Müslümanların HÜDA PAR'la imtihanı
İ’la–yı kelimetullah için büyük bir gayret sarf ediyorlar. Emr–i bil ma’ruf ve nehy–i an’il münker sorumluluklarını yerine getirmek için çabalıyorlar. İslam’ı hakkıyla tebliğ etmek için çırpınıyorlar. Allah rızası için çalışmaları insi ve cinni şeytanları rahatsız ediyor. Hedef tahtasına oturtuluyor Müslümanlar. Baskı ve tehditlerle karşılaşıyorlar. Zindanlara atılıyor, muhacerete zorlanıyor ve en önemlisi de Allah yolunda canlarını feda ediyorlar.
Bütün bunlar İslami faaliyetlerin, Allah Teâlâ’nın dini için yapılan çaba ve gayretlerin sonucudur. Bunca sıkıntıyla karşılaştıkları ve ağır bedeller ödedikleri için en küçük bir pişmanlık duymadıkları gibi, karşılaştıkları zorluk ve musibetler imanlarını arttırmakta ve davada sabit kadem olmalarına yol açmaktadır.
Allah yolunda sıkıntı çektikleri, zindanlarda ya da muhaceretlerde ömürlerini tükettikleri ve azizlerini şehid verdikleri için şükrediyorlar. Bütün bu nimetlere kavuşturduğu için Allah Teala’ya şükrediyorlar.
Müslümanların kardeş olduğuna, birbirlerinin dertleriyle dertlenmeleri gerektiğine, birbirlerinin acılarını paylaşmaları, birbirlerini sahiplenmeleri, zalim ve azgınlara karşı omuz omuza mücadele etmeleri gerektiğine inanıyorlar. Allah Teala böyle emrettiği için bu inancı taşıyorlar. Ancak maalesef ülkenin bir parçasında Müslümanlar sıkıntı yaşarken, azgınların zulmüne maruz kalırken, kanları akıtılırken çok azı hariç, ülkenin diğer Müslümanlarından Allah için mücadele ettiklerini iddia edenlerin büyük kesimi kör, sağır ve dilsiz davranıyor. Kendileri için oluşturdukları yalancı bariyerler, boş ve anlamsız bahaneler, kendi kendilerini tatmin için oluşturulan köksüz söylemler ya da zalimlerin ve fasıkların haberlerine inanarak ve bunların arkasına sığınarak oluşturdukları tavırlarla duyarsız davranmayı tercih ediyorlar. Müslümanların çektikleri sıkıntı ve zorlukları umursamıyor ve aldırmıyorlar. Rahatları bozulmasın diye kendilerini uzak tutmaya çalışıyorlar. Her halde kurdukları düzenlerinin asla bozulmayacağını, ölümün kendilerine uğramayacağını, mahşer gününde Allah Teala’nın sıkıntı ve zorluk çeken Müslümanların dertleriyle dertlenmedikleriyle ilgili herhangi bir sorguya tabi tutulmayacaklarından emin olduklarından dolayı bu tavrı takınıyorlar.
Birkaç gün önce İdil’in Xanıké köyünde Mehmet Şerif Şimşek ve Abdulcelil Talayhan isimli Müslümanlar azgın PKK’liler tarafından şehid edildiler. Vuranlar Kürt, katledilenler Kürt’tü. Ancak, vuranlar İslam düşmanı azgın grubun taraftarıyken, katledilenler ise İslam’ı savundukları ve İslam’ı yaşamaya çalıştıkları için vuruldular. Katledilmelerinin biricik sebebi Müslüman olmalarıydı.
Hüda Par camiası şehitlerine sahip çıktığı gibi definleri ve taziyelerini büyük katılımlarla gerçekleştirdi. Her zamanki gibi zalimlere karşı duruşunu ortaya koydu.
Bu ülkede başka Müslümanlar da yaşıyordu. Onların insani ve İslami sorumlulukları bu alçakça saldırıyı basın organlarına taşıyıp kınamaları, şehid düşen Müslümanlara rahmet dilemeleri ve en azından şehidlerin taziyelerine katılmalarıydı. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin farklı şehirlerinden harekete geçen Müslümanların kafile kafile taziyeye akın etmeleri gerekiyordu. Bu, İslami ve insanı sorumluluk gereğiydi. İslam düşmanlarına, özellikle de Müslümanlara zulmeden ve kanlarını akıtan azgınlara, Müslümanların yalnız olmadıkları, başka kardeşlerinin de olduğu mesajının verilmesi gerekiyordu.
Maalesef yapmadılar. Parmakla sayılacak kadar az kişinin dışında kimse bahsini yapmayı gereken bir haber olarak bile yayınlamadı. İslami geçinen basın haber konusu bile yapmadı. Kimisi azgınların yayın organlarını dayanak yaparak haberi çarpıtılmış şekilde verip çirkin bir iş yaptı. Kimisi işi basite indirgeme ve köy kavgası gibi yansıtarak“HDP’liler iki köylüyü öldürdü” şeklinde vererek Müslümanlara hakaret etti.
Allah rızası gözeterek çalıştıkları için bedel ödeyen Hüda Par’lı Müslümanlar, İslami mücadele ve Müslümanca yaşama çabalarının bedelini ödedikleri için bunca musibetle karşılaştıklarından dolayı şükrediyorlar. Şehidlerin kanının İslami mücadelenin harcı olduğunu ve mücadeleyi geliştireceğine inanıyorlar. Görevlerini yaptıklarının bilinciyle hareket ettiklerinden başlarına gelen her musibeti kazanç sayıyorlar. Ancak diğer Müslümanların duyarsızlığından, vurdumduymazlığından ve basit hesapların arkasına sığınıp İslami sorumluluklarını ıskalamalarından rahatsızlık duyuyorlar. Müslümanların parçalanmışlığının ve duyarsızlığının İslam düşmanlarını ümitlendirmesinden ve daha da azgınlaştırmasından dolayı rahatsızdırlar. Diğer Müslümanların kardeşlik hukukuna göre hareket etmeyip basit yorumların arkasına sığınarak ve boş bahaneler uydurarak Müslümanların arzusu olan vahdetten uzak durduklarından ve “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın” (Al–i İmran, 103) emrini yerine getirmediklerinden dolayı rahatsızlar.
Ülkedeki Müslümanlar, saldırıya uğrayan, evleri ateşlere verilen, gençleri zindanlara doldurulan ve azizleri şehid düşen Hüda Par camiasıyla imtihan ediliyorlar. İnşallah oturup düşünür, bu uygunsuz durumlarını gözden geçirir ve Müslümanca bir duruş sergilerler.
(Hürseda Haber)