Nasrallah Bir Kahraman Gibi Vaadinden Dönmeden Cephede Şehid Oldu
Seyyid Hasan Nasrallah cesurlar ordusunun baş kumandanı olarak cephede kendi vatanında, ordusunu yönetirken Şehid oldu. Lafı ne eğdi ne de büktü.
Bir avuç aklı evvel dışında bütün ümmetin, bütün insanlığın gönlünde dürüst, doğru sözlü, devrimci bir lider olarak yer etti.
İnsanlık, böyle bir kahramanın yaşamına, mücadelesine, dirayetine, liderliğine, adına, isyanına şahit olduğu için ne kadar bahtiyar olsa azdır.
Bugün, Arapları yöneten kişiliksiz liderler düşünüldüğünde insan ne kadar da hayıflanıyor.
Peygamberin içlerinden çıktığı bir millet böyle olmamalıydı.
Nasrallahlar, Heniyyeler varken, bu soysuzlar eliyle emperyalizme meze yapılmamalıydı bu millet.
Başlarında Nasrallah, Heniye Sinvarların olduğu Arap devletlerinde İsrailin varlığının kaç gün olacağı ilk okul düzeyinde bir hesap bilgisi gerektirirdi sadece. Ama olmadı.
32 yıl boyunca sadece Hizbullah'ı yönetmedi Nasrallah. Dünya Mazlum milletlerine de bir umut oldu.
Birkaç Devletin bile bükemediği İsrail işğal düzenini, ihlas, akıl, cesaret ve strateji ile dize getirmenin onurunu direnişe yaşattı.
O sadece Şii diye lanse edilen bir örgüt lideri değildi.
Tüm Lübnan'ın ortak değeriydi.
Ceddi Muhammed (as) dışında bu denli onun başardığını başaran tarihte kaç lider sayılabilirki.
Lübnan gibi savaş yorgunu, tükenme sendromları yaşamış bir millete can verdi. Mücadele azmi pompaladı.
Bütün Lübnanın etnik ve mezhebi farklılıkları içinde 7 milyon Lübnanlının ortak bir değeri oldu.
Lübnan da ulaştığı tüm bu güce rağmen tek bir Sünni'nin kılına zarar vermedi, tekbir Hristiyanı inancından dolayı incitmedi. İnancına dinine zıt bile olsa hiçbir gurubu dışlamadı.
Lübnanın tüm bu çöller kadar farklılık arz eden kozmopolitik faklılığını birlikte yaşam kültürüne dönüştüren belkide tek güç Hizbullahi Nasrallah'tı.
Bugün, gerek Türkiye'den ve gerekse dünyadan görsel basının Lübnan'ın Sünni kesimlerinde yada Hristiyan yerlerinde gidip halkla röportaj yapmaları gerekirdi.
İsrailin muktedir olduğu algısını yaymak dışında yapmaları gereken en önemli iş buydu.
Ama yapmazlar.
Görsel hafızaya, görsel arşivlere sokmak istemezler Lübnan halkının Şii, Sünni, dürzi, Hristiyan fark etmeden Nasrallahın yasını ne denli bir acıyla tuttukları görüntüleri.
Nasrallahı asla sıradan bir örgüt lideri gibi, mezhebi için binlerce insanı katleden bir cani olarak asla TARİHE hapsedemeyeceksiniz.
Nasrallah piru pak bir şeklide, Filistin uğruna, Kudüs davası için Sünni Gazze'ye destekten bir an bile olsa vazgeçmediği için Şehid edildi.
Bütün Filistinin şanlı direniş komutanları Nasrallahı da tüm diğer Hizbullah komutanları gibi TARİHE Kudüs şehidleri olarak kaydetti.
Kudüsün özgürlük mücadelesinde direnişin önderleri olarak tarihe kaydoldu.
Şehadetinin son haftasında bile Gazze'ye, diğer korkak Arap liderleri gibi desteğini çekmesi için yapılan tüm tekliflere 'asla ' yanıtını verdiği için Şehid edildi.
