Oğlum Ya Topçu olur ya popçu !
(İki aç kurdun, bir sürüye vereceği zarar, mal ve makam sevgisinin Müslümanın dinine vereceği zarardan daha fazla değildir.) [Bezzar],
Bu Hadis-i Şerifi biraz açarak yazıma başlamak istiyorum..
Bir tilki düşünelim. Bir tavuğu gözüne kestirir, fırsatını bulunca hemen kümese yanaşır ve kapabildiği tavuğu kapar, götürür yer.
Bu Hadis-i Şerifi biraz açarak yazıma başlamak istiyorum..
Bir tilki düşünelim. Bir tavuğu gözüne kestirir, fırsatını bulunca hemen kümese yanaşır ve kapabildiği tavuğu kapar, götürür yer.
Ama kurt, yaratılışı itibariyle farklı bir yöntemi seçer. Bir kurt bir sürüye daldığı zaman o koyunu boğmadan, butunu almaz.
İki kurt olunca ,durum tamamen değişir.
İki kurt bir sürüye daldığı zaman, kendi aralarında koyun veya keçileri boğma yarışına girerler.Tüm sürüyü boğduktan sonra kendilerine lazım olan 1-2 koyunu alıp uzaklaşırlar.
Müslüman dinine zarar verir mi? Dinine ne zaman ve nasıl zarar verir?
Hemde öyle bir zarar verir ki, siyonistlerin veya haçlıların dinine vereceği tahribattan daha ağır olur. Çünkü haçlıların yada siyonistlerin yapacakları en ağır tahribat müslüman ülkeleri işgal etmek ve müslümanları öldürmek olur.
Bunu yapmadılarmı? Nice İslam ülkelerini harabeye çevirmediler mi?
Tarihte bunun yüzlerce örneği var.
Müslümanların yurtlarını işgal etmek ve onları öldürmek İslama zarar vermediği gibi, tam aksine onların dinine daha fazla sarılmasına vesile oldu.
Bunun en bariz örneği Filistin’dir.
Küfür Devletleri, Kuran-ı Mübin’i ortadan kaldırabilirlermi? Hayır..
Ezanı susturabilirlemi? Hayır...
Ama bir babanın, ezan okunurken çocuğunun kulaklarını çınlatan abuk sabuk müziğine ses çıkarmaması İslama zarar verir.
Aynı şekilde, müslüman olduğunu iddia edip hem kendisini, hem ailesini, hem de çocuklarını Kur’an’ın feyzinden mahrum bırakan, TV başında geçirdiği saatlerin onda birini Kur’an’a ayırmayan bir müslüman İslama zarar verir.
Günümüzde dinine zarar veren, nice insanlar vardır .
İslamın özüne inmemiş, yüzeysel, gelişigüzel, geleneksel bir inanç ile itinasız, tavizkar tutumuyla kazara dininin kasabı hükmündedir.
Kendisi için yaptığı (ihlastan yoksun )yarım yamalak ibadetlerle övünen, namazda okuduğu süre ve dualardan hiç bir şey anlama zahmetine katlanmayan, hayatı boyunca gerek ailesiyle gerek çevresiyle gererekse komşusuyla din mevzu una girme tenezzzülünde bulunmayan, bulunsada yanlışlarına doğru süsü veren kişilerden sözediyorum..
Hacca veya umreye gitmek için gerektiğinde el atından kişilere para yediren
hacılardan(!), “benim dedem hacıdır”, “evleneyim, sonra kapanayım diyen bacılardan”, sözediyorum (sanki kapansa islam ihya olacak).
İnançlarıyla çelişen, menfaatleri veya tembellikleri için gerçekleri gizleyen ,
ömrü billah, İslam’ı dert edinmeyen müslümanlardan sözediyorum.
Sözüm ona, cuma namazına gelmiş camii bahçesine tükürenlerin yüzünden insanlar, İslam’ın temizliğinden şüphe eder oldu....
Bunlar İslam’ı besliyor mu? Boğuyor mu?
İslam ağacını suluyor mu? Kesiyor mu?
Bugün Kur’an dersi almak istemeyen(!) çocuklar, Kur’an düşmanları mı oluyor?... hayır, hayır asla...
Kur’an-ı Mübin i tanımıyorlar ki düşman olsunlar. Bu çocukların ebeveynleri, ne kendilerine yar olmuş, nede İslama... Çocukları nerden bilsin?
...
Çocuğum ya topçu olur, yada popçu!
Son yıllarda bu sözleri ne de sıkça duyuyoruz.Muhtemelen sizlerde duyuyorsunuzdur. Ancak, işim gereği muhatap olduğum, namazını kılan, yaşı 40 a dayanmış birinden bu sözü işiteceğim aklıma gelmezdi..
- Soruyorum: “Neden efendim ya hafız ve imam olmuyorda, ya topçu, ya popçu olacak diyorsunuz?”
