Saltanat Cehaletin Mimarı, Cehalet Saltanatın Azığıdır
Şehid Seyyit Kutup, İslami esasların uygulanmadığı tüm Müslüman toplumları 'cahiliye toplumu' olarak tanımlar.
Bu tanımlama, kuşkusuz bilgi ve aydınlanmanın zıddı olan bilgisizlik yada okumamışlığa yüklenecek bir manadan çok daha öte felsefi bir derinlik taşır.
İlk emirleri 'okumadan', 'insandan', 'öğretmekten' bahisle hemen hemen tüm vurguları akıl ve tefekkür etrafında çakan şimşekler gibi parıltı saçan bir kutsal kitabın, ilham vermediği bir bilgi çağında bile toplumların manadan uzak bir şekilde nasıl bir 'cahiliye' yaşadıklarını zamanın tefsiri ile çok daha net müşahede etmekteyiz.
İslamı 'çağdışıcılık' olarak gören medeniyetin en üst pratiği bile, Hz Muhammed (as)'in hiç bir konudaki teori ve pratiğine yetişemediğini bazen onların itirafları ile görebimekteyiz.
Hz Muhammed'i (s.a.v.) bugünün şart ve koşulları ile bile çökertmek mümkün değilken, kendi dönem şartlarında vaz ettiği buyruklar hayatın her alanı için bir devrim niteliği taşırken onun sosyal yada bireysel hayata kattığı değer hiçbir üst akıl tarafından küçümsenememiş.
Bugünün veya tarihin herhangi bir sayfasında, Hz Muhammed ve vaazları toplumsal bir karşılık bulamıyor yada silikleşmişse, bu vebal tamamen din alimlerinin boynundadır.
Sorunsallık ve sorumluluk bağlamında irdelendiğinde, sorun karanlık bir cehalet olduğuna göre sorumluluğun öğretici makamında olması gerekir.
Cehalet tuğla tuğla inşa edilirken, ilmek ilmek çözülürken, aydınlatma, öğretme makamı olan ulema Kahir ekseriyetle vazifesinin gereğini yapmadı.
Merhum aydın Ali şeriati'nin tabiriyle 'eşekleştirme' projesi cahiliye toplumuna doğru yürütülen projenin en anlamlı tanımlaması olsa gerek.
Vaka şuki, tarih boyunca müslüman toplumların aleni bir şirk toplumuna evrilmesi hiçbir fasık veya nifak otoritelerce başarılamamış. Hatta teşebbüs edilmesi bile muhal karşılanmış bir ütopya idi.
Özellikle Muaviye bin Ebi Süfyan ile başlayan emevi saltanatını, bu eşekleştirme veya cahiliye toplumuna evirme projesinin en büyük mimarları olarak görebiliriz.
Bu ifsad ve nifak saltanatı toplumu lat veya menat putları önünde secde ettiremedi ama putlaştırdıkları saltanatları karşısında birer aciz cahillere çevirmeyi çok iyi becerdiler.
İşte, merhum Kutup'un tanımladığı 'cahiliye toplumu' nun İslam dünyasında tohumlarının neşvu nema bulması saltanat sahiplerinin elleri ile oldu.
Bütün saltanatlar onlara özenenler ile birlikte sadece ve sadece cehalet üretir.
Saltanat saHiplerinin ömrü, tebaaların cehalet oranı ile doğrudan bir paralellik gösterir.
Toplum cehalete bulaştıkça saltanat devam eder. Toplum aydınlandıkça, İSLAMIN gerçek ruhu ile nefeslendikçe, saltanat sahiplerinin yaşam alanı daralır.
Bu çözümlemenin İslam düşünürleri tarafından çok büyük bir titizlikle irdelenmesi gerekmez mi?
Alim, aydın, düşünür, kendine bu sorunu dert edinen her bireysel konum, bu cehalet ile mücadele etmeyi dini bir namaz farizasının ifası gibi görmesi elzemdir.
Siyasi saltanat süren otoritelerin tüm 'cahilleştirme' projelerine karşı verilecek en büyük ve etkili mücadele islamın aydınlık cehresi ile toplumu cehalet bataklığından kurtarmak olabilmeli.
Bataklığı kurutmak tarihin hiçbir döneminde mümkün olmadı. Öyle yüklenmiş bir ilahi sorumlulukta yoktur. Allah Azze ve celle bataklığı kurutma görevini hiçbir nebisine vermemiştir.
Ancak insanlara ahlaki değerleri vazetmeyi, bilinçlendirmeyi, kula kulluktan kaçındırmalarını, hak yememeyi, kul hakkını, rububiyeti, uluhiyeti, ubudiyeti, tevhid ve şirki tüm bu sorumlulukları bütün nebilerinin üzerine emretmiştir.
Bu alanlar yükümlülükler icra edildikçe saltanat ve cehaletin alanı daralır.
Yaşam alanı bulamayan herhangi bir kemirgenin yeraltına hapsolduğu gibi, ışığın yayıldıkça karanlığı def ettiği gibi, mürşid imamların önderliğinde toplum aydınlandıkça cehalet saltanat ve sahipleri kendilerine daralmış bir yaşam alanı seçecekler.
Allah Resulunün şirk düzeninin kendisine sunduğu hiçbir teklifi kabul etmemesinin belkide en büyük sırrı inşa etmek istediği temelleri sağlam bir Tevhid - bilinç toplumu gerçekleştirip şirk düzeni nefessiz bırakmaktı. (İdris Yamaç - Hürseda Haber)