İsrailin Lübnan'a saldırılarını yoğunlaştırdığı bugünlerde siyonist sosyal medya cephesininde, Hizbullah ve Nasrallahı BOP planı ile yürürlüğe sokulan 2011 Suriye olayları ile itibarsızlaştırma savaşı başlattığını görüyoruz.
Suriye yalanlarının bugün Gazzede ellerinde patlamış olması onları birhayli kızdırıyor.
Hizbullah'ın Gazze'ye müdahil olması ile Suriye'ye müdahil olması arasında hiçbir fark yoktur.
Bugün Gazze'ye karşı yapılan siyonist saldırı o gün farklı kılıflarla Suriye üzerinde denendi.
Amaç Suriye'nin çökertilmesi, serbest Kürt bölgesi (ABD/İsrail güdümlü) oluşturulması ve tekfirci guruplara alan açarak Lübnan ve Filistin direnişini zayıflamak idi.
İşte asıl olarak Hizbullah bu üç sebeple Suriye'ye girdi ve ne kadar doğru bir hamle yaptığını bugün çok daha iyi anlıyoruz.
Kendi ülkesinde Lübnan'da sünnilere hiçbir baskı uugulamayan, tekbir Sünniyi katlettiği görülmemiş Hizbullah'ın Suriye'de Sünni avına çıkıyor yalanı ancak aklını tarihte bırakan mezhepçilerin inanacağı bir yalan olur
Bugün Türkiye'de bir çok strateji uzmanı, İsrail'in Ortadoğuda tüm ülkeleri bölme planını dillendirip Irakı ve Suriyeyi örnek vermelerinin izahını yapmalılar.
Başlık atıp içini boş bıraklalarının sebebi nedir.
Soruyoruz onlara İsrail Suriyeyi nasıl böldü.
Eğer İsrail yayımacılığına inanıyor ve dillendiriyorsanız,sıranın Türkiye ve İran'a geleceğini düşünüyorsanız dürüstçe konuşun, Suriye nasıl ve neden bu hale getirildi. Basit bir hak arama kavgasımıydı yoksa tüm bunlar 'arzı mevud' planı çerçevesinde yürütüldü.
Evet cevap veremezler..
Bu iktidar başta olduğu müddetçede cevap veremeyecekler.
Gelelim Suriye de Hizbullah katliam yaptı yalanlarına. Evet Suriye hepimizin kalbinde bir yara olarak kaldı ve kalacak.
Şimdi biz, Türkiyeli yazarlarının yazmaya konuşmaya cesaret edemediği gerçekleri söyleyelim.
Varsayalım ki 2011 öncesi Suriyede bir zulüm düzeni vardı ki, Suriye o günlerde belki tüm Arap ülkeleri arasında en rahat günlerini yaşıyordu.
Hiçbir Mezhep İmamı Suriye şartlarında bir isyana cevaz vermemiştir. Hatta Ahmet bin Hambele göre isyan edenler öldürülürse şehit de sayılmazlar. Ve hatta Ahmet bin Hambel olası olarak isyan edenlerin başarma ihtimali yüksek bile olsa buna cevaz vermez. Hadi bakalım hangi selefi inanca sahip biri kendini Ahmet bin Hambel'den daha selefi görebilir.
Ayrıca şunu belirtmek gerekirki Mezhep İmamları halis muhlis bir kıyam varsayarak bu fetvaları vermişlerdir. Bu, imamların Müslüman kanına ne denli kıymet vermeleri dolayısiyledir.
Suriye İslamın en kutsal kavramı olan 'cihad 'kavramının en çok kirletildiği bir savaş olarak tarihe geçti.
Allah o günleri bir daha bu ümmete yaşatmasın diliyoruz ama tüm çıplaklığına rağmen hala insanlar o dönemi araştırmıyor, sorgulamıyorsa tekrar tekrar yaşanması için pek çok sebep veriliyor demektir İsraile ABD ye.
Allah'ın vaad ettiği güçlü kullarını İsrail oğulları üzerine saldığı bu günlerde bize basiret vermesine ne kadar da muhtacız. (İdris Yamaç - Hürseda Haber)