Suudi Arabistan’ın zorbalığı ve George Kardahi’nin istifası
Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi, cuma günü yaptığı açıklamada, bakanlığı bırakma kararı aldığını duyurarak, Lübnan ve Suudi Arabistan ilişkilerinin iyileşmesi için aldığı bu kararın etkili olmasını temenni etti.
Al Mayadeen TV kanalı dün verdiği haberde, Kardahai’nin bu hususta aldığı kararını Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a bildirdiğini aktardı. Kardahi, geçen Ağustos ayında yani Necip Mikati yönetiminde enformasyon bakanlığı görevine getirilmeden önce Al Jazeereh TV kanalına verdiği bir demeçte, Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı savaşını “sonuçsuz” niteleyerek, Hizbullah ve Filistinlilerin Siyonist rejim karşısında kendi ülkelerini savunma hakkına sahip oldukları gibi, Yemenlilerin de dışarıdan gelen saldırılara karşı ülkelerini savunma hakkına sahip olduklarını belirtmişti.
Kardahi’nin bu sözleri, bölgedeki Arap ülkelerinin medyasında geniş yankı buldu. Suudi Arabistan, bu sözlere mantıksız ve sert şekilde gösterdiği tepkide, kendi büyükelçisini Lübnan’dan geri çağırdı ve Lübnan’ın Beyrut Büyükelçisi’ni de sınır dışı etti.
Suudi Arabistan’ı öfkelendiren konu, medyada Yemen’e karşı savaş ile ilgili Kardahi’nin sözleri değildi, Kardahi’nin Hizbullah ile ilgili sözleridir zira Suudi Arabistan için sindirilecek bir durum değil.
Riyad yönetimi her daim Hizbullah ve Lübnan’ı savunmaya ilişkin yaklaşımları hakkındaki herhangi bir açıklamaya her daim ve sert şeklide karşı çıkmıştır. Özellikle bu hususta açıklama yapanlardan biri Hristiyan bakanlardan olursa, Suudi Arabistan bu duruma asla katlanamaz.
Bu nedenle, Riyad yönetimi Kardahi’nin sözlerine gösterdiği tepkilerde, kendisini hedef almaktan ziyade, Hizbullah’a yüklendi ve Riyad’a bağlı medya üzerinden Hizbullah aleyhinde temelsiz suçlama ve iddialarda bulundu. Bu nedenle, Hizbullah’ı savunmak, Suudi Arabistan için asla tolere edilmeyecek.
Diğer yandan, son bir senede Lübnan’da, Suudi Arabistan ile ilgili açıklama yaptığı için görevinden istifa eden ilk bakan Kardahi değil, ikincisidir.
Bu konu açık şekilde, Suudi Arabistan’ın Lübnan’ın bağımsızlığına önem vermediğini gösteriyor, çünkü Lübnan’ın eski yasal Başbakanı Saad Hariri’yi Riyad’a davet edip, gözaltına aldıktan sonra, ona karşı darbe ederek kendisini istifaya zorlamıştı. Şimdi de, Suudi Arabistan konusunda ve Hizbullah’a destek ile ilgili herhangi bir açıklamayı kabul etmek bir yana buna dayanamıyor ve bağımsız bir ülkeye karşı zorbalık yapmaya devam ediyor.
Al-i Suud, Lübnan’ı öylesine kendince domine etmiş görüyor ki, 19 Mayıs tarihinde de, Lübnan Dışişleri Bakanı Şerbel Vahbe’yi, Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkında yaptığı açıklamasının adından görevinden istifa etmek zorunda bıraktı.
Bu arada George Kardahi’nin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ilerleyen günlerde üst düzey bir heyet başkanlığında Suudi Arabistan başta olmak üzere Fars Körfezi’nin kıyısındaki Arap ülkelerine yapacağı ziyareti öncesinde görevinden istifa etmesi, önem arz etmekte. Çünkü Kardahi, açıklamasında, Lübnan ve bu ülke halkının menfaatleri doğrultusunda görevini bırakma kararı aldığını duyurdu.
Ayrıca, Kardahi, istifa kararıyla, Lübnan’da 14 Mart Hareketi ve Semir Caca başkanlığındaki Lübnanlı Güçler Partisi gibi Suudi Arabistan’a bağlı ve Batı yanlısı gruplara bahane vermemeye çalışıyor. Zira bu gruplar, Lübnan’da huzur ve istikrarı bozan unsurlar olarak biliniyor. (Ajanslar)