Anmak mı, Anlamak mı?
Özlemim sana!
Münacatım sana!
Hasretim sanadır Efendim!
Düştün yine gönlüme… Alev almakta bağrım, intizârınla…
Sevgim sana!
İmrenişim sana!
Vuslatım sanadır Efendim!
Düştün yine aklıma… Sarpa sarmakta zihnim, inhizârınla…
Varlığınla ufkum açılmakta! Aydınlanmakta yolum, nurdan damlalarınla!
Sevgine susamış minyonlarca yürek var Efendim!
Nur cemâlinle ferahnak sayısız can var Efendim!
Güzel ahlâkından nasipdar binlerce beden var Efendim!
Sana müştak güller… Bülbüllere ayân; sevginle, hüzünler… Cansuyu’na seninle kanar canlar! Rehberliğin kutludur bizlere Efendim!
* * *
Hüveylid’in kızı Hatice…
Muhammed’in kızı Fatıma…
Muahim’in kızı Asiye…
İmran’ın kızı Meryem…
Cennet ehli kadınların en üstün olanları! Biri sadakat biri sabır biri imân biriyse iffet timsâli! Yüzlerde hâya dillerde irşâd sinelerde imân harelenmede…
* * *
Asırlar sonra bu gün yine sevgili kızın Fatımatüz Zehra anılmakta… Evladu ıyalinden sana en çok benzeyen! Sureti; suretinle nurlanmış… Sîreti; sîretinle harlanmış… Varlığı; varlığınla mânâ kazanmış! Anılmakta şu günlerde Cân Parça’n… Ve O’nun manevi şahsında dünya Müslüman kadınları…
* * *
O’nu (r.anha) ; o can parçasını sahi neden anmalı? Neden anlamalı? Peki ya neden anlamamalı?
Hicretin 13 sene evveli. Mekke sokaklarına doluşan bir kız çocuğu sesi! Resulullah (s.a.v)hanesine; imândan kalesiyle teşrif olunan bir mücahide! Fatımatuz Zehra isminde… Hacer’den sonra ve sevgili annesi Hatice’den sonra yine çöl’e deniz olan bir kadın! Hz. Peygamberin soyunun kendisiyle devam ettiği bir gül i ranâ! Yaşamının her karesinde Son Nebi’nin izleri görülmekte…
O’nu anmak; suyu anımsamak ıssız çöllerde!
Bir kız çocuğunun babasına duyabileceği sevginin en derin boyutunu görmek mümkün O’nda… Bir kadının kocasına olan sadakatinin en bariz örneği yine O’nda… Sabrın en keskin hâlleri; belagâtinde saklı! Resulullah (s.a.v)’ın başına; Rabb’ine en yakın olduğu an da, pislikler saçıldığında vaveylalar sarmıştı âlemi O’nun dilinden… Su olup akmıştı bağrı Nebi’nin ensesine! Daha küçük bir bedendi oysa hisli sinesiyle… Müşrikler tek bir söz bile söyleyememişlerdi o cesur beden karşısında!
Mübarek ellerini ve mahzun yüreğini; tek medetgahın tek sığınağın, Rabbine açıp dua etmiştin
Efendim!
“Ya Rabbi! Kureyş’ten şu topluluğu sana havale ediyorum…“
O’nu anlamak; suya kanmak kızgın sahralarda!
Allah’ın buyruğunu baş tacı edip, tevhid denizinde kulaç atış misâli yaşantısı… Merhametin en sırlısını kuşanmış bağrında nur topu beş evlâd yetiştirmişti velilerin anası! Her biri ayrı güzellikte nazenin bedenler… Hele Hasan… Ya Hüseyin! Resulullah’ın göz bebekleri! Bir gün kardeşiyle oynarken ev eşyalarından birini yanlışlıkla kırar Hasan… Annesi telaşla Hüseyin’den yana ilerlerken acı bir inilti çınlatır odanın içini! Hasan can havliyle duyurmaya çalışır sesini sevgili annesine;
“Onu ben kırdım… Kardeşimin değil benim kulağımı çek anne! “
Velilerin anası mahzun… Yaşlar doluşur gözlerine… Resulullah terbiyesiyle hiçbir zaman tevessül etmemiştir yalana! Girişmemiştir haksızlığa! Çocuklarını da bu bilinçle yetişmeye çalıştırmıştır hep… Şimdi; bir çocuğun yalana en çok başvurduğu devrede evladında gördüğü erdem, sevinç gözyaşları döktürür O’na! Hamdeder Rabbine… Şükreder; ‘anne’ olabildiği için!
O’nu anlamamak; susuz kalmak vahâlarda!
İmân’ı O’nun yaşadığı gibi yaşamamak! Tevhidi O’nun diliyle dillendirmemek! Sabrı O’nun kuşandığı cihette kuşanamamak! Bir babaya O’nun bağıyla bağlanmamak! Sevgide vefayı O’nun anlayışıyla kavrayamamak! O’nu anlamamak… Anlayamamak… Nurdan mahrum kalmak beklide! Hayâdan nasiplenememek haddizatında!
O’nun (r.anha) duasıyla!...
“ Nur olan Allah ın adıyla! Nurun nuru olan Allah ın adıyla! Nur üstüne nur olan Allah ın adıyla! İşleri evirip çeviren Allah ın adıyla! Nuru nurdan yaratan Allah ın adıyla! Nuru nurdan yaratan, nuru Tur dağına, satır satır yazılmış bir kitap hâlinde, yayılmış ince deri üzerine, ölçülmüş bir miktarda, bezenmiş elçiye indiren Allah a hamdolsun. İzzetiyle anılan övüncüyle ünlenen darlıkta ve bollukta şükredilen Allah a hamdolsun! Allah ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed e ve onun tertemiz Ehl-i Beyti ne olsun. “ (Amin velhamdülillahi rabbil alemin)
YÜKSEKOVAAJANS