir sistemdir.
Hicab tarih boyunca tüm toplumlarda iffet sembolü ve göstergesi olarak kabul görmüştür. Öteki ilahi ve insani değerler yanında kadının onurunu korumak ve ihya etmeye çalışan İslam Cumhuriyeti gerçekte materyalist/seküler Batı uygarlığına, moderniteye meydan okumaktadır. Bu ise modernite adı altında kadınları sömürü aracı haline getiren Batı tarafından tahammül edilecek bir konu değildir.
Hicab/örtünme sadece toplumun yarısını oluşturan kadının hak ve özgürlüğü değildir, toplumun tamamının iffet, izzet ve sağlığını korumak içindir.
Hicab bir bez parçası değildir, bir semboldür. Allah’a kulluğun sembolüdür. Toplumları ayakta tutan evrensel değerlerden biridir.
Batı sulta sisteminin hicaba karşı olmasının baş sebebi kendi çürümeye yüz tutmuş uygarlığının saklandığını gördüğü içindir. Çünkü Batılı düşünürler açısından adına modernite dedikleri humanist seküler değerler şimdiye kadar tüm dünyaya egemen olması gerekirdi. Bunun için iffetin yeniden ihya edilmesi hakim kılmak istedikleri uygarlığa aykırıdır ve dünyanın neresinde olursa olsun engellenmesi gerekir.
Ayrı bir ifadeyle Batı İran'a karşı bir uygarlık baskısı uygulamaktadır ve kadınların örtünmesine karşı girişimler de bu cümledendir.
Hicab ortadan kalkarsa bireysel olarak hem kadın fesada sürüklenir hem erkek ve hem de toplum.
Asıl hedef 43 yıl önce başlatılmış bu karşı atağın devamıdır.
Müstekbir güçlerin İslam cumhuriyetine karşı 40 yıldır dışarıdan yürüttükleri vekalet savaşını, iç kargaşa ve ayaklanmaya dönüştürerek bu vekalet savaşını ülke içine çekmeye çalışıyorlar.
İçte vekalet savaşını sürürecek muhalifler, münafıklar, İslam rejimiyle sorunu olanlar ve din ile sorunu olanlar piyon olarak seçilmişlerdir.
Müstekbir teorisyenleri tamahlandıran dost görünenlerin varlığı da istikbarın iştahını kabartmıyor değil. İstikbar güçler içteki bu dostları aracılığıyla bir grizu patlaması geçekleştirmişlerdir.
Diğer taraftan kürt kimliğini kullanarak İranlı ve bölgedeki kürtlerin duygularını tahrik ederek ileride bir bölünmenin ortamını da hazırlamak istedikleri de gözden kaçmıyor.
Halbuki Kürtlere, özellikle de Irak Kürtlerine en büyük zulmü ve katliamı Batılılar yapmışlardır. Saddam Hüseyin aracılığıyla Halepçe'de kimyasal silahlarını deneyen, binlerce mazlum Kürdü katliama uğratan Batılılar değil mi?
Kısacası Mahsa Emini kazası grizu paylaması gibidir. İçerideki metan gazı patladı çöplük temizlendi.
Elbette İslam Cumhuriyeti yetkilileri düşmanın pusuda beklediğini bilincinde olarak patlamaya müsait çöplükler oluşmasına izin vermemelidir.
Bilinmelidir ki İslam Cumhuriyeti başlattığı bu uygarlık mücadelesinde izzetli dik duruşunu, istikbara karşı direnişini sürdürdüğü müddetçe müstekbirler yeni çöplükler oluşturacaklardır.
Müstekbirlerin bir hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır elbet. (Rast)