Bir Haber Bir Yorum: "BAVER 373"
HABER:
“Rus hava savunma sistemi S-300'lerin 'İran versiyonu' olarak bilinen 'Baver 373' hava savunma sisteminin 200 kilometre uzaklıktaki ve 27 kilometre irtifadaki hedefleri imha edebildiği belirtildi. 200 kilometre menzili bulunan 'Baver 373'ün, dikey fırlatıcılarla ve 'Miraç 4' adı verilen aynı anda 6 hedefe kilitlenebilen çok yönlü bir radar ile donatıldığı ve yine yerli üretim 'Seyyad 4' füzelerinin de aralarında olduğu çeşitli tipte karadan havaya füzeleri fırlatabildiği ifade edildi.
İran ve Rusya arasında 2007'de imzalanan 900 milyon dolarlık S-300 anlaşması Tahran'a yönelik BM yaptırımları nedeniyle Rusya'nın önceki Devlet Başkanı Dmitry Medvedev tarafından 2010'da askıya alınmıştı. Bunun üzerine İran, 'Baver 373' adını verdiği hava savunma sistemini geliştirmeye başlamıştı.
Rusya, nükleer anlaşmaya varılmasının ardından İran'a yönelik BM yaptırımlarının kaldırılmasından sonra 2016'da Tahran'a S-300 sevkiyatını tamamlamıştı.”
YORUM:
Bu haberin bana en çarpıcı gelen ve ibret alınacak tarafı; İran ve Rusya arasında 2007'de imzalanan 900 milyon dolarlık S-300 anlaşması Tahran'a yönelik BM yaptırımları nedeniyle Rusya'nın önceki Devlet Başkanı Dmitry Medvedev tarafından 2010'da askıya alınması ve bunun üzerine İran’ın, 'Baver 373' adını verdiği hava savunma sistemini geliştirmeye başlamasıdır.
BM yaptırım silahını kullanıyor. BM demek bütün dünya demektir. Bütün dünya İran’ı boğmaya silahsız savunmasız bırakmaya yönelik bir çaba içerisinde iken İran hava savunma sistemini yerli ve milli imkânlarla hallediyor.
Bu hava savunma isteminin yakın zamana kadar Türkiye için hayat memat meselesine dönüştüğünü biliyoruz. Petriot mu S 400 mü derken Türkiye iki blok arasında cendereye sıkıştırılmış gibi baskılara maruz kalmıştı. İran en ağır şartlarda yani bütün dünyanın ambargo uygulamasına rağmen bu kadar hayati bir savunma sistemini geliştirebilmiştir.
Dikkat edilirse İran’ın bütün buna benzer atılımları en zor ve sıkıştırılmış zamanlara denk gelmektedir. İran her köşeye sıkıştırılıp teslim olmaya zorlandığında O Allah’a (cc) teslimiyetten yana tercihini kullanmıştır. Hem de hiç tereddüt göstermeden ve kararlı bir biçimde Allah düşmanları karşısındaki duruşunu bozmamıştır.
İran İslam İnkılabı ile birlikte Allah’a verdiği söze sadakat gösterdikçe Cenab-ı Allah (cc) da vaadine sadakatle gaybi ordularını onun yardımına göndermiştir. “Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır.” (Tevbe 26)
İslam inkılabı doğum aşamasında iken münafıkini halk örgütü ile ona ölü doğum yaptırmak istediler, gaybi yardımlarla münafıkların temizlenmesi sağlandı. Arkasından Saddam eliyle İnkılabı boğmak istediler, gaybi yardımlarla Saddam köpek gibi gebertildi Irak İran’ın müttefikine dönüştü, düşman bir komşudan dost ve müttefik bir komşuya evirildi. Her neye ambargo uyguladılarsa gaybi yardımlar sayesinde İran ona sahip oldu. Suriye’yi düşürüp direniş cephesini çökertmek istediler gaybi yardımlarla cephe hem güçlendi hem de Yemen ile takviye oldu. Eskiden sadece Lübnan Hizbullah’ı varken şimdi buna Irak, Yemen ve Nijerya Hizbullah’ı eklendi.
Ayakta durmaya, yıkılmamaya çabalayan İslam İnkılabı şimdi artık Enfal 60. Ayetinin hükmü uyarınca günden güne geliştirdiği silahlarla Müminlerin ve Allah (cc)’ın düşmanlarının yüreklerine korku salıyorlar. Elhamdülillah.
Hâsılı kelam onlar sıkıştırdıkça rabbim gaybi orduları ile İslam Cumhuriyetini takviye etmiştir. Öyle ki artık biz yeni zafer ve kazanımlar için yeni baskı ve sıkıştırmalar bekler hale geldik! (Hacı Hisarlı - HÜRSEDA)