Karma Eğitim İnadı
Eğitim, insanları bir kalıba sokma çalışması değil, yetenekleri geliştirme ve geleceği inşa etme sanatıdır. Eğitimin merkezinde "insan" vardır. İnsanın yapısını tanımadan onu eğitebilmek mümkün değildir. Türkiye de, insanın yapısına ters düşen uygulamalardan biri de karma eğitimdir. Bu anlayış, uzun süredir var olmasına rağmen, 28 Şubat ın darbecilik anlayışı ile oluşturduğu kararlardan sonra, daha da bir inatla devam ettirilme sürecine girmiştir. Bu yanlış uygulama, eğitimin kalitesini düşüren sebeplerin başında gelmektedir. Eğitimciler, şu sonuç üzerinde ciddi ciddi kafa yorsunlar: İlk ve ortaöğretimde 12 sene eğitim verdiğimiz öğrencilerden on binlercesi niçin üniversite giriş sınavlarında sıfır (0) puan alıyorlar?
Karma eğitim, Batı nın sakat anlayışının bir ürünüdür. Batılı ülkeler bugün, bu uygulamanın yanlışlığını gördükten sonra hızla karma eğitimi terkediyorlar. Eğitimle ilgili raporlar hep bu istikamettedir. Almanya da yayınlanan Schule Aktüel dergisi, uzun bir araştırmadan sonra, karma eğitimin zararını "Yüzyılın en büyük pedagojik yanlışı" başlığıyla okuyucusuna duyurdu.
İngiltere de yayınlanan The Times gazetesi, Eylül 2009 da Kuzey Londra Kız Yüksek Okulu öğrencilerinin hızla yükselen başarı grafiğini haber konusu yaptı. Buradaki eğitim kalitesindeki yükselişinin, kız erkek ayrı sınıflarda ders yapmaya bağlı olduğu sonucuna ulaştı. Bu okulun müdürü Bernice Mc. Cabe şöyle diyordu: "Kızlar, erkeklerden ayrı ortamda kendilerini daha güvende hissediyor. Zekalarını kullanmaları ve kendilerini güvenmeleri için daha serbest bir ortam yakalıyorlar." Royal Grammar Okulu Genel Müdürü Jon Cox da bu görüşü şöyle destekliyor: "Kızların bulunmadığı ortamlarda erkeklerin dikkatleri dağılmıyor ve derslere daha fazla odaklanıyorlar. Kızlar ne düşünür kompleksinden uzaklaşıyorlar."
Almanya nın Bayern Eyaleti Milli Eğitim Bakanlığı nın yayınladığı Schul Report dergisinde, Münih Okul Pedagojisi ve Eğitim Araştırmaları Devlet Enstitüsü nün raporuna yer veriliyor: "Karma eğitim, hem kızlar, hem erkekler için fayda sağlamamıştır" denildikten sonra şöyle devam ediliyor: "1960 lı yıllara kadar, karma eğitim ilerleme ölçüsü olarak kabul ediliyordu. Bu yüzden, kız ve erkeklerin bir arada okuduğu çok sayıda okul açıldı. 1980 li yılların sonunda karma eğitimin zararları tartışılmaya başladı. Gelen raporlar, kız okullarının artırılması ihtiyacını ortaya çıkarıyor."
Bize gelince, Türkiye de çağdaşlık, modernlik, laiklik ileri sürülerek öyle bir ön yargı oluşturulmuştur ki, kız erkek ayrı sınıflarda ders yapılmasını teklif etmek bile cesaret ister. Eğitim; ilim ve deneyler, insan ve Türkiye gerçekleri üzerine değil de, bazı komplekslere göre yapılmaktadır. Karma eğitimin zararından söz edilse, kıyameti koparacak bir zihniyetle karşılaşırsınız. 4. 5. 2009 günü, Mardin in Bilge Köyü nde, bir nişan töreni sırasında, 44 kişi yakınları tarafından katliama tabi tutulmuştu. O sıralarda vahşet özelliği taşıyan başka olaylar da yaşanmıştı. Bu olayların etkisiyle olacak ki, Mardin Valisi Hasan Duruer in şu sözleri basına yansıdı: "Güneydoğu da karma eğitim sebebiyle, aileler 13 yaşından sonra çocuklarını olkula göndermiyor. Ayrı sınıflar oluşturulması yerinde olur." Aslında bu sözler, insanın yapısı ve Türkiye gerçekleri üzerinde gözlem yapma üzerine kurulmuştu. Bunun böyle olduğu herkesçe de bilinmektedir. Fakat, oluşturulan tabular ve zihinlerdeki kompleksli anlayış sebebiyle, kimse bu konuda tartışma açmayı bile cesaret edememektedir. Türkiye ve dünyayı şoke eden bir olay üzerine Mardin Valisi ve benzerlerinin dile getirmesi hariç. Böyle sözler de, olayın sıcaklığı geçtikten sonra unutulup gidiyor. Adetimizdir, bir faciayı yaşadığımız zaman tedbir ve çareler üretir, etkisi geçtikten sonra da, o sözlerin peşini takip etmeyiz, ta ki yeni bir facia daha yaşayıncaya kadar.
Milli Eğitim in çeşitli okullarında 26 sene Türkçe ve Edebiyet dersleri okuttum. Müstakil kız ve erkek sınıflarında ve karma sınıflarda derse girdim. Gördüm ki, karma sınıflarda öğrencilerin problemleri bitmek bilmiyor. Öğretmenler ve okul idaresi o problemleri çözmekle meşgul olmaktan eğitime yeteri kadar zaman ayıramıyor. 80 li yıllara kadar devam eden kız liseleri ve erkek liselerinde ne kadar verimli eğitim yapılırdı. Kompleksli anlayış eğitimi öylesine perişan hale getirdi ki, Kız Meslek Liseleri ne bile erkek öğrenci yerleştirme düşüncesi konuşulmaya başlandı. Acaba Milli Eğitim yetkilileri bu konuda ciddi bir rapor hazırlamayı da mı akıl edemezler?
Şöyle denebilir mi? Ben ateş ve barutu yan yana getireceğim. Barutun tutuşmaması için mücadele edeceğim. Eğitim adına yapılanlar bundan başka bir şey değildir. Okullar açılıyor, öğretmenler yetiştiriyor, eğitim adına büyük masraflar yapılıyor, ama eğitimimizi bir türlü insanın yapısı ve Türkiye gerçekleri üzerine oturtmayı beceremiyoruz. Yine de ümit etmek istiyoruz. Tabu, kompleks ve ön yargılardan kurtulup ilim, irfan, insanın yapısı ve Türkiye gerçekleri ile örtüşen bir tabiiliği esas alan bir eğitim anlayışının yerleşmesini temenni ediyoruz. Eğitimin problemlerine biraz da bu anlayışla yaklaşılması bize bir şey kaybettirmez, aksine çok şey kazandırır.
MİLLİ GAZETE