Seyyid Nasrallah Hem Savaştı Hem Konuştu Peki Aslında Ne Oldu?
Aslında Nasrallah konuşmadan öncede, konuştuğu sıradada Hizbullah, savaşın Lübnan cephesinde israile ağır kayıplar verdirireken, son bilgilere göre Hizbullah 60'a yakın şehid vermişti zaten.
Siyonizm dediğimiz bu vampir yapı, savaş stratejisi ve askeri maharet konularında 5 para etmeyen bir akla sahipken, algı ve sermaya yönetiminde inanılmaz bir şeytani zekaya sahiptir.
Tüm dünya sermayesini İsrailin üstünlüğü algısına kullanır.
Ve İsrail son 10 yıldır ve gelecekteki uzun yıllar boyunca Suriye'de birfiil kendisinin organize ettiği iç savaşın yarattığı sonuçların meyvelerini yiyecek.
Başta Türkiye ve İslamcılığını, Arap ve vahabbizmini, Suud kökenli ulema sınıflarını alet ederek tutuşturduğu ve Lübnan cephesinden daha ziyade ürktüğü Suriye cephesini yıprattığı gerçeği düşünüldüğünde, İsrail'in görülmemiş bir gaddarlık sergileyeceği belliydi.
Özellikle Suriye savaşını derin bir analizden geçirmeden, büyük ortadoğu projelerini ve eş başkanlarını stratejik bir akıl süzgecine vurmadan, bugün İsrail'in attığı ve gelecekte atacağı adımları anlamamız hep nakıs kalır.
Suriye direniş cephesi ağır yaralar alıp, Hizbullah üzerinde yaratılan iğrenç algılar sonrası, israil son 50 yıldır atamadığı tüm alçak adımları atmaya zemin bulabilmiştir.
Ve bundan sonra atacağı her adım bir öncekinden daha fütursuz olacağında kuşku yok.
Bu önemli hatırlatma girizgahından sonra, Nasrallah'ın konuşması üzerine şunları yazmak isterim.
Evvela şunu hiç unutmamalıyız.
İsrail çoğu İslam ülkelerinin yönetimleri üzerinde etkili olduğu gibi tüm görsel ve yazılı medya kuruluşları üzerinde de hakim güçtür.
İsrailden bağımsız medya erki bir elin parmaklarını geçmez.
İğrenç bir dezenformasyon uyguladı israil.
Daha 7 Ekim Aksa Tayfunu'nun ilk saatlerinden itibaren saldırıya katılan Lübnan Hizbullah'ı gerçeğine karşın, Türk görsel medyası ve katılımcılar sadece İsrail operasyonlarına yer verdi.
Fikirler tamamen bu çerçevede sunuldu halka.
Öyle ki Kassam Tuğaylarının misillemeleri bile küçük harflerle dillendirildi.
Bu, aslında siyonist bir algı operasyonundan başka bir şey değildi.
İsrail, tarihinde görülmemiş ve gelecekte pek çok devletin askeri lüğatına geçecek olan 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonunun konuşulmasını örtbas etmek, ayaklar altında parça parça edilen İsrail güvenlik doktrinini gözlerden uzak tutmak için israil adeta insan kılığına bürünmüş bir hayvani varlığa dönüştü. Yani aslına rücuu etti.
Salt Türk görsel medyasını takip eden halk asla Hizbullah'ın ilk günden beri savaşa dahil olduğunu, rakamlarla zayiatlarını, düşman kayıplarını verdiğini hiçbir zaman duyamadı.
Bu, siyonist medyanın bilinçli bir saklama, örtbas etme operasyonundan başka bir şey değildi.
Tüm Müslüman halklar, dünya milletleri meydanları doldurmuşken ve hatta Türkiye'deki katılımlardan kat be kat fazla rakamlara rağmen görsel medyanın bunları gözlerden uzak tutup 'bakın bizden başka Filistine sahip çıkan millet yok' gibi saçma bir algı yaratmak istemeleri gibi.
Medya bilinçli olarak şu tuzak ifadeleri sürekli dillendirdi;
'Hizbullah saldıracak mı?
'Yeni Cephe açılacak mı?
'İran ve Hizbullah zaten sürekli tehdit eder ama birşey yapmaz '
'Onlar ancak müslümanlarla savaşır' türünden pek çok tezviratlar.
Olayların detayından habersiz halk kitleleri, Suriye iç savaşı sürecinde kıvama getirilmiş pek çok İslami yapıların tabanı düşünüldüğünde böylesi açık pazarlanan 'yalan ' haberlerin zaten milyonları bulan bir alıcı kitlesi herzaman vardır.
İşte Nasrallah'ın konuşmasındaki derinlik, üstün stratejik analizleri, ümmete seslenişi, ABD ve İsraili aşağılayıcı uslubü, çözüm önerileri, Milyonların karşısında düşmanın acziyetini dillendirmesi tüm bu haykırışkar tek bir çerçeveye sıkıştırılıp boğulmak istendi.
Bu siyonist emel kuşkusuz Mücahid - Müteahhit meteforu denklemindeki geniş bir tebada yankı buldu ve derinlikten uzak, akıl ve realiteden beri sözcükler kurulmaya başlandı.
Zaten savaşan, 40 yıldır israile kök söktürmüş, evlatlarını eşlerini, en yakın arkadaşlarını, vatanlarını Filistin - Kudüs davasına binlerce kere feda etmiş şanlı Hizbullah ve liderini sanki tek bir kurşun sıkmamış gibi siyonistlerin ellerine tutuşturdu fitne silahıyla İtibar suikastine uğratmaya kalktılar.
Nasrallah hem savaştı hem konuştu.
Ama bence hiçbir savaşın elde edemeyeceği bir başarıyı 1.5 saat boyunca sahipsiz Filistin ve HAMAS halkının dünyaya haykıra haykıra seslerini duyurdu.
Savaştan başka ellerinde bir imkanın bırakılmadığını haykırdı.
Hergün öldürülüyoruz. Kimsecikler sesimizi duymuyor. Dünya kulaklarını tıkamış bize diye haykırmak isteyen ama sesleri boğdurulan mazlum Filistin'in sesi oldu.
Fanatik yerleşimciler hergün evlerimizi basıyor, çoluk çocuk bizleri barklarımızdan sürüyor diyen Filistinli ailelerin sesi oldu.
İsrailin aptallıklarından bahsetti.
Siyonistlerin örtbas ettikleri, konuşulmasını dahi istemedikleri 7 Ekim Aksa Tufanını yüzlerine gözlerine soktu.
Neymiş...
Nasrallah savaş ilan etmemiş miş...
Neyin kafasını yaşıyor bu soru sahipleri.
Rahmetli Cüneyt Arkın filimleri gibimi sanıyorlar Müslümanların siyonizm ile olan savaşını.
Nasrallah'ın önde hücum demesinimi bekliyorlardı.
Her savaşın bir aklı, bir hesabı, bir şiddeti ve zamanı vardır.
Ve takdir edilen zaman geldiğinde kimin savaşçı kimin korkak olduğunu tarih elbette yazacaktır.
Bizim ölülerimiz şehittir, mekanları cennet, onların Habis'tir ve yerleri cehennem. (İdris Yamaç - Hürseda Haber)