Aksa Tufanıyla Yerle Bir Olan Demir Kubbe ve 7 Ekim Devrimi
İsrail işgali ile başlayan Filistin'in kesintisiz mücadelesi türlü türlü zorluklar ve katliamlar gördü.
Kalemlerin yazamayacağı boyutta cinayetlere şahit oldu Filistinliler.
Evleri barkları gece uykudayken acımasız iş makineleri ile başlarına yıkıldı.
Canlı yayınlarda tüm dünyanın umursamaz bakışları arasında israil askerleri tarafından elleri ayakları taşlarla kırıldı.
Direnen onbinlerce Filistinli siyonist İsrail cezaevlerinde akılalamaz işkencelere tabi tutuldu.
Bir halk toplu olarak sürgüne, kamplara yollandı.
Yetmedi, kamplarda bombalanıp öldürüldü.
Ama hiçbir zaman Filistin halkının meşru mücadelesi kesintiye uğratılamadı, akim bırakılamadı.
Bu gün, yani 7 Ekim devrim günü, Filistin mücadelesinde yepyeni bir dönüm noktası olarak işğal tarihine yazıldı.
Her zaman etkili stratejiler üretmesini başaran Filistin mücadelesi ve 'DİRENİŞ', İsrail için sonun başlangıcı sayılacak bir saldırı başlattı 7 Ekim de.
Bu hamle, gelecek stratejiler için çok büyük anlamlar barındırır.
Başını İslam Devriminin çektiği ve içerisinde Haması, Hizbullahı, İslami Cihadı, Filistinli örgütleri ve Suriye'yi barındıran Direniş ekseni, yeni bir sürecin fitilini ateşlemiş görünüyor.
Özellikle son aylarda, hatta haftalarda İran tarafından israile yönelik 'evleriniz başlarınıza yıkılmadan İsraili terk edin' türünden açıklamalar, karşılıklı tehditler, normal tekerrür eden laf sataşmaları olarak algılansada aslında birer ciddi mesajlar olarak kayıtlara geçti.
Kanaatimce asıl uygulanmak istenen strateji, artık bu saatten sonra hiçbir İsrailli asker yada orda yaşamakta ısrar eden fanatik İsraillinin can güvenliği yoktur. İsraili terk etmekten başka kendine tanınmış bir yaşam alanı olamaz.
Direnişin yaptığı hamlenin büyüklüğü düşünüldüğünde, zorlu ve zaman alacak ve bir o kadarda bedeli ödenecek bir sürece girileceği aşikar.
Evet...
İsrail , tüm emperyal devletlerin beraber doğurduğu, emzirdiği büyüttüğü Şeytani deccalizmin temsil edildiği bir terör devletidir
İsrail yok olacaktır ama bu öyle kolayda olmayacaktır.
Hele hele İslam devletlerinin yönetimleri münafık ve fasıklar tarafından işğal edilmişken bu zorluk kat be kat daha fazlada olacaktır.
Ancak direnişin sabır, ihlas ve stratejik harekatı, son 30 yıldır İsraili nasıl durdurduysa bundan sonrada adım adım geri adım atmasını da sağlayacaktır.
İsrailin Suriyede ateşlemek istediği ve kısmen başardığı mezhep savaşı girişimleri ona ne kadar zaman kazandırsa bile israil mutlaka yok olmanın acı sonucunu yaşayacaktır.
100&lerce İsrailli askerin öldürüldüğü, 1000'i aşkın esirden bahsedildiği gerçeği bile saldırının ne denli titizlikle, askeri bir zekayla yapıldığını gösterir.
Kaldı ki, DİRENİŞ üst aklının görmek istediği, saldırının sosyal ve siyasi anlamda, İsraile verilen zararın bin katı daha beter sonuçlarının ortaya çıkmasıdır.
Bakın, şunu görün..
İsrail toplama bir devlettir.
Yüzyılın emperyal projesidir.
Görünürde İsrail karşıtı söylemler üreten pek çok İslam devlet yöneticileri İsrail'e hizmet eder.
İktidarının devamı için bunu yapmak zorundadır.
İsrail dünyanın tüm noktasında yaşayan Yahudileri israile taşımak için Hitlerden tutun Saddama kadar herkesi kullandı.
Sihirli bir devlet yarattı. Yahudiler için dünyanın en güvenli yerin israil olduğu algısını oluşturmak için 10 Türkiye büyüklüğünde bütçeler harcadı ve buna rağmen dünya Yahudileri nezdinde kabul görmedi.
Türk politikacıları gibi, yahudiliği siyasi emellerine alet edip kısmende olsa başarılı olsada, İSRAİL aslında 'halk'sız bir devlettir.
Ve' halk 'sız bir devletle mücadele etmenin en etkili yolu onu dahada 'halk' sızlaştırmaktır.
Kuşkusuz DİRENİŞ güçleri tüm sivillere saygı duyar ve can güvenliklerini önemser.
İsrail kurulduğundan beri şunu yapar. Filistinlileri sürgüne yollayarak evlerini barklarını yıkıp dünyanın her yerinden getirdiği Yahudileri yerleştirir.
Bu ceberrut politika ile İsrail 10 yıllardır genişler ve Filistinlilere yaşam alanı bırakmaz.
Filistin direniş savaşçıları mükemmel bir iş başardılar
Bütün sözde İslam Devleti ordularının çekindiği israil askerlerinin aslında birer aciz köleler olduklarını, 10 - 20 kişi bir olup sokak aralarında saldırdıkları Filistinli çocuklara karşı aslan kesilmekten başka bir meziyetlerinin olmadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
İsrail devleti ve ordusunun, gerçekte ne kendi güvenliklerini ve ne de İsraillilerin güvenliğini sağlayamayacağını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Gerçek şu ki, İsrailin kuruluşundan beri uyguladığı yerleşimci politikası 7 ekimden sonra tamiri imkansız bir darbe yedi ve bu stratejinin sosyal sonucu olarak yerleşimci kaçışları kaçınılmazdır. (İdris Yamaç - Hürseda Haber)