Siyasi İçmeler…
Almanya’nın Münih şehrinde düzenlenen “Oktoberfest” festivalinin bir benzeri Antalya’da gerçekleştirildi.
Bu festivali Antalya Büyükşehir Belediyesi ve bir Bira firması ortaklaşa düzenliyorlar.
Anıl Durmaz adındaki bir genç Alkol komasına girerek hayatını kaybediyor.
Geçen yılki festivalde de Alman turist Agust Michael Nall öldürülmüştü.
Bu festivale Belediye öncülük ediyor.
Sponsor oluyor ve meşruiyet kazandırmak istiyor.
Ayni zamanda Tıp profesörü ünvanı olan Belediye Başkanı Mustafa Akaydın açılışı yapıyor ve Alkol tüketmeye teşvik ediyor, reklamını yapıyor.
Hekimlik vasfını yitirmiş bu insan üstelik; “ içmeyi bilmiyorsa ben ne yapayım” demekle izahı oldukça zor hezeyanlarda bulunuyor. Sonrada baskıları görünce de üzüldüğünü beyan eden vs. İzahlara giriyor.
3 Radyo ve 25 STK Akaydın hakkında; Tütün ve Alkollü içecekler kanununa muhalefet ettiği gerekçesi ile suç duyurusunda bulundular.
Bu adam vb.’lere elbette Alkolun; Haram olduğunu, şişede durduğu gibi durmadığını, hastalık, ölümlü olaylara sebebiyet verdiğini ve aileleri dağıtan sosyal hastalık mikrobu gibi işlev gürdüğünü, kötülüklerin anası olduğunu anlatmayacağız.
Çünkü bunlar alkolü medeni ölçü sayan “siyasi içici”dirler.
İçki ve Sigara belkide sadece Türkiye’de siyasi malzeme ve belirleyici unsur olarak kullanılmıştır.
Ehli keyif içici ve kullanıcıları müstesna tutarsak, Alkol ve sigara bircok zaman ve yerlerde siyasi nedenlerle kullanıldı.
CHP zihniyetli Brokrat ve Ordu mensupları özellikle içkili Balo ve toplantı tertip ederek insanların böylesi yaşam tarzına alışması ve özenmesini istediler ve yaptılar.
Özellikle evli olanların hanımları ile bu toplantılara katılmasını, mübadele yoluyla raks etmesini istediler.
Bu içkili ve danslı toplantılardan, balolardan sonra mağdur olan ve işinden olan nice kişiler biliyoruz.
Böylece içki siyasi amaçla içildi içirilmeye çalışıldı.
Hatırlarsanız bir Askeri Şura toplantısından sonra, Başbakan Erbakan’ın verdiği yemekte, Güven Erkaya göstere göstere rakı istemiş ve içmişti.
Emekli Büyük elçi Taner Baytok’un “Bir Asker, Bir Diplomat” adlı kitabında bu olayı Güven Erkaya’nın ağzıyla şöyle anlatır; “Garson herkese meyve suyu koydu; ben rakı istedim.
Garson yok dedi.
Emir Erime emrettim, buldurdtum.
Yemeğe geçilmeden evvel basın ve medya mensuplarını içeri aldırdılar.
Ben rakıyı ön plana geçirdim, etrafındaki bardakları kenara çektim...
Benim rakı kadehi ertesi günkü haberlerin de odak noktasını oluşturdu. ...
Yatmak üzereyken telefon çaldı.
Genel Kurmay Başkanı telefondaydı.
“Aferin Güven, çok iyi yaptın. Ben de biliyorsun şarap isteyip içtim” dedi.
Refah Partisi’yle bu iktidardaki ilk karşılaşmamdı.”
O dönemlerde özellikle Güneydoğu’da manaviyat düşmanı Sosyalist Kürtler de ısrarla Ramazan ayında açıktan benzer maksatlarla sigara içiyorlardı.
Tiryaki olmayanları bile, oruçlu toplum içinde, açıktan sigara içerek, müslüman toplumun maneviyatına savaş açıyorlardı.
Bunu örgüt gücü ve kararıyla uyguluyorlardı.
Gerçi şimdi munafıkane, kadınlı- erkekli mevlüt okutuyorlar da böylece toplumun gözüne girmeye çalışıyorlar.
Maneviyatlı etkinlikler tertip eden müslümanların böylece önüne geçmeye çalışıyorlar.
Ama o zamanlar cinni şeytanlar zincire vurulmuşken bunlar o şeytanların da görevini üstlenerek her yeri duman altı etmeye çalışıyorlardı.
Kızılderili’ler barış için çubuk içerlerdi.
Bizin Yanki’ler ise ifsat için sigara içerler.
CHP zihniyeti sahil boyunda içki ve kadınlarla...
DTP zihniyeti de Serhat boyunca sigara ve kadınlı festivallerle toplumun maneviyatını ifsad etmeye çalışıyorlar.
Zihniyetten yapışık, Siyam ikizleri gibi.
Böylece kötülüğün anası kötülerin ortak paydası oluyor.
Alkolmetre ile Laiklik, nikotinmetre ile de Yurtseverliğin ölçüldüğü dönemler yaşadık.
2.Ordu komutanıyken Aytaç Yalman Siirt’e gelmişti.
Vali “Aferin” beklentisiyle anlatıyordu; “Çok sayıda kızın, kadının başını açtırdık, modern kıyafetler giydirdik....”diyordu.
Öte yandan “Kimsenin namusu değiliz...” çığırtkanlığı...
Tesettür ve namus düşmanlığı...
Toplumda karşılığını bulamamıştır.
Bulamayacak da.
Ayaşlık ve iffetsizlik müslüman toplumları karı olamaz.
Olsa olsa siyasi icicilerin kari olur.
Azad Kılıçaslan