Neyin “KAZANMAK” neyin “KAYBETMEK” olduğunun farkındalığını kaybettik
İstanbul’un kaybından kast edilen nedir? Bir şehrin kaybedilmesi o şehrin makamları mevkileri ya da para kaynaklarından mı ibarettir.
Kendimi bildim bileli İstanbul’un yeniden fethe muhtaç olduğunu dile getirdiğimizi bilirim. Bu söylemlerle iktidar olanlar Fethe dair ne yaptılar?
Birileri adeta aklımızla alay edercesine gözlerimizi önünde İstanbul’u Fatih’in torunları eliyle Bizanslaştırmadılar mı?
Kendi ellerimizle “adalet” “erdem” “fazilet” kavramlarının içini boşalttık. Bundan daha büyük kayıp olabilir mi?
Biz zaten yıllardır kaybediyoruz kayıp üzerine kayıplar yaşıyoruz. Kimse bize "İstanbul seçimleri sonucu gençliğimizi, ailemizi, Cami cemaatimizi, iffetimizi kaybettik" demesin. Biz zaten bunları kaybetmiştik.
Ailemizi gençliğimizi tahrip için mayın niteliğinde olan İstanbul sözleşmesini imzalamış ve gereğini okullarımızda icraya başlamıştık.
İstanbul’a Mekke Medine ve Kudüs’ten sonraki dördüncü mukaddes şehrimiz dedik. Bu şehrin düşmemesi gerektiğini sloganlaştırdık.
Ama Allah (cc)’ın ahkâmını hayata hâkim kılmak istedikleri için zindanlara mahkûm edenlerin mahkûmiyet süresi rekorlarını kırdığımızı görmezden geldik.
Benim bildiğim Mısır ve İsrail dâhil dünyanın hiçbir ülkesinde fiilen 28. Yılını ceza evinde dolduran bir “Yusufi” yoktur. Kaybettiler diye üzüldüğümüz kardeşlerimiz(!) iktidar olduklarında Yusfilerimizi umutlandırıp sonra bu umutları boşa çıkarmakla esaretin ağırlık ve şiddetini arttırmaktan başka ne işe yaradılar. Gelecek olanların bizi zindanla korkutmaları olmayacak zira zaten zindanlardayız.
Bu iktidar “el emin” vasfında insanlar fişlenirken, sakıncalı olarak kaydedilirken onu yapanlara hesap sorabildi mi? Gelenler bizi fişleyecek mi? hayır, zaten fişlenmişiz.
Asıl kaybımız kendi ellerimizle tahrip ettiğimiz gençliğimiz, ailelerimiz, iffetimiz ve çok daha önemlisi “İslam’ın çare” olacağına dair umutlardır.
Bu toplumu yeniden “Kurtuluşun İslam’da ve çarenin İslam olduğuna nasıl ikna edeceğiz. İnsanlara hangi yüzle temiz toplum vaadinde bulunacağız.
Devasa İsraf sarayları ayakta durduğu müddetçe israfın kesin olarak haram olduğunu biz gelirsek, israfa asla izin vermeyeceğimizi nasıl açıklayacağız?
Kanaatimce bundan sonraki önceliğimiz neyin 'kayıp' neyin 'kazanç' olduğuna dair farkındalık oluşturmaktır. Bu farkındalık oluştuğunda belki de kazanç kapılarını yeniden açtığı için Rabbimize hamd edeceğiz. Velhamdülillahi rabbilalemin. (Hacı Hisarlı - HÜRSEDA)