Bozuk Zihniyete ve Zalim Otoriteye Boyun Eğmek Yoktur
Biz özgürlükler açısından olmamamız gereken yerdeyiz, gerideyiz. Bulunmamız gereken mevzinin çok gerilerindeyiz. İlerlememiz lazım. Toplum olarak inancımıza ve hakkımız olan mirasımıza, islami kazanımlarımıza ulaşabilmek için biraz daha fitne ve enrikalarla mücadele etmemiz gerekiyor.
En basit tarif ile Laik “mutlu azınlık” ın istifade ettiği “müessez nizamın” kurumlarından ihtiyacımız olan hizmetleri alamıyoruz.
Laiklerin ailece girebildiği yerlere biz giremiyoruz. Onların kızlarının okuyabildiği okullara kızlarımız başları örtülü olarak giremiyor.
Biz onlara bir şey diyemiyoruz ama, onlar bize yaşam tarzı, hayat düzeni dayatıyorlar. Hangi inancımızı pratize edip, hangisini edemeyeceğimize karar vermeye çalışıyorlar.
İktidarı ele geçirmiş bu “ecnebi zihniyetli” azınlık “Evrensel hukuk normları” ve Anayasal hükümleri de aşarak, yasalar ve tüzükleri bahane edip totaliter yönetimlerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Bizden hep sabır çıtamızı biraz daha yüksek tutmamız isteniyor, ne uğruna.... İnancımızı bizden çaldılar geri istememize provokasyon diyorlar. Saidlerimizi, Hüseyinlerimizi bizden aldılar; hala acımızı, feryadımızı bile gizlememizi istiyorlar. Ne hakla.
Gün geldi devran dönüyor. Dünya değişti, totaliter rejimler yıkıldı. Faşist diktatörlerin çoğu devrildi. Bizdeki totaliter zihniyetin kadroları hala inadına iş başında. Müslümancılık yapan kimselerin de malesef desteği ile.
Son zamanlarda ilköğretimde başörtüsü ile okumak isteyen kızlar Fethullahçıları ve bir kısım hükümet mensuplarını, totaliter kafalı brokratları rahatsız etmiş durumda.
Müslümanların; hakları olan bazı kazanımları elde etmek için gayretlerini akamete uğratmak için Cihan Haber Ajansı (CHA) provakativ bir haber yaptı. Şuur hastası birçok kişiye de gün doğdu, başladılar midelerinden konuşmaya. Bu kesimi izana ve insafa davet etmekten gına geldi.
Bu kesim 28 Şubatla başlayan mezalimde de başörtüsü yüzünden mağdur olan kızlara da sırtını döndü. Zaman zaman iftira etti. Hakaret etti.
28 Şubat’ta Doğu ve Güneydoğuda mevzuata ve “otoriteye” aykırı Kur’an dersi veren ve alan Müslümanları tutuklayan Fethullahçı polisler ibadet aşkı ile işkence ettiler. Tabiiki bu gün de mevzuata aykırı başını örtenlere iftira ve hakaretten geri durmayacaklar.
İsrail’in otoritesine rağmen “mustazaf” Filistinlilere yardım ederken vurulanları şehit saymayanlar, Kemalist otoriteye direnenleri provakasyonla suçlamaları işten bile değil.
Devlet kalkmış bizi, çocklarımızı almakla tehdit ediyor. Mevzuata aykırı davranan ailelerin çocuklarını ellerinden almakla tehdit ediyor. Bundan böyle devletin çağdaş, kemalist evlatları olacaklarmış. En liberal aydınları bile bu fikirleri pervasızca tartışıyor.
Genel Kurmay eski başkanı Yaşar Büyükanıt ilahi okuyan ilköğretim çağındaki başörtülü kızları büyük tehlike olarak göstermişti. Şimdi de AKP yönetimindeki kadrolar Ece Nur’lardan korkuyor.
Aslında Üniversite öğrencilerinden ziyade, ilköğretimde okuyanların örtünmesi devleti daha çok korkutuyor.
Firavun ve Nemrut gibi ilahi azaba çarpılmış meşhur zalimler de küçük çocuklardan çok korkmuşlardı. Gelecekte tahtlarını elegeçireceğinden veya saltanatlarını yıkacaklarından korktukları bu çocukları henüz beşikte iken katletmeye kadar işi vardırdılar.
Çağdaş Nemrutlar; namaz kılmayı engellemek, Kur’an okumayı yasaklamak ve başörtülü okula gitmeyi engellemekle istikballerini kurtaracaklarını mı sanıyorlar.
Yıllarca bunlar yapıldı zaten, bu uğursuz gidişi daha ne kadar sürdüreceklerini sanıyorlar?!...
Müslümanların hiç bir hakkı güvence altında değil, keyfe bağlı...Ülkenin asli unsurları değiller, azınlıklar gibi statüleri de belirlenmiş değil. Yasal olarak merdut sayılmak isteniyorlar.
Ama gerçekte 1000 yıldan beri vardırlar ve ekseriyettirler.
Devşirme geleneği hortlamış durumda. Alıp çocuklarımızı inançsız ve kemalist olarak mı yetiştirecekler, böyle mi inancımızın önüne geçecekler.
Devletin yetiştirme yurtlarından neler çıkıyor biliyoruz. Devletin nasıl adam yetiştirdiğini çok iyi biliyoruz. İşkenceci polisler, Ergenekoncu subaylar vs.
Hatta sokak çocuklarını toplayıp yetiştirmek ve Rusların “Omon Birlikleri” gibi katliamcı, işkenceci birimler kurmak istediler...
Çocukları alıp şefkatle, insanlık namına yetiştirme niyetleri yoktur. Olsaydı sokak çocukları, hırsız ve arsız şebekelerin eline düşen çocukları sahiplenmek için ciddi bir çabaya girerlerdi. Kayıp çocukları bulmak için birşeyler yaparlardı.
Kızlarımızı, okulları ile örtüleri arasında tercih yapmaya zorlayanlar, onları ikna odalarında vs. Psikolajik işkenceye tabi tutanlar, medya aracılığı ile linç etmeye çalışanlar yine onlar.
Bütün bunlara rağmen biz mi provakayon yapıyoruz. Bir müslüman olarak hem okumak hem örtünmek istiyoruz.
Bu provakasyon ise bekleyin.... kadınlarımız ve kızlarımız için ihtiyacı olan tüm hakları istiyoruz. Her isteyen istediği yerde örtüsü ile okuma ve çalışma hakkına sahip olmalıdır. Onlar için camilerde fiziki mekan olarak diyanet düzenleme yapmalıdır. İlk okuldan yüksek okula kadar özel okullarımızı açmak, inancımıza göre oralarda eğitim görmek istiyoruz.... isteyen provakasyon diyebilir.
Hükümet başörtüsü ile derdi olmayanlarla bu sorunu çözmek için neden uğraşıyor! Örtünen CHP’liler değil millettir. Millet 2 defa AKP’yi seçti ve referandumda da evet dediler. Kemalist, düzenin şımarık ve kibirli çocukları ile başörtüsü meselesi niye konuşulur ki.
Azad Kılıçaslan