Nasıl Bir Yönetim Değil Nasıl Bir Yönetici
İnsanlığın devlet teşkilatı oluşturması ile birlikte sistem arayışları başlamıştır. Aristokrasi, Monarşi, Krallık, Padişahlık, Oligarşi, Laisizm, Liberalizm, Sosyalizm, Komünizm, Demokrasi, Teokrasi, Anarşizm vs. Bu güne kadar bütün insanlığın üzerinde tam bir mutabakata varıp benimsediği hiçbir sistem bulunamamıştır. Kuşkusuz her bir sistemin olumlu ve olumsuz tarafları vardır. Her bir sisteme taraf olanlar, onun olumlu yönlerini abartırken olumsuz yönlerini görmezden gelmişlerdir.
Müslümanlar, en iyi nizamın Kur’an ve Sünnete dayalı düzen olduğunu alternatifi ne olursa olsun ancak “küfür” olacağını kabul ederler. İlahi nizamın alternatifinin beşeri düzenler olup ancak zulüm doğuracağını iddia ederler. (Aynı iddiadayım)
Müslümanlara göre ancak ‘adili mutlak’ olan Allah’ın emir ve yasakları ile hükmedilmesi sonucu adil bir düzen sağlanabilir. Bu düşünce aslında bütün dinlerin mensuplarınca kabul edilen bir anlayıştır. Hiç kimse kendisinin veya bir beşerin haşa Allah’tan daha adil olabileceği iddiasında değildir.
Öyleyse buna rağmen ilahi düzenlere alternatif arayışlar neden/niçin doğmuştur?! Çünkü insanlık tarihi boyunca nerdeyse ilahi sistemin tam olarak uygulandığı bir dönemi görememiştir. Çok cüzi ve kısa zaman dilimlerinde sağlanan adalet, toplam zamanlar içinde adeta kaybolduğundan yok farz edilmiştir. Adı hilafet olan, yöneticilerine “zillulahi fil ard” denilen, sözde Peygamberin halefi olarak hüküm süren yöneticilerin çok önemli bir kısmı Nemrut ve Firavunu kıskandıracak derecede debdebe içinde yaşamışlardır. Bu zalimler saltanatlarına zarar vereceğinden korktukları muhaliflerini ateşlerde yakmak ve denizlerde boğmak arzu ve çabaları içine girmişlerdir. Zulümlerine sözde Allah’ın kanunlarını alet etmiş işbirlikçi saray ulemasından fetva almışlardır. Sözde ‘şeriatla’ zorbalık yaptıklarından insanları şeriata düşman etmişlerdir.
Ekseriyeti saraylarda saltanat süren, halkı (reayayı) adeta köleleştiren, halka ait servetleri mülkiyetlerine geçiren, dinlerini saltanatları için araç edinenleri görenler; demokratik, laik seküler sistem önerilerinde bulunmuşlardır.
Aziz İslam adına yönetim iddiasında bulunup Firavuni düzen inşa ederek Karunlaşanlar aslında ihanet içindedirler. İşte bu hainlerin icraatlarını “İslam” zannedenler ona muhalefet etmiş, dinsiz düzenleri savunmuşlardır.
Dinsiz düzenler, laik, demokratik sistemler istenilen adaleti, özgürlüğü ve barışı temin edebilmişler midir? Kesinlikle hayır. Bu gün insanlığın gözleri önünde Filistin’de sürdürülen soykırım ve katliamların arkasında ‘demokrasinin beşiği’ olarak anılan İngiltere vardır. Özgürlüklerin kaleleri kabul edilen Amerika ve müttefikleri vardır.
Demek ki Hilafet sistemi dâhil hiçbir sistem insanlığa aradığını verememiştir. İnsanların kahir ekseriyeti sistemlerden çok yöneticilerin davranışlarından etkilenmektedirler. Mesela yönetilenlerin standardında yaşayan, lüks ve israftan kaçınan yöneticiler, tarih boyunca yüksek takdirle karşılanmışlardır. Halkına yük olmayıp yükünü alanlar halkın dikkatinden kaçmamıştır. Resulullah efendimiz: 'Ben âdil bir hükümdar zamanında dünyaya gel¬dim' buyurarak Nûşirevān’ın adaletini öv-müştür.“” Hatemi Tai Müslüman olmadığı halde cömertliği ile Resulullahın takdirine mazhar olmuştur. Onların yönetim şekli en kaba yönetim şekli olan krallık idi. İlahi bir düzen değildi. Buna mukabil YezİT’in yönetim şekli sözde ilahi bir yönetim şekli olan Hilafet idi.
Demek ki sistemin adından ve şeklinden çok içeriğini dikkate almak lazım. İnsanlığa örnek olacak bir sistem sunmak istiyorsak erdemli, faziletli, cesur, halkın en yoksullarının standartlarında yaşayan örnek yöneticilerimiz olmalı. Kendisinin ve yakınlarının halkın malına el uzatmaktan cehennem ateşinden kaçar gibi kaçan yöneticilerimizi insanlığa takdim edebilmeliyiz.
14 asırlık tarihimizde bu vasıflara sahip yöneticilerimiz bir elin parmakları sayısını geçmez. Bunlardan ikisi içinde yaşadığım zamana denk geldiği için rabbime hamdolsun. Rabbim bizleri Merhum İmam Humeyni ve İmam Hameney ile onları da çizgisinde yürdükleri ehli beyti Resulullah ile haşretsin. Amin… (Emin Güneş - