Batı, Müslümanların direnişini kırıyor
On dört asır boyunca değişik zamanlarda dayattığı savaşlara ve gerçekleştirdiği katliamlara rağmen İslam’ı etkisizleştiremeyen Batı, son iki asırda İslam dünyasına ağır darbeler vurarak önemli ölçüde etkisizleştirmeyi başardı. Parsellediği İslam coğrafyasının tepesine diktiği kuklalar vasıtasıyla bir taraftan İslam dünyasının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürürken, diğer taraftan Batılı hayatı dayatarak Müslüman halkları İslami kaynaklardan önemli ölçüde uzaklaştırdı.
Bütün bunlara rağmen Batı, Müslüman halkları dönüştürme, kimliksizleştirme ve özünden koparma projelerinde hedeflediği başarıya bütünüyle ulaşamadı. Yeni projelerle ortaya çıkıp yeni şeytanlıklara giriştikçe, Müslüman halkları motive eden İslam, bir güç olarak Batının önüne dikilip oyun ve entrikalarını etkisiz hale getirmeyi başardı. Hiç hesapta yokken, Batının “Arap Baharı” olarak adlandırdığı Müslüman halkların ayağa kalkışı asırlık hesapları altüst etti. Buna karşın Batının eli kolu bağlı durması beklenmezdi. Karşı taarruza geçerek Müslüman hakların hareket yönünü rayından çıkarıp kan ve gözyaşıyla şekillenen bir ortama dönüştürdü. Sonuç ne olursa olsun gemilerini İslam’ın limanına çekmekte kararlı olan Müslüman halklar, ağır bedeller ödeseler de bu kurtulmayı başaracaklar. Çünkü tarih boyunca her zaman şer güçlerin oyun ve entrikalarıyla karşılaşmış, büyük zararlar etmiş, ağır kayıplar vermiş, nihayetinde kendilerini toparlayıp küllerinden doğmayı başarabilmişler.
Ancak Batının son projesi hepsinden tehlikeli görünüyor. Ucunda, ölüm, kan ve gözyaşı görünmüyor. Bu seferki tamamıyla şeytani bir nitelik taşıyor. Sekülerleştirme projesi dayatılıyor Müslüman halklara. İnsanları kentleşmeye yönlendiren Batı, gelişen teknolojiyi yayarak projesine herkesi dâhil etmeye çalışıyor. Özellikle de iletişim teknolojisini yaymak için çabalayarak halkın hayatını doğrudan etkilemeyi ve dini hassasiyetleri zayıflatmayı hedefliyor. İnternet ağlarının toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılması, en ücra köylerin yıkık dökük evlerinin tepelerine kadar uydu antenlerinin dikilmesi Batının hayatı doğrudan etkileme ve toplumları yönlendirmede büyük fırsatlar yakalamasına yol açıyor. Londra’da ve Paris’te gösterime giren bir film, ya da halka sunulmaya çalışılan moda İslam dünyasının en dindar bölgesinin en ücra köşesindeki evlerine kadar uzanıp insanları cezp edebiliyor.
Bütün bunlar yapılırken, ülkemizdeki fesat ağları Batının doğrudan programlarına ihtiyaç bırakmıyor. Kimi televizyon kanallarında yayınlanan diziler, Batıya dudak ısırtacak cinsten ahlaksızlıklarla dolu. Halkın ahlakını ve dini hayatını doğrudan hedefine alan bu dizilerle ahlaksızlıkları tabii hale getirip sıradanlaştırmayı ve toplumu alıştırmayı tasarlıyorlar. Kız-erkek arkadaşlığı, evli bir kadının namahrem bir erkekle dostluğu tabii hale getirilmekte böylece İslam’ın yasakladığı zinaya toplumun tepki göstermediği olağan gelişme haline getirilmeye çalışılıyor. Neticesinde toplumda büyük çöküntüler yaşanmakta, dini duygular zedelenmekte, ahlaksızlıklar yayılmakta, aileler dağılmakta, cinayetler ve yüz kızartıcı suçlar büyük artış göstermektedir.
Batı, sekülerleştirme projesine bütün dünya halklarını dâhil etmeye çalışıyor. Özellikle de başa çıkamadığı ve boyun eğdiremediği Müslüman halkları birinci derecede hedef tahtasına oturtuyor. Bu yeni projeye göre insanlar hem haram işleyebilmekte hem de dini sorumluluklarını yerine getirebilmektedir. Müslüman bir şahsın içki içmesiyle birlikte namazını kılması tabii hale getiriliyor. Hem oruç tutabilecek hem de gece kulüplerine gidip ahlaksızlık programlara katılabilecek. Hem eş sahibi olacak, hem de başka kadın ya da erkeklerle arkadaşlık kurabilecek. Hem örtü takabilecek, hem de dans partilerine iştirak edebilecek. Her şeye rağmen haramlara bulaşmaktan imtina ediyorsa en azından haramların işlendiği alanlarda kalması normal hale getiriliyor.
Kadınların ekonomik hayata girmeleri, erkeklerin iş yaptığı alanlarda çalışmaya yönlendirilmeleri, tesettürsüzlüğün yaygınlaştırılması bu projenin diğer bir ayağını oluşturur. Kadını sıcak yuvasından koparıp toplumun içine karıştırarak ve ona yeni roller biçerek Müslüman toplumun İslami hassasiyetlerini zayıflatmayı ve bitirmeyi tasarlıyorlar.
Yeni projesiyle Batı, dini tamamıyla yok etmeyi değil, içini boşaltarak, ruhundan arındırarak ve etkisiz hale getirerek tüketmeye çalışıyor. İstediği başarıyı sağlama durumunda Washington’da tasarlanan hayat tarzı aynı anda İslam coğrafyasının farklı alanlarında canlılık kazanacak. Böylece insanların yaşam tarzları ve olaylara yaklaşım şekli Batı başkentlerinde tayin edilecek.
Bu son projeyle Batının önemli oranda başarı sağladığı görülüyor. Ancak her şeye rağmen Batının zehirli rüzgârlarının etkileyemediği, sarsamadığı ve yerinden koparamadığı Müslümanların varlığı ümitleri diri tutuyor. Safların daha çok güçlendirilmesi ve İslami duruşun daha etkili hale getirilmesi için duyarlı Müslümanların daha fazla çalışmaları, Batının şeytani projelerini etkisiz hale getirmek için yeni yöntemler geliştirmeleri gerekiyor. Zor, zahmetli ve büyük fedakârlıklar gerektiren çalışmalara ihtiyaç var. Batının bu tehlikeli oyununun akamete uğratılması ve içinde bulundukları olumsuzluklardan Müslümanların kurtulmaları için kadın erkek, yaşlı genç, herkesin çalışmaya iştirak etmesi gerekir. Aksi takdirde yapılacak ihmalkârlıklar, gevşeklikler ve duyarsızlıklar büyük felaketlere yol açabileceği gibi İslam ümmetinin daha ağır bedellerle yüz yüze getirebilir.
(Hürseda Haber)