Allah için yaptığımız her şey, aslında kendimiz içindir
Dünyada doğru yoldan sapmamanın yolu, Allah’ın hidayet vermesidir. Allah Teâlâ ise niyet ve salih amele göre hidayet verir. Mahşerde bizi kurtaracak olan da yine iman ve niyettir. İman ve niyetin göstergesi ve bedeli ise yine salih ameldir.
Salih amele dair önceki yazılarımızda değinmiştik ki Allah için bir şeyler yapmak ve sadakai cariye de salih amele dâhildir.
Peki, nedir Allah için bir şeyler yapmak? Bu soruya günümüzde çoğunlukla, “Allah için ibadet ediyorum” cevabı verilmektedir.
Oysa ibadetleri, Allah’ın emri olduğu için yapıyoruz. Yani bunun bir pazarlığı yok. İbadet bir lüks de değildir. Belki nafile ibadetleri, Allah için yaptığımız şeylerden kabul edebiliriz. Ama bu da aslında bir başlangıçtır.
1. Zira insanın asıl vazifesi, imardır. Ayrıca Mevlâ, “Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder. (Muhammed, 7)” buyurmaktadır. Efendimiz (S.A.V.) de Allah’ın yardımını, kulun yardımında olma şartına bağlamıştır.
2. Allah’ın yardımını ise değişik şekillerde anlamak mümkündür:
* Hidayet verme,
* Hidayet üzere devamlı eyleme,
* Güzellik verme,
* Beladan koruma,
* Hesapta kolaylık,
* Af ve mağfiret.
3. Ama Allah’ın mümine dünyadaki en büyük nimeti, iman üzere ve beladan emin olmaktır. İnsan tabi ki sıkıntı çeker ama beterin beteri vardır. Bela, hastalık ya da aile fertleri ile imtihan olabileceği gibi hakikati görememek de beladır. Toplumsal huzursuzluk, kargaşa ve güvensizlik de yine beladır. Ferdin manevi buhran içinde olması da yine en sık görülen belalardandır.
4. Peki, Allah’a yardım etmek nedir?
* Allah Teâlâ’ya yardımın ilk anlamı, Allah’ın dinine yardım etmek yani dinin hükümlerini muhafaza ve savunmadır.
* İkinci anlam ise, kullara yardım etmektir.
5. İnsanlara yardım etmek nedir peki?
* İnsanlara yapacağımız ilk yardım, maddi olan yani onların can güvenliğini sağlamak ve geçimlerini temin etmelerine destek olmaktır.
* Ama insanlara asıl yardım, onların dünyada huzur; ahirette de kurtuluşa ermeleri için çalışmak yani manevi olarak insanlara yardım etmektir. Buna ise tebliğ, davet ve cihat diyoruz.
6. Şu halde insanlara yardım etmeyi terk ya da ihmal edersek; Allah’ın yardımı üzerimizden çekilir. Bunun ise bazı sonuçları vardır:
* Allah, yardımını çektiği kulun doğru işlerine destek olmaz. Bu durumda da yaptığımız işlerden netice ve bereket hâsıl olmaz.
* Yine böyle bir durumda Mevlâ, kulun yanlış işlerini de düzeltmez ki Allah muhafaza böyle bir durumda kul, her yaptığı işi doğru hatta Allah’ın emri zanneder.
* Neticede kul, hidayetten mahrum kalır ve bunun artık dönüşü de yoktur.
* Allah’ın yardım etmediği kul, kendini yalnız ve huzursuz hisseder.
* Huzursuz ve yalnız kimse, hata eder; hataları etmeye devam eder ve hataları katlanır.
* Yine böyle kimse güzel işler yapamaz.
7. Güya biz başkalarını kurtarmak için çalıştığımızı zannediyoruz. Oysa aslında kendimiz için hayır işler yapıyoruz. Yani kendimizi kurtarmak ve muhafaza etmek için.
8. İslam ve Müslümanlar için bir şey yapmadığımızda kaybeden de biz oluyoruz. Yoksa biz çalışmıyoruz diye batıl ve zulüm, galip gelecek değildir. Biz çalışıyoruz diye de hak ve adalet hâkim olacak da değildir. Bütün bunlar, Mevlâ’nın takdiri iledir. Zira hidayet de bela-nimet de kaderde yazılmıştır.
9. Yani bizim yapıp ettiklerimiz, başkalarından çok bizim kaderimizi etkiliyor.
Özetle şayet içimizde bir huzursuzluk varsa ya da bir şeylerin eksik ya da yanlış olduğunu düşünüyor isek hayatımızda; amellerimize bakmalıyız acaba neyi eksik veya yanlış yapıyoruz diye.
Ve unutmamak gerekiyor ki, doğru bildiğini yapmamak ve plansız hareket etmek; kula hata olarak yeter. (Milli Gazete)