DAEŞ'e Türkiye'den katılanların çocukları geri dönüyor
Irak’ta DAEŞ’e katılan aileleri tarafından terk edilmiş olan yüzlerce Türkiyeli çocuğun Ramazan Bayramı’ndan önce ülkelerine döndürülmesi konusunda Türkiye ve Iraklı yetkililerin uzun süredir devam eden temasları ilk meyvelerini veriyor.
Söz konusu projenin ilk ayağı, 2014-2017 yılları arasında Irak’a giden DAEŞ’lilerin çocuklarını kapsıyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bir süredir Irak’ta Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile yoğun temas halindeydi. Bu temaslar çerçevesinde ilgili kadın ve çocuklar ziyaret edilip, isim ve kimlik tespiti yapıldı. Ayrıca Türkiye’nin Irak büyükelçiliği tarafından çocuklara giyim malzemeleri temin edildi.
Haziran ayında ülkelerine geri dönecek olan çocukların şu an için devlet kurumu altında korumaya alınmaları planlanıyor.
Fransa'da halen tartışmalı bir konu
Geçtiğimiz günlerde Fransız DAEŞ militanlarının çocuklarının ülkeye geri dönüşleri meselesi Fransa'da da gündem olmuştu. Fransa İçişleri Bakanlığı bu çocukların ülkeye şimdilik dönemeyeceğini söylerken, bu karar insan hakları dernekleri ve aktivistlerin tepkisini çekmiş, imza kampanyası hazırlamalarına yol açmıştı.
Bu konuda bilgi veren T.C. Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, bu sürecin 2017 yılından beri gündemde olduğunu kaydetti.
Irak'ın Telafer kentinin Ağustos 2017'de IŞİD'den alınmasının ardından yabancı ülke vatandaşı 1700 kadar kadın ve çocuk Irak’ın güvenlik güçlerine teslim olmuştu.
İlk başlarda Bağdat’taki alıkonma merkezlerine yerleştirilen ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocukların beraberlerindeki annelerinin ve kendilerini anne olarak takdim eden kadınların DAEŞ’e yardım ve yataklık gerekçesiyle yargılanma süreçleri temyiz aşaması dahil olmak üzere tamamlandı.
“Kadın ve çocukların tamamının Türkiye’ye iadeleri daha sürecin başında tarafımızdan talep edildi. Ancak halihazırda Irak ve Türkiye arasında suçluların iadesi konusundaki anlaşma terör suçlularını kapsamadığı için bu kadınlar için bir kereye mahsus özel bir düzenleme ihtiyacı söz konusu,” diyor Bakanlık yetkilisi.
Türkiye ile vatandaşlık bağı bulunan çocukların tümü Irak’ta arazide doğmuş çocuklar. Dolayısıyla daha önce hiç Türkiye’de bulunmamışlar. Türkiye ile olan kan bağları da biyometrik verilerinin toplanması ve Türkiye’deki akrabalarıyla eşleştirilmesi sonucunda yapılan ayrıntılı bir tarama testiyle teyit edildi. Bu kişilerin bazılarının aileleri de Türk makamlarına başvurarak akrabalık bağlarını bildirdiler.
Kadınların durumu konusunda henüz yasal bir ilerleme olmazken, çocuklar konusunda ailelerce tutulan bir avukat aracılığıyla ilerleme sağlandı. Bu aşamada çocukların Türkiye’ye gönderilmeleri için annelerinin onayı alınmakta. Bu aşamada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da devrede.
Savaş travması yaşamış çocuklar söz konusu
Yoğun bir savaş travmasından geçmiş olan çocukların topluma entegrasyonu ve savaş kaynaklı bozuklukların giderilmesi için ilgili kamu kurumları tarafından da bir destek programı uygulanması bekleniyor.
Türkiye daha önce de benzer şekilde 36 Türkiyeli çocuğu ülkelerine geri göndermişti; ancak onların şu an beklemekte olan gruptan farkı yetim ve öksüz oluşlarıydı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin aktardığına göre, şu anda hukuk süreci devam ederken devlet koruması altında tutulacak olan çocukların velayeti kime verilecekse söz konusu ailelere de gerekli danışmanlık desteği sağlanacak.
“Ramazan döneminde oluşumuz sebebiyle Irak’ta bürokratik işlemler çok hızlı ilerlemiyor. Amacımız bu çocukların Türkiye’ye gönderilme işlemlerini bayramdan önce tamamlamak. Elimizden geleni yapıyoruz,” diyor yetkili.
Ramazan döneminde oluşumuz sebebiyle Irak’ta bürokratik işlemler çok hızlı ilerlemiyor. Amacımız bu çocukların Türkiye’ye gönderilme işlemlerini bayramdan önce tamamlamak
Suriye uzmanı Mete Sohtaoğlu’na göre; Türkiye bu çocukları söz konusu proje yoluyla terör kıskacına girmekten korumuş oluyor.
Sohtaoğlu, “Böylelikle ailelerinden dolayı suçlanamayacaklarını gösterip onlara yeni bir yaşam imkanı sunuyor, sahip çıkıyor,” diyor.
Merkezi Ankara’da bulunan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) güvenlik çalışmaları direktörü Göktuğ Sönmez’e göre, savaş bölgesinde doğan ve büyüyen çocukların anne ve babaları vatandaşlıktan çıkarıldığında, hem ülkeye getirilip yargılama ve rehabilite etme ihtimali ortadan kalkıyor, hem de tehdit mevcut haliyle devam ediyor.
“Öte yandan tüm yük Irak gibi ülkelere bırakılarak, daha fazla köksüz kalan kişilerin örgüte daha fazla bağlanma riski doğuyor. Çocuklar içinse özellikle bu son ihtimal son derece kritik,” diyor Sönmez.
Dolayısıyla, Sönmez’in dikkat çektiği gibi, “vatansız” kalan çocukların aidiyeti terör yapılanmalarında aramaları ve önceki neslin öfkesinin yüklendiği bireyler olarak karşımıza çıkabilmeleri söz konusu.
Uzmanlar, dünya çapında bu konuda ulusal politikalarda henüz “bebek” adımları atılan bir dönemde, Türkiye’nin hamlesi ile devlet kurumlarının bu çocuklar için seferber edilmesini örnek bir adım olarak görüyorlar.
“Yaş aralığı, endoktrinasyondan geçip geçmedikleri ve silahlı eylemlerde yer alıp almadıkları elbette bu çocuklar için gözönünde bulundurulacak kriterler,” diyor Sönmez.
Ancak, Sönmez’e göre, bu çocukların annelerinde, radikalleşme bağlamında kadınların hem önleyici bir aktör hem de zaman zaman doğrudan eylemci, planlayıcı, propagandist olarak karşımıza çıkmaları dolayısıyla delil toplama ve karar alma süreçleri daha zahmeti ve uzun olabiliyor.
“Dolayısıyla, çocukların ülkeye gelişi, bunlara psikolojik destek sağlanması ve hızla kendilerine ileride iş imkanı ve sosyalleşme sağlayacak olan örgün eğitim sürecine entegre edilmeleri oldukça hayatidir,” diye ekliyor Sönmez. (Ajanslar)