Mustaz'af'lar Çağı, Müstekbir Ağı
Mustaz’af’lar çağındayız…
Herhalde yeryüzü bu kadar mustaz’af’ı hiçbir çağda üzerinde taşımadı…
Mustaz’af’lık mektebinin üye sayısı hiç bu kadar çoğalmadı…
Dünya mustaz’af nesiller ile bu potansiyelde yüzleşmedi… Çünkü;
İstikbar güçleri küreselleşti…
İstikfar altın çağını yaşıyor…
İstismar bu kadar kuşatıcı olmamıştı…
İstihmar hız kesmiyor…
İstibdat düzeni global çapta kol geziyor artık…
Küresel Haçlı Emperyalizmi'nin, evangelist neo-con takımının stratejik yönlendirmeleriyle sürdürdüğü hegemonik tek güç olma savaşı, dünyayı ateş topuna dönüştürdü…
Evrensel siyonizm çetesinin mübarek topraklar üzerinde yürüttüğü terörizm politikaları da, aynı amaca matuf küresel kuşatma operasyonlarının en önemli ayağıdır…
ABD-İsrail-İngiltere ve Kolonyalist üçlü şeytanın beslemesi işbirlikçi diktatoryal kukla sistemler eliyle, bilinçli bir mustaz’aflaştırma operasyonu yürütülüyor…
Nesiller baskıcı ve yasakçı sistemlerin insafına terk ediliyor…
Bence en büyük sorun küresel şer güçlerin atadığı teslimiyetçi, uzlaşmacı piyon devlet liderlerinin yolsuzlukları değildir…
Aksine mustaz’af bırakılmış halk kitlelerinin ‘yol’suzluklarıdır…
Yürüyüş rotasını vahiyle belirlemeyenler, dayatmacı ideolojik kumpasların potasında erimekten, ezilmekten ve eğilmekten kurtulamazlar…
Yol açık, yolcu kapalı ise gidişat hayra alamet değil…
Yolcu yola reva gördüğü kapalılığı aşıp, yola revan olursa Vahiy, Adalet ve Hürriyet çağına göz kırpmış olur…
Ulusal, sınıfsal, siyasal ve kültürel kirlerden arındıkça kendini vahye yakınlaştırır…
Vahye yakın olanların yakin’e ulaşacaklarından hiçbir kuşkum yok…
Ya Vahiy’le varolacağız, ya da Vahiy’siz kahrolacağız…
Hayatımızda Vahiy yoksa, işimiz vahim…
Mustaz’af vahyi kimlikle direnendir…
Mustaz’if vahşi kişilikte diretendir…
Mustaz’if Tiranist sistemler yeryüzünde cirit atıyor…
Müstekbir Vampirist düzenlerden geçilmiyor…
Türkiye Devlet sistematiğinin yüzyıla yakın bir süredir İslami kimliğe ve Kürt halkının temel insani taleplerine yönelik sürdürdüğü ahlaksız savaş, Türk ve Kürt ulusalcı şebekelerin konvansiyonel desteğiyle sürüyor…
Başörtüsüne uygulanan Barbarizm siyasalitesinin ve kavmi kimliğe yönelik geliştirilen Vandalizm politikasının halen yürürlükte olması, Kemalist Militaritenin despotik ve jakoben mantalitesinin değişmediğini, aksine eski statükonun yerini alan neo- statükonun çözüm sürecini savsaklayıcı tutumunda ısrar ederek, seçimlere endeksli Pragmatist hamleler atma alışkanlığının sürdüğünü deşifre ediyor…
Anlayacağınız günü birlik Oportünist çıkışlarla toplumun gazını alma politikası devam ediyor…
Kürdistan’dan yükselen çığlığa gözlerimizi yumamayız…
Siz Kürd-isTan’a Kürd-isYan’da diyebilirsiniz…
Dersim, Zilan, Amed, Piran, Halepçe, Susa, Saté, Başbağlar, Xirbé sitil/Karacadağ biziz…
Harabeleştirilen mescidler, kurşunlanan bedenler, yakılan köyler, viran edilen ekinler, ifsad edilen nesiller ve yozlaştırılan yaşamlar bize ait…
Kemalizm’in ve Apoizm’in oluşturduğu Vandalizm mengenesinde sıkıştırılan toplum…
Batıcı Perversiv/Sapkın paradigmanın ideolojik işgaline uğrayan Nasyonalist ulusalcı şaşkınların ürettikleri sanal ve yalan tarih kurgulamasının, İslamsızlaştırmaya kodlanan şifrelerini çözemeyen savunmasız ve korumasız halk…
Dış güçler İslami kimliğinden ötürü vururken, iç ulusalcı güçlerde senkronize/eşzamanlı İslami kimliğine saldırıyor…
Egemen sistemler ve içte egemenlik hayalleri kuran ulusalcı Seküler sistem aynı yerden saldırıyor…
Dahili ulusalcı güçlerin amacı belli…
İslami kimliğinden ötürü Harici güçlerin hedefi haline gelmemesi için, Kürt halkının İslam’ıyla hesaplaşıyorlar…
İslamsızlaştırılan Kürt halkının artık zalimlerden yana emniyet ve güven altında olacağına inanıyorlar!..
Anlayacağınız batıcı ulusalcı Kürt şebekeler ‘’SEROK’İZM’’ arayışında…
Önderlik rolüne oynuyorlar…
Ğarb tutkunu ğarib Kürt Jenerasyon oluşturmanın peşindeler…
Spesifik/hususi olarak Yüksekova’da ve sair Kürt yerleşim birimlerinde, boyunlarında haç ile dolaşan gençlik onların Kürt toplumuna armağanı…
Mübarek olsun!..
