Bir Günün Hikayesi!
O gün hiç unutamadığım günlerdendi. Pencereden dışarıya temaşa ediyordum. Güneş vardı ve ılık bir günün şaşırtıcı yanıydı. Çünkü benim hafsalamın olmadığı, bilinçsizliğimin biçare olduğu gündü...
İnsanlar birer birer damla olmuş... Garip garip meydanları doldurdukça dolduruyorlardı... Sloganları aynıydı... pankatları ve taşıdıkları dövizler hemen hemen birbirine benzemekteydi... Sesler alabildiğince gürdü... Bir ağacın kökünü deşer gibiydiler. Yanıktı..! yüreklerde birbirine benziyordu.
Yumruklar sıkıldıkça sıkılmıştı... Aynı aynada bir ritim olmuşlardı. Havaya kalkıyordu ve kolay kolay inmiyordu yumruklar geriye... Bi ise davanın görkemli olduğunun habercisiydi.
Pencereden ne olup bittiğini anlamak istercesine yüreğim pır pır edyordu. Yüzleri aydınlıktı ve gözleri şimşek çakar gibiydiler. Alabildiğine kolkola girmişler ve çelik bir yumruk olmuşlardı.
Bir sel gibi akan gruplar neden toplanmıştı sanki? Hafsalam bir türlü almıyordu. Perişan olmuştum. Ben neden inmiyordum. Ve neden penceremden onları hala bir film gibi izliyordum.
İçimdeki sessizliği bozmalıydım. Bu akan sele bir damla olmalıydım. Zaman gelip çatmıştı ve ben hala geç kalmış sayılmazdım. Bu trenin içinde benimde olmam gerektiğini artık anlamıştım.
Uzun kuyruklar halinde diğer sokaklardan bir başka sel daha uygun adımlarla katılıyorlardı bu deniz deryasına... İçimde bir kelebek kıpırtısı gibi yalın ve sevgiliye uçma zamanı gelip çatmıştı...!
Kendimi bir anda sokağa attım. Dışarısı kolkola dolanmış insanlarla doluydu şimdi anlamıştım, İmam Humeyni’nin Ramazan ayının son Cumasını Kudüs Günü ilanıydı bugün. Buz gibi olmuştum. Ama yüreğim sıcak mı sıcaktı. Sesler hep bir minval üzere gökyüzüne doğru uçuyordu. “Kahrolsun İsrail, kahrolsun İsrail” “Büyük şeytan Amerika” nidaları gökyüzünü delercesine yükselmişti işte..! bende bu nizama uymalı ve bir askerin habercisi olarak “Kahrolsun İsrail ve kahrolsun Amerika” sloganlarını sosuza doğru ve yürekten gelerek... Sloganımı atmaya ve bir ritim halinde... Devam ediyordum. Elllerim havadaydı... (Tarık Konyalı)