- “Bunu hem ben istiyorum hem de oğlum. Onu 3 büyük kulüpten bir takımın alt yapı tesislerine yazacağım.Bu zamanda en iyi para bu işlerde var... Hem çocuğumun raket gibi sol ayağı var. Geleceği için bu fırsatı tepemem .Gerçi sesi de fena değil..
Annesi, Atv’de yayınlanan ‘Bir Şarkısın Sen’ adlı (Çocuk ) popstar programına göndermek için epey uğraş verdi ama olmadı.”
- “Biliyorum”, dedim... “O programla bir iki kez tesadüfen karşılaştım. O çocukları her izlediğimde içim yandı(Allah şahit). Gencecik bedenleri dansöz kılığına sokan
sözde kültürlü medeni bir toplum!!! Hiç vicdanen rahatsız da olmuyorlar. Onlara Avrupanın geleneklerini, deyim yerindeyse, iğrençliklerini aşılıyorlar.
Çocuk Allah’ını tanımadan, İbrahim Tatlıses’in küfür kokan şarkısını seslendiriyor... ‘(Allah’a) Madem unutucaktın, beni neden yarattın’ diyor ve insanlarda gülüyor eğleniyor, jüri ve halk oy veriyor, SMS atıyor.”
- ... “(bana) Kardeşim!... Haklısında, iyi güzel söylüyorsunda şartlar değişti. Hiçbir şey eskisi gibi değil... Herşeyin aşırısı da olmuyor (bana aşırı dinci diyecek ama pek samimi olmadığımız için diyemiyor). Hamdolsun namazlarımı aksatmam, kısmet olursa Hacc’a da gideceğim... Bazıları gibi, içki mi içtik? Kumar mı oynadık? Faiz mi yedik?...”
- dedim ki; “Namazlarını kılman güzel bir şey ancak, kıldığın namazlar kendin içindir... Hacc’a gitmen kendin içindir, zekat vermen kendin içindir. Allah’ın dinini (ileriye götürmeyi bir kenara bırak) ayakta tutabilme adına neler yaptın?!...”
...
İşte Resulallah (s.a.v.) ın tarif ettiği, bir müslümanın dünya sevgisi ile dinine zarar vermesi olayında olduğu gibi, bir kurdun yani bir babanın ailesini boğması, bu kurt diğer bir kurt ile birleşirse, o zaman sürüyü yani tüm aileyi, çevreyi boğma yarışına girdiğini görmüş oluruz.
İslam’ın özüne inmiş olanlar şunu iyi biliyor ki; eğer hacc ve namaz ile iş bitiyor olsaydı, Mekke’deki ve Medinede’ki o yüce sahabeler ordan katiyyen ayrılmazdı...
Analarını, babalarını, çocuklarını İslam’a feda eden o güzel sahabaler, çıplak ayaklarıyla yüz kilometrelerce yol kat edip çölleri, şehirleri, dağları-tepeleri aşıp “bir müslümanın hidayetine vesile olayım” düşüncesiyle gece gündüz demeden diyar diyar gezmez, hicret etmez, insanları bu güzel dine davet etmezlerdi.
İslamı nasıl öğrendik, nasıl yaşıyoruz ve nasıl yaşatıyoruz?...
Allah’u Zulcelal’in bizlere lütfettiği en büyük nimetlerden biri de din (islam)dır.
İslamda üç temel unsur var: İlim, amel, ihlas...
Bu üç temel kuraldan geri kalan, sürüsünü(çocuklarını) kurtlara teslim etmiştir.
Eğer gerçekten İslamı seviyorsak; sadece ibadetlerimizle değil, onun ayakta kalmasına, onun şahlanışına vesile olmayı denemeliyiz.
Bunun için herşeyden önce, İslamın özüne inmeli ve sağlam bir ilim elde etmeliyiz..
Kudüs’ün bir Filistin davası değil, bir İslam davası olduğunu ne zaman öğreneceğiz?
Hayatı sadece maddi dünyadan ibaret sayan anlayışlar için ölüm fikri, aşılmaz bir dağ gibidir.
Ölümden sonraki bir hayatın varlığını bilmek ve buna tam olarak inanmak, insanoğlu için temel unsurdur.
İnsanlık bugün dirilişe ve hesap gününün varlığına inanma noktasında tereddüt içindedir. İslamın ağır ağır ilerleyişi, bu problemlerin eseridir.
Bunalımların, zulümlerin ve haksızlıkların temel sebebi de budur.
Ne acıdır ki hırs ve ihtiras sahibi pek çok kimse, dünyanın aldatıcı cazibesine kapılmakta, fâni olana talip olup ebedi olandan yüz çevirmektedir. Kişinin dünya nimetlerine, makam, mevki ve şöhrete olan aşırı istek ve arzusu, ondaki ahiret ve hesap günü inancını zayıflatmaktadır.
İnsanoğlu bu dünyadaki hayatını yaşarken, sonsuz olan ahiret hayatını da düşünerek yaşamalıdır.
Allah Azimüşşan ayaklarımızı Hak yolda sabit kılsın..
vesselam..
Tayfun HAK