Filistin; ‘’Samimi’’lerin ve ‘’Samiri’’lerin ortaya çıktıkları mekan…
Filistin bir can pazarıdır…
Kanın kılıca galebe çaldığı mübarek coğrafyanın adıdır…
İhanetin, işbirlikçiliğin, ifsadın, iğfalin, imhanın, işgalin, infazın ve inkarın kol gezdiği topraklar…
Aynı zamanda İman’ın, İmar’ın, İhlas’ın, İhsan’ın, İttika’nın, İtaat’in ve İntifada’nın ana yurdu…
Gazzenin destanı… Batı şerianın direnişi… Kudüsün çilesi… El Halilin kanı… Nablusun hewarı… Tulkarimin iradesi… Ceninin çığlığı… Kalkilyanın feryadı… Kalandiyanın öfkesi... Beyt hanunun cesareti...
İşte Filistinin hülasası…
Afganistan; müstevli ve müstekbir sömürgeci devletlerin güç birliği yapıp Nato şemsiyesi altında işgal kolektivizasyonu kurdukları cihad ülkesi…
Afganistan’da akan saf kan… Yani Afganistan Saf kanistan’a dönüştü…
Kabil, Kandahar, Cenk Kalesi ve Hürriyet dağları Afganistan’ın yüz akı...
Abdullah Azzam’ın çocukları hala ayakta…
Kafkasya hususen Çeçenistan; asırların Rus mezaliminin tüm acımasızlığıyla sürdüğü mazlum memleket…
Şeyh Şamil’den Şehit Şamil Basayev’e gelinceye kadar özgürlük mücadelesi kesintiye uğramadı…
Cevher Duyayev, Aslan Mashadov, Zelimhan Yandarbiyev, Salman Raduyev, Hattab, Bilal ve Mücahit Şener bu yolun yolcuları…
Cihadın fedakar çocukları…
Irak’ta Akan kan ırmak gibi…
Yüzbinlerce dul, milyonlarca yetim bize bakıyor…
Ebu Gureyb işkencehanesinde namusu kirletilen Nur bacının gözleri üzerimizde…
Ümmete sesleniş mektubu karşısında mektum kalamayız…
Patani’de Budist Tayland devletinin ğadrine uğrayanlar insanlığın utancıdır…
Budizmin insacıllık, merhamet, dürüstlük öğretisinin koca bir yalan, sahte bir aldatmaca olduğunu görüyoruz…
Müslümanlar Budizm’in nimetlerinden! faydalandırılmıyor…
Yarı çıplak üst üste istiflenerek kamyonlara bindirilen ve vahşice dövülerek işkence merkezlerine götürülenler karşısında bütün dünya sessiz…
Paramparça edilerek katledilen ve yollara saçılan cesetler ikiyüzlü batının çirkin yüzünü deşifre ediyor…
Söz konusu Müslümanlar olunca hümanizmasını askıya alan Batı…
Yalancı demokra(n)tlar bileşkesi…
Arakan; Burmalı Müslümanların yüzyıllardır süren trajedisi…
Arakan insanlığın adını bile duymadığı sefaletin, açlığın ve endişenin diğer adı…
Arakan, zulüm adına ne arasan…
Arakan hiç mi yok arayan?..
Arakan kan deryası…
Suriye; F-E-Sadist cellatlığın halkın kanını emdiği bir memleket…
Suriye sokaklarında ‘’Lebbeyke Ya Allah İhlas’’ına karşı, ‘’Lebbeyke Ya Komplo İflas’’ının ürettiği bir küstahlık kol geziyor…
Humus’un namusu kirletiliyor… İdlib’in Edebi parçalanıyor…
Bab-ı Amr delik deşik… Halep İhanetin pençesinde…
Deyruz Zur kalleşçe arkadan hançerleniyor…
Kardeşlik sanal senaryoların enkazı altında can çekişiyor…
Kundak’taki bebekler kundaklanırken Dünya yalnız seyrediyor…
Çocukların nazik bedenleri uçaksavar mermileriyle delinirken görmezden gelip geçiştirenlerin merhameti yok…
İnsanlığın vicdanı ve insafı stratejilere yenildi…
Emperyalizm’in ve Nato’nun siyasal ve stratejik hesaplarını dillendirenler, Allah’ın da bir hesabının olduğunu unutuyorlar…
Allah yokmuş gibi konuşanlar, Meşiet-i İlahiyye karşısında şaşkına dönecekler…
Şunu net olarak görecekler; Murad-ı İlahi bütün hesapları altüst edecek…
Keşmir, Somali, Türkistan her yerde aynı zorbalık hüküm sürüyor…
Ancak Ceberrut sistemlerin temelleri sarsılmaya başladı…
Dünya Mustaz’af halkların uyanışına sahne oluyor…
Tunus, Mısır, Libya Diktatörleri devrilirken Suriye, Bahreyn ve Yemen topyekün şahlanışta…
Diktatörler, kan emiciler, tağutlaşanlar panik halinde…
İstikbar’ın istikrarı kalmadı…
İstikbar’ın istikbali artık yok…
Çünkü bu çağ Mustaz’af’ların çağı…
‘Biz istiyorduk ki yeryüzündeki mustazaflara lutfedelim, onları önderler yapalım,onları diğerlerinin yerine mirasçı kılalım. Ve onları yeryüzünde hakim kılalım.’ (Kasas;5-6)
Söz sırası mustaz’aflarda…
Mustaz’afları tutana aşk olsun!..
(Hürseda Haber)