Bizdenlik dini
Aynı kıbleye yönelmeniz yetmez, aynı mezhepten olacaksınız.
Aynı mezhepten olmanız da kâfi değildir, farklı mezheplerin yolunuzun üstüne çıkmasına müsaade etmeyeceksiniz.
Namazda kollarınızı aynı bağlamakla kardeşliği tesis edemezsiniz; ayrıca ayaklarınızın arasındaki parmak aralığı da birbirine benzemesi gereklidir.
Aynı safta namaz kıldığın adamla bir namazlık saltanatın olacak.
Namaz bitince herkes kendi yoluna…
Omuzu omzuna değen adam açmış, muhtaçmış o kendi sorunu, hem mezhepler ona bir düzenleme getirmemişler ki.
Namazda setri avrete riayetsizlik yapıp da senin namazını tehlikeye atmasın yeter.
Diyelim ki ait olduğunuz mezhebin bütün umdelerini yerine getiriyorsunuz, kediye köpeğe sürünme hassasiyeti de dâhil, kardeş olmaya, ümmet oluşturmaya kâfi midir?
Ne münasebet, olur mu öyle şey?!
Şeyhin, mürşidin kim onu söyle.
Dergâhın dergâhıma benziyorsa “ihvan”, benzemiyorsa “avam”sın.
Sadece dünyalarımız değil, rüyalarımız bile farklıdır.
Benim rüyam sadıka, seninki olsa olsa kazibedir.
Dergâhlarınız farklıysa bu durumda öldükten sonra cennetleriniz ve cehennemleriniz de farklı olacaktır.
Bütün mesele aynı halkada olmak ve aynı kişiye bağlanmaktır.
Farklılıklar cehennemdir.
Ötekiler ile öte dünyada birlikte yaşama sorunu büyük bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Aynı mezhep ve aynı tarikata mensup olmanız da sizi ortak rüya görmeye sevk etmiyor.
Ötekileşmekten kurtulamıyorsunuz.
Çünkü bu kez de cemaatlerinizin farklı oluşu bozuyor işi.
O kadar çok cemaat var ki ayrışmamız için dışarıdan birilerinin bize müdahale etmesine hiç gerek yok.
Farklı mezhep, ayrı tarikat ve değişik cemaatten olmak müşterek bir dine mensup olmanın müessir etkisini ilginç bir şekilde hükümsüz kılıveriyor.
Sadece mezhepler değil, tarikat ve cemaatler dinin önüne geçmiş durumda.
Ümmet bilincinin karşısında en büyük fitne ayrıştırıcı cemaat, dışlayıcı tarikat ve kutuplaştırıcı mezhepçiliktir.
Son günlerdeki Şii-Sünni kışkırtıcılığı tam da böyle bir amaca hizmet etmektedir.
Suudi Arabistan ile İran arasında tırmanan gerilim bazılarımızı bir anda mezhep misyoneri haline dönüştürüverdi.
Şimdi üç beş güne kalmaz herkes ekranlarda birer şii-sünni uzmanı geçinerek neler yumurtlayacak hep birlikte göreceğiz.
Nasıl olsa Müslümanlar olarak parçalanmadık yanımız kalmadı, biraz da farklı parçalar halinde birbirimizi yiyelim ki maksat hâsıl olsun.
Mezhep kavgası biter bitmez Müslümanlar birbirine düşürecek yeni bir fitne yolda bekliyor: Meşrep kavgası!
Bugün nasıl mezhep kalıplarını aşarak İslam’da kenetlenme bilinci bir türlü oluşturulamıyorsa, aynı şekilde meşrep kalıplarından kurtulup da sahih bir Müslüman olma seviyesine yükselebilmiş değiliz.
Herkes mizacını ve meşrebini mezhep; mezhebini, cemaatini ve tarikatını din edinmiş durumda.
Ümmetçilik ideali nerede mi kaldı?
Davul tozu ve minare gölgesinin perakende satıldığı yerlerde bir sordurmak lazım.
Bu bölünmüşlük kimseyi aynı cennete çıkarmaz.
Aynı cennette bile ayrıksı duracak insanların dünyadaki konumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Yarına kalmadan, hemen şimdi…
(Milli Gazete)