Küresel Sömürünün (Siyonizmin) Jandarmalığı
Küresel sömürü denilince akla ilk olarak Rothschild, Rockefeller gibi Siyonist aileler ve bu ailelerin kontrolünde olan İngiltere ABD ve İsrail devletleri gelir.
Gerek dünya savaşlarını gerekse devletlerin içindeki iç savaşları çıkartan bu savaşlardaki silahları temin edenler bunlardır. Silah üretimi, bankacılık sektörü ve medya önemli ölçüde bunların kontrolündedir. Hükümetler bunların siyasi amaçlarına hizmet eden birer araçtan ibarettirler.
Bu aileleri ve özellikle küresel Siyonizm tehlikesini yıllarca anlatan bu konuda mücadele verip bedel ödeyen Merhum Erbakan’ı Allah (cc) nur içinde yatırsın.
Bu ailelerin gözü gibi korudukları ve güvenliği için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadıkları devlet İSRAİL’dir. Bu nedenle İsrail’in dostları bunların da dostları, düşmanları da bunların düşmanıdırlar.
Kırk yıl önce İran İslam İnkılabı ile küresel sömürünün çarkına ot tıkıldı. Sömürü çarkı işlemez hale geldi. İsrail hiç olmadığı kadar ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kaldı.
Dört Arap devletini altı günde mağlup edip topraklarını dört katına çıkartan ve istediği devletin topraklarını dilediği gibi işgal eden İsrail artık bu coğrafyada rahat hareket edemiyordu. İran İslam inkılabı ABD’nin karizmasını çizip kartondan bir kaplan olduğunu dünyaya gösterdiği gibi Hizbullah da İsrail’i Lübnan’dan kovmakla beş para etmez bir güç olduğunu göstermişti.
Küresel sömürü odakları İsrail’in güvenliği için doğrudan cepheye girmeyi göze alamadıklarından jandarma birlikleri oluşturup devreye sokmuşlardır. Özellikle başta Suudi ve BAE olmak üzere diğer işbirlikçi rejimler efendilerinin ‘saldır’ dediklerine salyalarını akıta akıta kuduz köpekler gibi saldırmaktadırlar.
Bir yandan finanse ettikleri çeteler bir yandan yemledikleri “saray uleması” ve bir yandan besleme medyaları ile topyekûn seferber olmuşlardır.
Irak ve Libya’nın askeri gücünü bu nedenle kırdılar. Yemen ve Suriye’de de askeri gücü dağıtmak istediler. Açıkçası direniş ekseninde olmayanları zayıflayıp dağıtsalar da direniş ekseni giderek gücüne güç katıyor.
Bir yandan aldıkları milyarlarca dolarlık silahlarla, kurdukları Arap NATO’larıyla, yüz bin kişilik İslam (!) ordularıyla direnişe gözdağı vermeye çalışıyorlar. Calut ordusu kadar güç sahibi olsalar bile kendileri gibi kalbi “vehn” ile dolu olanları korkutabilirler. Talut’un ordusu gibi rabbine güvenen ve ayaklarının kendi yolunda sabit kılınmasını isteyenlere bunların çokluğu vız gelir.
Saray ulemasının, direnişi karalayan beyanları ancak onların düşük olan değerlerini daha da alçaltıp çukura dönüştürür. Küresel sömürgeciler kendi jandarmalarına harp ilan etmez madalya takar onlarla kılıç dansı yaparlar. (Hacı Hisarlı - HÜRSEDA)