El-Cemaat Vel-Tarikat Düzeni
28 Şubat Türkiye’sinde şiddetli sarsıntılara yol açacak bir olay. Gözlerimle şahit oldum. Siyasi partilerin yönetici sınıfları ile çeşitli cemaat ve tarikat liderleri aynı sofradaydı.
Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleşti bu sıradışı olay. Hiçbir çalkalanma olmadı fakat.
Insight Turkey’in Arapça edisyonu için tertiplenen bir lansman etkinliğindeydik. Nil’e nazır bir terastaki akşam yemeğinde. Ev sahibimiz, Ankara merkezli düşünce kuruluşu SETA. İçeriği Türkiye’de hazırlanıp Kahire’de basılan ilk Arapça dergiyi tanıtıyorlardı.
Büyük bir cemaatin umumi mürşidi, tarikatlar konseyinin reisi olan şeyhler şeyhi bir şeyh-i meşayih, her biri bir tarikatın başı olan diğer şeyhler ve siyasi parti başkanları davetliydi. Mazeret bildirenler vekillerini gönderdi, kalanlar kendi geldi. Protokol düzeni içinde aynı masalarda oturdular.
Yüzde 47 oy alan İhvan’ın partisi Hürriyet ve Adalet ile Selefiler’in yüzde 25’lerdeki Nur Partisi yüksek zevatla temsil edildi. Cemaat ve tarikat erkanının katılım düzeyi de olağandışıydı.
Mübarek sonrası Mısır’ın bazılarımızı irkiltmesi cehaletten. Mısır’da cemaat ve tarikatların bu garip düzeni yeni oluşmadı çünkü. Şimdi iktidara geldiler ama sosyal ve siyasal aktör olarak hep vardılar oyunda.
Başlıkta kullandığım ‘el’ takıları da yanıltmasın sizi, okura ironi tuzağı kurmak için oradalar.
‘Cemaat’ ve ‘tarikat’ genel kategori isimleri. Özel bir cemaat örgütlenmesine, tek bir tarikat yapılanmasına atfedilmeleri için başlarına belirlilik takısı almak zorundalar. Takısız kullanılan ‘cemaat’ tabiri belirli bir cemaati ima etmiyor burada.
Cemaat ve tarikat kavramları, Mısır’da ne takıntı ne de kuruntu nesnesi. Devrim öncesinde de durumları 3 aşağı 5 yukarı böyleydi.
Tarikatlar, yasal statüsü tanınmış sufi örgütlenmeleri. İstisnalar hariç, yer altına itilmediler rejim tarafından. Şazeliler, Bedeviler ve Rufailer başta olmak üzere 73 ayrı tarikat kayıt altında faaliyet gösteriyor. 90 milyonluk ülkede toplam 10 milyonu buluyor kayıtlı mensupları. Kamusal kimliğe sahipler ve şeyhleri müftüyle birlikte devlet protokolünde yer alıyor.
Programları, amaçları, üye mecvutları, örgütlenme modelleri ile faaliyet alanları şeffaf. Hesap kitapları denetlenebilir durumda.
Eski sistemde, cemaatler için de cemiyet tipi yasal örgütlenme imkanları söz konusuydu. 1950’lerden beri İhvan’ın faaliyetleri kayıtdışıydı gerçi ama genel mürşidi ve tepe yöneticileri biliniyordu. Müslüman Kardeşler Cemaati, gayriresmi ve hatta sakıncalı olduğunda bile yasaklı bir örgüt olmadı. Adı ve sanıyla aleni, tabelasını astığı genel merkez teşkilatıyla yarı şeffaf bir yapıda kurumsal faaliyet gösteriyordu.
Bugün ise selefiler de İhvan da siyasi örgütlerini kurarak yer üstüne çıkıyorlar. Devrim sonrası yeni düzenin getirdiği tek farklılık bu. Takibata uğradıkları uzun baskı dönemlerinde resmi hüviyetlerini kaybedenler, yeniden legal bir yaşam alanına kavuşuyor.
Mübarek devri sona erer ermez itildikleri karanlık dünyadan dışarı fırladılar. Artık başı sonu meçhul bir istihbarat sırrı olmaktan kurtuluyorlar. Faaliyetleri de kimlikleri de varlıkları kadar açık. Üzerlerindeki giz örtüsünden sıyrılıp gizli örgütçülükten tamamen arınıyorlar.
Mısır’da yer altında saklanmaya zorlanan bir tarikat zaten yoktu. Devrimden sonra artık kayıtdışı bir dini cemaat yapılanması da kalmadı. Bu tarafından baktığınızda cemaat ve tarikat demokrasisi, kulağa o kadar da kötü gelmiyor.
Kimin elinin kimin cebinde olduğunu kestiremediğiniz, cemaatlerin niyetlerini, yöntemlerini ve doğrultularını öngöremediğiniz bir düzenden çok daha evla böylesi.
Gerçek bir demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan tam şeffaflık sağlanıyor Mısır’da. Siyasi toplum, bütün aktörleri ve sosyolojik tabanlarıyla kayıt altına giriyor. Geriye kalan, denetlenebilirlik esasına dayalı bu yeni düzenin diğer kuruluş gereklerini hızla ikmal etmek. (Radikal)