Baykal ve Gandi Kemal
Baykal’ın olay kaseti gündemin ilk sırasını aldı. Amma meselenin özününün anlaşılmaması için; CHP önce bekledi, yorumları gördü ve Sarıgül suikastçısını ortaya attı... Kısmen meseleyi özünden uzaklaşmayı denedi.
Ardından Baykal istifasını açıkladı. Böylece oluşan duygusal manzaralar, “gitme, kal!” ısrarları ve halefinin kim olacağı tartışmaları başladı. Yine yan meseleler konuşuldu. Artçı dalgalarla gündem meşgul edilmeye çalışıldı.
CHP’nin Oran Sitesindeki hücre evinde meydana geldiği iddia edilen ahlaksız eylem ile ilgili kasetin oluşturacağı olumsuz tazyikten sıyrılmaya çalışıldı.
Baykal “kendisine komlo kurulduğunu” söyledi. Kasdetiği, ilişkisinin komlocular tarafından gizlice kayda alındığıdır. Yoksa ben masumum böyle bir olay yaşanmadı demedi.
Erdoğan; olay kasedi 10 dakika içinde yayından kaldırdı. “Zaten toplum ahlakını korumak adına da gerekli idi.” Hiçbir zeminde dillendirmeyerek alicenaplık gösterdiği halde, Baykal iktidarı itham etti. Olayı siyasi iktidar imkanıyla hazırlanmış, taze bir çalışma olduğunu iddia etti. İkinci derecede başka bir tartışma başlatmak istedi.
Baykal’ın, hayretmedar bir ifadesi de Pensilvanya vurgusu oldu. Cübbeli Ahmed ve Fethullah hoca efendilerin böyle dar günde(!) Baykalı yalnız bırakmamaları, teselli desteği vermeleri...
Biri tek Türkiye tek Cemaat şiarı ile diğer müslümalrı rencide etmeye çalışan, ifsad inadından vazgeçmeyenlerin Baykal muhabbeti.....
Diğeri de İslamcı kişilere reddiye yazmak ve Mezhep meşrep tahlili ile meşgul olan Cübbeli baykal muhabbeti.
Baykal, hiçbir zaman olayın aydınlanmasını, açığa çıkmasını istemiyor. Cumhuriyet savcısının kendi bilgisine başvurmasını kabul etmemiş.
Komloya maruz kalmış, siyasi mağdur rolünü oynamak istiyor.
Öteyandan Siyasi iktidar isterse kasedi hazırlayıp yayanları bulabilir, imkanları ve teknikleri vardır. Siyaseten gerekli görürler mi bilemiyorum.
CHP li kadınlar açısından ise durum daha da vehimdir. Onlan çarşaf yırtıp hezeyanlarda bulunacaklarına düştükleri duruma bakmalıdırlar.
Baykal Nesrin Baytok’un siyasi ve şahsi itibarını unutup kendi derdine düşmüştür. Boylece CHP li kadınları da meful ve zavallı duruma düşürmüştür. Bu onun belli ki dünya görüşü ile de ilgilidir. Bu dünya görüşü sahipleri tarafından kurulmuş olan Köy Enstitüleri, YİBO lar ve diğer kurumlarla kız öğrencileri maruz bıraktıkları vehim durumlarda herkeslerin malümüdür.
Bu zihniyet evvelden beri Toplumun can ve namus emniyeti açısından zaralı ve tehlikeli olduğu bir kez daha belli oldu.
Bu sistem, bu Anayasa vs.. değişmelidir.
Bilge köyü ve Kurtalan vakaları da gösteriyorki bu zihniyet ve de sistem toplumumuzu tehdit ediyor.
Cahil bırakıyor, ahlaksızlaştırıyor, kendine yakın olanların sırtını sıvazlayarak zulmü tetikliyorlar.
Bu arada Baykal, statükocuları savunmasına ve Ergenekoncuların avukatlığına rağmen koltuğunu Gandi Kemale kaptırdı. Ergenekoncular komployu hazırlamasına rağmen Baykalın AKP’yi itham etmesi bir yönüyle AKP’nin kaseti propanda malzemesi olarak kullanmasının zeminini hazırladı.
CHP’yi yeniden inşa etmek isteyen Neo Ergenekoncuların Baykalı neden gözden çıkardığı daha iyi anlaşılacak.
Baykal kendisini bitiren tezgahta çalışanların yakın çevresinden olduğunu da biliyor. Bu yüzden istifa konuşmasında “CHP’yi dizayn etmek isteyenleri kurultayda ortaya çıkmaya” çağırdı.
Öte yandan geri dönmek için Nazmi Kavasoğlu formülü üzernde de çok kafa yormuş amma artık geç kalınmış gibi görünüyor.
Baykal, ailesine ve seçmenlerine karşı; dürüstlüğünü yitirmek, kaset vakası ile ilgili olarak da güvensiz ve zaafiyetli bir şahsihet olarak hem ihanet etti ve hemde ihanete uğradı diye yorumlandı.
Öteyandan önceki belediye seçimlerinde dürüstlük abidesi(!) olarak takdim edilen Kılıçdaroğlu namı diğer Gandi Kemal da Sav ile gizli anlaşarak Baykal’ı geridönüşümsüz olarak silme aşamasını başlatmış oldular.
Sav’ın teşkilat içi yetkilerini kısıtlamayacağına dair anlaşan Kılıçdaroğlu; CHP’ye başkanlığını garantilemeye çalıştı. Böylece ihanet ihanete tahmil oldu.
Pragmatist şahsiyet ve oportinist siyaset ahlakı tatlı su solcularının huyu haline gelmiştir.
Baykal baypas edilmekten çok rahatsız oldu. Kılıçdaroğlunun adaylığı ile ilgili “gayri ahlaki ve kutsal olmayan ittifak” yakıştırması yaptı. “Bu işi benden kaçırarak, gizleyerek yaptılar dedi.
Ve CHP Genel Sekreteri Önder Sav 53 yıllık dostu, 10 yıllık Genel Başkanını hiçe saydı hatta ihanet etmiş oldu.
Sav’ın bu hareketi, Solpartilerdeki ikinci adamın birinci adama yeni bir ihaneti ve katakullesi olarakda değerlendiriliyor.
Ancak kimliği ne olursa olsun insanlar iftira üretmek, komlolar tertiplemek, montajlı görüntülerle istifhamlar oluşturmak, cemaatleri, dernekleri veya şahısları karalamak, inançlarına ve aile şerefine leke sürmek ve iffetlerine kara çalmak kirli bir savaş yöntemi, namert dövüş ve daha beter alçaklıktır.
Hz. Ali’nin dediği gibi; “Hayatta afedilemeyecek en büyük günah, insanın insana eziyetidir. İnsan, insanın kardeşidir, ister razı olsun ister olmasın.”
Azad Kılıçaslan / Hürseda Haber