Müslüman ve basın
Hz.Peygamber(sav), Hak davasını batıla galip kılmak istediğinden, daha baslangıçta, tasarrufu Mekke hükümetinin elinde olan basının saldırısına ugradı. Basın işini şairler yürütüyordu. Herhangi bir konuda komu oyu oluşturulacaksa, bu iş için şairler görevlendiriliyor, mukabilinde külliyetli miktarda para ödeniyordu. Mamafih, şairlerin bu işi menfaat karşılığı yapmadıkları da oluyordu. Mekke döneminde olsun, hicretten sonraki Medine döneminde olsun; bu şairler İslâm ve Onun Peygamberi Hz.Muhammed(sav) in aleyhinde şiirler söylemişler kamu efkarını İslâm aleyhine çekmek için çalışmışlardır. Medine döneminde, Islâm la alay eden, ona hakaret eden şairlerin çogu yahudi idiler. Baska bir deyişle Medine de İslâm düşmanlığı yapan basın yahudilerin elinde bulunuyordu. Bu şairler, siirlerinde İslâm la alay ediyor; Hz. Pey gamber ve Müslüman kadınlarını küçük düşürücü istihzalarda bulunuyorlardi. Bu gazetecilerin en azılıları Asma binti Mervan, yahudi şair Ka b ibnu l-Eşrefdi. Bu Şiir (yani o günün gazete, dergi makaleleri, radyo, televizyon programlari, internet siteleri…) kısa zaman içinde memlekette yayılıyor, İslâm aleyhinde kamuoyu oluşturuyordu. Her ne kadar Müslümanlar bu yalancı şairlerin (gazetecilerin) dedikodularına kulak asmıyor idiyseler de, bu dedikodular, psikolojik bir rahatsızlık vesilesi oluyordu. Çünkü bir Müslüman, Allah a, İslâm a, Peygamber e ve onun ümmetine hakaret edilmesine razı olamaz, hareketsiz kalamazdı. Şair Hasan bin Sabit(ra) “ya Resulallah ben dilimle sizi müdafaaya hazırım. Onları hicvederek sizi methederek bunu yaparım” deyince ona müsaade edilmişti. Müdafaası hoşuna gidince de “Konuş ya Hassan, Cebrail (as) seninle beraberdir” diyordu. Bunun dışında; Abdullah bin Revâha , Amr’ın kızı olan meşhur kadın şair Hansa da Hakkı haykıran kahraman müslüman medya gücünün çalışan bay bayan neferleri idiler. Kötülükleri elle değiştirmek ortamı ve imkanı yoksa müslümana düşen, hakkı haykırmak için kendi medyasını oluşturmak ve güçlendirmektir. Bu büyük bir hizmettir. Yazan, çizen, söyleyenden ziyade, hizmeti diğer insanlara taşımak da çok önemlidir. Artık bu davanın önemli tebliğ ve hizmet alanıdır.Maddi destek vermek, abone olmak ve ettirmek, organizasyon hizmetlerinde çalışmak, okumak ve takipçisi olmak... Merhum Üstad kendi medya gücünü oluşturma imkanı bulamadı amma, uygun gördüğü gazetelerde makaleler yazarak davasını müdafaya çalışıyordu. Osmanlı devrinde “Volkan”, “Serbestî”, “Tanin” gibi gazetelerde makaleler yazdığı gibi, yeni dönemde de “Ehl-i Sünnet”, “Büyük Doğu”, “Sebilürreşad”, “Büyük Cihad” gibi gazete ve mecmualarda Risâle-i Nur ve Nur Talebelerinin haklı dâvâsı ile ilgili müdafaaların ve beraat kararlarının neşrine çalışır. Risâle-i Nur’la ilgili haberlerin çıktığı gazeteleri aldırıp sözkonusu hizmet ve haberleri okutur… “Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki (makalelerimdeki) umum hakâikta (hakikatlerde) nihayet derecede musırım (ısrarlıyım)” iddiasıyla, yanlış yayınlara karşı, “Ben de gazetelerde, onları reddeden makaleler neşrettim” açıklamasını yapar. Gazetelere istikamet, doğrularda sebat ve milleti yanıltan yanlışlara karşı teyakkuz dersini verir. (Divân-ı Harb-i Örfî, 50-51) Bu meyanda ictimaî ve fikrî tartışmalara dair konuları büyük bir vûkufiyetle kaleme alır… Bediüzzaman’ın basına alâkası hep devam eder… İşte Üstad’ın en kahraman ve mücahid neferleri olan şarkın nurlu şagirtleri medya araçlarının bir kısmına sahip olmuş durumdalar. Artık bu gün ki Medine Yahudileri gibi olmuş TÜRK ve KÜRT medyası, karşılarında hilelerini bozacak müslümanların medyasını bulacaklar. Milliyetçi Medine devleti kurma sevdasıyla hayal kuran ve her türlü batıl medya ile dirsek temasında olan SELUL‘ LER de her fesad çıkardıklarında karşılarında batılı zail edecek hak erlerini bulacaklardır. Hz. Ömer(ra)’in dediği gibi „artık müslümanlar eskisi gibi güçsüz değil.“ Her yalancının, her iftiracının, her gafilin yaptığı yanında kalmayacaktır… „Kâfirlerin, zalimlerin ve münafıkların saldırılarını bertaraf edecek, hile ve oyunlarını bozacak, tezgâhlarına karşı bizi koruyup muhafaza edecek, ancak Allah’tır. Şüphesiz O, bize yardım ettiğinde, bizi koruduğunda, bizim galip ve aziz olmamızı istediğinde, yapılacak saldırıların, ithamların, karalamaların ya da iftiraların fazla bir değeri, kıymeti ve etkisi olmayacaktır. „ „Çok zor dönemler ve devreler geçirdik. Daha çaplı ve büyük saldırıların her çeşidiyle karşılaştık ve yaşadık. Bize bu zorlukları yaşatanların hesap ve programları, bizi öylesine yok etme üzerine kurgulanmıştı ki, onlara göre hiç kimse bizim için “Bir zamanlar bunlar da varmış” demeyecekti.“ Hayat iman ve cihattır, ceht ve gayrettir, direnmek ve yürümektir, gayret ertmek ve gayrete getirmektir. Kaynak: Prof. Ihsan Süreyya Sirma, Tarih şuuru, Ibn Sa d, Tabakat, II, 27 el-Vakidi Megazi, I, 190. İnzar dergisiBir dava ve fikir ifade edilmez ise zamanla söner. Bunun için davasını ifade eden kazanır.Günümüzde en etkili ifade araçlarının başında basın-yayın yer alır.