Milliyetçi terörizm
İsrail’i ilgilendiren üç önemli olay yaşandı:
İlki İsrail güvenlik bürokrasisinin ortak açıklamasıydı. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin-Bet (Şabak) Başkanı Ronan Bar ve İsrail Polis Şefi Kobi Şabtai, ortak bir yazılı açıklama yaptılar.
Güvenlik bürokrasisinin tepesindeki üç ismin açıklaması şöyleydi: “Son günlerde İsrail vatandaşları tarafından Yahudiye ve Samiriye (Batı Şeria) topraklarında masum Filistinlilere yönelik şiddetli saldırılar gerçekleştirildi. Bu saldırılar her türlü ahlaki değerlere ve Yahudi değerlerine karşıdır ve her yönüyle milliyetçi terörizmdir. Bunlarla mücadele etmek zorundayız” (AA, 25.6.2023).
Tarihi nitelikteki bu açıklama ile İsrail’de ordu-istihbarat-polis üçgeni, Batı Şeria’da Filistinlilere saldıran Yahudileri “milliyetçi terörist” ilan ederek, onlarla mücadele edeceklerini ilan ediyor.
Bu, kuşkusuz bir yanıyla da Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin varlığının yasallığını da tartışmaya açması bakımından önemlidir.
ABD’DEN İŞBİRLİĞİNE 1967 SINIRLAMASI
İkinci önemli olay ise ABD’nin bir uygulamasıydı…
İsrail kamu yayın kuruluşu KAN’ın haberine göre ABD yönetimi, “Yeşil Hat” dışında İsrail ile bilimsel ve teknolojik işbirliğini durdurma kararı aldı. Yeşil Hat, 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından ilan edilen ateşkes uyarınca belirlenen sınır çizgisiydi.
Bu karar, şu anlama geliyor: ABD ve İsrail arasında, 1967’den önceki sınırlar dışında bilim-teknoloji işbirliği olmayacak. Yani Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri’nde işbirliği olmayacak.
İsrail hükümetine ve İsrail Meclisi Knesset’e iletilen kararla ilgili konuşan ABD Dışişleri Bakanlığından üst düzey bir yetkili kararın anlamını şöyle özetliyor: “Biden yönetimi, 5 Haziran 1967'den sonra İsrail kontrolüne giren bölgelerin statüsünün, nihai olarak belirlenmesi gereken bir mesele olduğunu yeniden teyit etmiştir” (Sputnik, 25.6.2023).
Bu aynı zamanda Donald Trump’ın İsrail’le ilgili aldığı kararları da tartışmalı hale getirir. Anımsayın, eski ABD Başkanı Trump, ABD’nin Kudüs ve Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini resmen tanıdığını ilan etmişti.
İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARDAN İTHALATA SINIRLAMA
Bu arada 1967 sonrası alanlarla ilgili son yıllarda Avrupa ülkelerinden de farklı yaklaşımlar geliyor.
Bazı AB ülkeleri, İsrail'in 1967’de işgal ettiği topraklar üzerine inşa ettiği yasadışı yerleşim birimlerinde üretilen malların ithalatına yasak getirdi (Sputnik, 25.6.2023).
Örneğin Norveç hükümeti Haziran 2022’de Batı Şeria ve Suriye’nin Golan Tepeleri’ndeki yerleşim birimlerinde üretilen mallarda İsrail etiketinin kullanılamayacağını açıkladı. İsrail etiketinin, yalnızca 1967’den önce İsrail kontrolü altındaki bölgelerden gelen ürünler için kullanılabileceği, İsrail’in işgal ettiği topraklardan gelen gıda maddelerinin, ürünün geldiği bölge ile etiketlenmesi gerektiği kaydedilmişti.
FİLİSTİN, ÇİN’İN STRATEJİK ORTAĞI
Üçüncü önemli olay ise ilk ikisinden önce yaşandı ve çok daha önemliydi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in davetlisi olarak Beijing’e gitti ve iki lider tarihi bir anlaşmaya imza attılar: Artık Çin ve Filistin, stratejik ortaklar (CRI Türk, 14.6.2023).
Sadece bu da değil, ufukta İsrail ile Filistin arasında Çin’in arabuluculuğu olasılığı da var.
Şöyle ki, Çin’in Ortadoğu’da izlediği barışçı rolü öven Abbas, Xi’den Filistin-İsrail meselesinde de arabuluculuk yapmasını istedi. Filistin böylece, bugüne kadarki barış görüşmelerinin aracısı olan ABD’yi de fiilen dışlamış oldu.
Çin daha önceki yıllarda da İsrail ile Filistin arasında arabuluculuk yapmak istemiş ama gerçekleşmemişti. Ancak 2023’te şartlar değişmiş durumda. Bir kere artık Çin’in İran ile Suudi Arabistan’ı barıştırdığı şartlar var Ortadoğu’da; ayrıca Küresel Güvenlik İnisiyatifi ilan ederek küresel sorunlarda barış arayan güçlü bir Çin var dünyada…
ÇİN’DEN İSRAİL-FİLİSTİN SORUNUNA 3 ÖNERİ
Xi, soruna “adil çözüm” için 3 öneri açıkladı:
1) Filistin sorununu çözecek tek yol, 1967 yılında belirlenen sınırlar temelinde, başkentin Doğu Kudüs olduğu ve tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıdır.
2) Filistin’in ekonomik gereksinimleri ve halkın yaşamına ilişkin talepleri güvence altına alınmalı. Uluslararası toplum Filistin’e yönelik kalkınma destekleri ve insani yardımları artırmalıdır.
3) Barış görüşmelerinin doğru yönüne sadık kalınmalı.
KUŞAK VE YOL’DA BARIŞ
Filistin-İsrail sorununa çözüm getirmek kısa vadede elbette mümkün görünmüyor. Ancak bu meseleyi çözme yolunda en azından bir diyalog süreci başlatabilmek Çin açısından önemli.
Şundan: Çin, Kuşak ve Yol’un çok önemli bir güzergâhı olan Ortadoğu’da barış istiyor; çünkü Asya-Avrupa-Afrika kesişimindeki ticaret yollarının güvenliği Ortadoğu’daki sorunların aşılmasını gerektiriyor.
Çin bu nedenle sorunlara barış ya da en azından barış arayan diyalog istiyor… (CRI)