Arap ülkeleri, İran ve ABD
"ABD’ye sorulması gereken soru şu: Bu gerçekleri, Arap ülkelerinin liderleri görmüyorlar mı? Elbette görüyorlar. Zaten gördükleri için farklı arayışlara giriyorlar."
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) küresel ölçekte gerileyen etkisi, en belirgin şekilde son aylarda Orta Doğu’da ortaya çıkıyor. Özellikle Çin ve Rusya karşısında daha da belirginleşiyor bu durum. Keza İran’la, Suudi Arabistan’la, Körfez ülkeleriyle ilişkilere de yansıyor. ABD dolarından uzaklaşma eğilimi de bir diğer önemli gösterge elbette. Çin’in Arap ülkeleriyle ticaretinde, Arap ülkelerinden Çin’e yapılan yatırımlarda, Çin’den Arap ülkelerine yapılan yatırımlarda da artış gözleniyor.
ABD’nin yakın zamana dek çok istediği Arap NATO’su, İslam NATO’su, Körfez NATO’su gibi projelerin sonuçsuz kaldığı biliniyor. Bu projelerde ABD’nin en çok bel bağladığı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, ABD’yle araya mesafe koyup, İran ve Suriye başta olmak üzere, diğer ülkelerle, bölgesel işbirliği ve normalleşme yönünde adım atıyorlar. Bölgede ABD nüfuzunun aşındığını gösteren başka örnekler de var elbette, hem de her alanda.
Örneğin, 2023 yılı Mayıs ayı sonlarında Çin, Rusya ve İran; Umman Körfezi’nde dördüncü kez ortak deniz tatbikatı yaptılar. İran, ŞİÖ üyesi, sonraki hedefi de genişlemeyi amaçlayan BRICS ülkeleri arasına katılmak. Tahran, ABD yaptırımlarının etkisini azaltmak için de bu ittifakları önemsiyor. İran, dış ticarette ABD dolarından uzaklaşmayı ve ulusal para birimleriyle ticaret yapmayı en çok savunan ülkelerden biri aynı zamanda.
İran – Rusya ilişkileri güçlü. Rusya’nın dev enerji şirketi Gazprom, İran’da çok önemli bir yatırımcı. İran; Rusya’dan doğalgaz, benzin ve mazot alıyor. İki devlet, bankacılık sistemlerinde işbirliği yapıyorlar. ABD merkezli SWIFT sistemi dışında bir sistem kullanıyor, ikili ticarette ulusal para birimlerine daha fazla yöneliyorlar. İran, Rusya’ya Ukrayna’da kullanması için askeri araçlar ve mühimmat verirken, Rusya da İran’a savaş uçağı, helikopter ve füze satıyor.
Ulaşım alanında da iki ülke arasında önemli bir ulaştırma ağı gündemde. Moskova’yı, İran’ın Çabahar Limanı’na bağlayacak kuzey – güney ulaşım koridorunu iki ülke, adeta ikinci bir Süveyş Kanalı olarak görüyorlar. Koridor, Rusya için tahıl ihracatı açısından da önemli, çünkü bu sayede tahılını satarken Asya ve Kuzey Afrika pazarlarına ulaşmada Türk Boğazları dışında bir güzergâha kavuşmanın hesabını yapıyor. Pek çok Asya ülkesi de, Süveyş Kanalı dışında, daha kısa bir güzergâhın hayata geçmesiyle, Rusya ve Avrupa’yla yaptıkları ticarette zamandan ve enerjiden tasarruf etmeyi tasarlıyorlar. İran ve Rusya, Hazar Denizi çevresindeki şehirlerinde ulaşım ağları örme konusunda da anlaştılar.
İran – Çin ilişkileri de güçlü. İran, Çin’in petrol talebini karşılayan önemli ülkelerden biri. İran ve Rusya arasındaki ticaret hacmi, 2022 yılında 4.6 milyar dolar, İran – Çin arasındaki ticaret hacmi ise 2022’de 15.8 milyar dolardı. İran; Kuşak ve Yol Projesi kapsamında da hem kara hem de deniz bağlantıları nedeniyle Çin açısından önemli elbette.
ABD’ye sorulması gereken soru şu:
Bu gerçekleri, Arap ülkelerinin liderleri görmüyorlar mı? Elbette görüyorlar. Zaten gördükleri için farklı arayışlara giriyorlar. (CRI)