Avrupa'da İslam ve Müslümanlar
Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığı son birkaç yılda büyük artış gösterdi. Danimarka gazetelerinde Hz. Peygamber (sav)’e hakaret edici karikatürlerin yayınlanması ve Kur’an-ı Kerim’e hakaretlerin yapılması, bunun diğer Batı ülkelerinde farklı şekillerde tekrarlanması Batı’da İslam düşmanlığının ulaştığı boyutları göstermektedir.
Özgürlüklerin beşiği olarak geçinen İsviçre’de minarenin yasaklaması insan hukukuna ve insan özgürlüğüne aykırı bir girişimdir. İslam’ın sembollerine karşı yapılan bu mücadele içten sarsıntı geçiren Batı medeniyetinin İslam’a karşı zaafının kanun zoruyla kurtarılma çabalarını ortaya koymaktadır.
İnsan haklarının ocağı olmasıyla övünen Fransa’nın okullarında hicaba getirilen yasaklama sürerken, İslam’ın sokağa hâkimiyetinden korkan Fransa, Müslüman kadınların peçe ve burkalarını da yasakladı. Bütün bu yasaklar hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmamış olmalı ki yeni yasaklar için çabalayıp durmaktadırlar.
Avrupa ülkelerinde İslam’a getirilen yasaklar son yıllarda ciddi artış göstermektedir. İnsan hakları ve özgürlüklerle ilgili bol söylemleri dillendiren bu ülkelerden bir kısmında hicap yasaklanmışken, bazıları ise yasaklamak için fırsat kollamaktadır.
Bugün Avrupa’da büyük bir nüfusa sahip olan Müslümanlar vatandaşlık hukukundan yararlandırılmamaktadır. Avrupa ülkeleri bütün bu ayırımcılığı diğer din ve düşüncelerden esirgerken sadece Müslümanların önüne yerleştirmektedir.
Hicap şehidi Merve Şervini’nin olayı, Avrupa’nın İslam’a ve Müslümanlara gizli zulmünün açığa çıkmış şeklidir. Aşırı sağcıların tehdit ve saldırganlıklarının her geçen gün yoğunlaştığı görülmektedir.
Bugünkü şartlarda Batıda yaşayan Müslümanlar olması gereken noktanın çok gerisinde bulunmaktadırlar. Ülkelerin çoğunda iktidarların yardımıyla İslam ve Müslümanlara karşı yoğun propagandalar yapılmaktadır. Bütün bunlar olurken Avrupa’da yaşayan Müslümanların nüfusu hiç de azımsanmayacak kadar fazladır. Örneğin Fransa’da beş ya da altı milyon Müslüman’ın yaşadığı ileri sürülmektedir. Ancak bu bir tahmindir. Fransa’nın kanununa göre dinler esas alınarak nüfuz sayımı yasaklanmıştır. Ancak sosyologların çoğu bu sayıyı az görmekte, Fransa’daki Müslüman nüfusunun 8 milyonun üzerinde olduğunu ileri sürmektedirler. Almanya’da ise bu sayının beş milyonu bulduğu söylenmektedir.
Müslümanlar, yoğun nüfuslarına rağmen büyük bir parçalanmışlık ve dağınıklık içindedirler. Hâlbuki güçlü örgütlenmelere gitseler binler, yüzbinler ve hatta milyonlara ulaşan kitleleriyle Avrupa’da güçlü bir sese dönüşebilirler. Böylece gasp edilen haklarını rahatlıkla talep edebilecekleri gibi güçlü varlıklarıyla birçok haksızlığın önünü alabilirler. Bu türden güçlü örgütlenmeler Avrupa halkının İslam’ın gerçek yüzüyle tanışmasına da yol açacak. Bu durumda Avrupa halkı, televizyonların ekranlarından yalan ve uydurmalarla sunulan İslam ve Müslümanları asıl kaynağından tanıma imkânına kavuşacak. Avrupa’da İslam’ın yoğun tebliği ve gelişim göstermesi Avrupa halklarının düşüncelerinde ciddi bir etkiye yol açacak. Böylece İslam’a ve Müslümanlara bakışlarında köklü bir değişim söz konusu olacak.
Yazan. Mucteba Heddadi
Kaynak: Kheberguzariyé Ava
Çeviren: Ahmet Dağcı