Çin ve Rusya ekseninde çok kutupluluk
Geçen yıl 25 Mayıs’ta Çin, BRICS’i Mısır, Arjantin, Endonezya, Kazakistan, Nijerya, BAE, Suudi Arabistan, Senegal ve Tayland’ı içerecek biçimde genişletme sürecini başlatmayı önerirken, 27 Mayıs’ta da Rusya Devlet Başkanı Putin, İran’la tam bir serbest ticaret anlaşması yapmak için müzakerelerin aktif olarak sürdüğünü açıklamış, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Endonezya ile de benzer müzakerelerin yapılması gerektiğini vurgulamıştı.
Aradan bir yıl geçti, bilindiği gibi geçtiğimiz ay BRICS topluluğu, Suudi Arabistan, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, İran ve Mısır'ın üyelik başvurularını kabul ederek topluluğa üyelik için davette bulundu.
Ya da çok daha küçük ölçekli bir gelişme olarak, geçen 30 Nisan günü çevrimiçi olarak düzenlenen, 70 ülkeden 120 konuşmacının katıldığı Küresel Çok Kutupluluk Konferansı’nı bir kenara not edelim.
Dünyanın, tek (ya da çift) kutuplu olmaktan kurtularak çok kutupluluğa geçişinin belirtileri her geçen gün artıyor ve Atlantik çağının sonu görünüyor, Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor. Daha iki gün önce Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile bir araya gelen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin sözlerine kulak verelim:
“Çin ve Rusya bağımsız dış politika izliyorlar. İşbirliğimiz kimseye yönelik değil ve diğer ülkelerden etkilenmiyor. Çin, Rus ortaklarıyla birlikte, daha önce olduğu gibi, çok taraflı ilkelerin korunması, çok kutuplu bir dünyanın oluşumu ve daha adil bir dünya düzeninin kurulmasına katkıda bulunmaya hazırdır.”
“TARİHSEL EĞİLİM DURDURULAMAZ”
Akla hemen geçen Mart ayında Xi Jinping ve Vladimir Putin’in gene Moskova’da gerçekleşen görüşmelerinden yansıyanlar geliyor. İki lider arasındaki 41. buluşmanın ortak vurgusu, ikili ilişkilerin tarihteki en üst seviyede olduğu ve dünyanın çok kutupluluğa gidişinin durdurulamayacağıydı. Moskova ziyaretinin bir gün öncesinde Ria Novosti’de yayımlanan makalesinde, dünyanın yüz yıldır görülmemiş değişikliklerden geçtiğini vurgulayan Xi şöyle demişti:
“Barış, kalkınma ve kazan-kazan işbirliğine ilişkin tarihsel eğilim durdurulamaz. Dünyadaki çok kutupluluk, ekonomik küreselleşme ve uluslararası ilişkilerde daha fazla demokrasiye yönelik hakim eğilimler geri döndürülemez.”
Putin de dünya manzarasının değişmekte olduğunu ifade etmiş, “Eskimiş dogmalarına ve kaybolmakta olan hakimiyetine her zamankinden daha inatçı bir şekilde bağlı kalan Batı’nın” tüm devletlerin ve halkların kaderi üzerine kumar oynadığını vurgulamıştı.
“TEK KUTUPLULUK ÇATIŞMA GETİRİR”
Son olarak üç yıl öncesine dönelim ve BRICS’in 12. Zirvesinde Xi Jinping’in söylediklerini hatırlayalım:
“BRICS ülkeleri olarak, dünyada eşitlik ve adalet için ayağa kalkmalıyız. Çok taraflılık bayrağını yüksek tutmalıyız. Çok kutupluluğu sürdürmemiz, dünyamızda barış ve istikrarı korumamız gerekiyor. Tarih bize çok taraflılığın, eşitliğin ve adaletin, savaş ve çatışmayı uzak tutabileceğini söylerken; tek taraflılığın ve güç siyasetinin anlaşmazlığı ve çatışmayı tetikleyeceğini göstermiştir. Kurallara ve yasalara aykırı davranmak, tek taraflılık ve zorbalık yolunu izlemek, uluslararası örgütlerden ve anlaşmalardan geri çekilmek, genel halkın iradesine aykırıdır ve tüm ulusların meşru haklarını ve onurunu ayaklar altına alır.”
Örnekler, alıntılar çoğaltılabilir ancak şunu söylemek yeterli… Dünyamız sürekli bir hareket ve değişim içinde ve bu kez iyiye doğru gidiyor. Doğu, kumar oynamıyor!
(Tunca Arslan, CRI)