Şimdi Şeriat Zamanı
90 yıllık baskı, dayatma ve kökünü milletin inanç ve kültüründen almayan ithal kanunlar acı meyvelerle insanlarımıza büyük sıkıntılar yaşattı. Ardı arkası kesilmeyen cinayetler ve tecavüzler insanların ruhunda derin izler bırakırken bu çirkin manzaradan ve gün geçtikçe yozlaştıran hayattan kurtulma çareleri üzerinde çok az şahıs kafa yoruyor. Oysa 90 yıllık tecrübe, halka uymayan elbiseyi zorla bedenine uydurmak için baskı ve dayatmaların bozmaktan ve harap etmekten başka bir şey yapmadığını her gün yeni facialarla karşılaşarak müşahede ediyoruz.
Toplum her geçen gün yeni sıkıntılarla yüzleşiyor. Yılda iki yüz bini geçen boşanmalar, artarak devam eden cinayetler, küçük yaşlara kadar inen uyuşturucu ve bütün bunların neticesinde güvensizlikler, ümitsizlikler ve çaresizlikler toplumun ruhunda büyük gediklerin açılmasına neden oluyor. Yıllardır peşine takıldıkları Batıda en küçük bir ümit kalmadı. Aslında Batı’nın kendisi büyük sorunlarla boğuşuyor. Batı toplumlarını boğazına kadar sarmalayan çılgınlıklar ve yozlaşmalar hayatı kâbus yığınına dönüştürmüş. Çaresizlik içerisindeki Batı sorunlarını çözmede aciz kaldığı için ümit adına her şeyini tüketmiş.
“En iyisi” deyip yıllarca dayattıkları Batı sistemi iflas edince afallayanlar, çaresizlik içerisinde debelenirken toplumu sarmalayan dehşet görüntülerinin önünü idamlarla kesebileceklerini zannediyorlar. Oysa yozlaşmaları, bozulmaları ve adaletsizlikleri yok etmedikçe hiçbirini engelleyemezler. Zira ahlaksız büyüyen ve televizyonların büyük bir rekabetle topluma sunduğu ahlak bozucu dizileri hayata taşımaya çalışan ve ağır suçlara bulaşan gençliği idamla terbiye etmenin imkânı yoktur.
Çıkar temelinde bina edilen sistemler mevsimlik giysiler gibi kimi zaman bedeni örtebilirken, zamanları geçince insanların bütün ayıplarını ortalığa dökebilmektedir. Müslüman toplumun başına zorla geçirilen Batıdan ithal laiklik elbisesi hiçbir zaman Müslümanların bedenine uymadı. Atatürk ilke ve inkılapları denilen dayatmalar her zaman büyük huzursuzlukların kaynağı olurken, İslam’dan uzak büyüyen gençlik, toplumu şiddet sarmalına sürüklerken, gittikçe artan cinayetler ve tecavüzler insanların ruh sağlığını bozmakta ve huzurunu bütünüyle yok etmektedir.
Batının arkasına takılarak yürümenin ve modernleşmenin tahakkuku için Şeriatın ortadan kaldırılması gerekiyordu. Şer’i kanunları kaldırıp yerine Fransa, İtalya ve İsviçre kanunlarını kırık dökük yabancı dilleriyle tercüme eden mütercimlerin ortaya çıkardığı metinleri kanun haline getirip sözde toplumu Batılılaştıracaklardı. Bütün bunlarla ulus devlet inşa etmek için çabalıyorlardı. Halkın zihnindeki şeriat algısının değiştirilmesi ve korkunç bir hal alması için çalışmaları gerekiyordu. Bunun için büyük kampanyalar başlattılar. Uzun uğraşılar sonucu yalan ve iftiralarla halkın zihnindeki Şeriat algısını ürkütücü hale getirmeyi başardılar. Şeriat deyince el ve kafa kesen şeylerin akla getirilmesini sağladılar.
Komünizm, bütün zorbalık ve dayatmalarına rağmen elli atmış yıl ayakta kalabildi. Hayata menfaat ve çıkar penceresinden bakan Batı, uzun süredir iflası yaşadığı halde uygun bir alternatife sahip olmadığı için yerinde patinaj yapmaktan başka yol bulamıyor. Bize zorla dayatılan Batılı sistemler her taraftan dökülürken en küçük bir ümit ışığına sahip olamadıkları ayan beyan ortadadır. Önümüzde tek bir alternatifimiz var. O da Allah Teâlâ’nın Şeriatı. İnsanı yoktan var eden, onu nimetlerle donatan ve bazı sorumluluklar yükleyen Allah Teâlâ, kullarının Şeriata uyarak yaşamalarını istemektedir. Kökleri Allah Teâlâ’nın kitabı Kur’an–ı Kerim’e dayanan Şeriat, kıyamete kadar bütün insanlık için huzur kaynağıdır. İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedeflemekte, üzerinden çağlar geçtiği halde her zaman canlılığını ve taravetini korumaktadır. Zira insan fıtratına uygun olduğundan insanlık var oldukça tek ve alternatifsiz bir sistem olarak hayat ve mutluluk kaynağı olmaya devam edecektir.
İnsanların rahat bir nefes alması, huzur ve güven içinde yaşama imkanını veren Şeriat adalet esasına dayanır. İnsanları kula kulluktan men eder. Bazı grupların ya da rejimlerin şeriat deyip yaptıkları şeylerle ilgisi yoktur. Adaleti esas aldığından her türlü zulme ve haksızlığa karşıdır.
Hayatın kaynağıdır şeriat. Mazlumların, mağdurların, ezilmişlerin ve gariplerin gölgesinde huzur bulacakları emniyet içinde bir ortamı vadetmektedir. İslam’ın ilk dönemlerinde kamil şekilde uygulanan Şeriat, tarih içerisinden bir anıt gibi yükselmekte ve kıyamete kadar bütün insanlığın kurtuluş yolu olduğunu haykırmaktadır.
Zaman ve ortam farklı olsa da Müslüman halkların biricik yaşam biçimidir. Şeriatın dışında insanlığın sıkıntılarını giderecek ve problemlerini çözecek başka bir sistem bulunmadığından herkesin huzur bulacağı ve gölgesinde rahat bir nefes alacağı hayat ağacıdır. Onun için diyoruz ki ŞİMDİ ŞERİAT ZAMANI!
(Hürseda Haber)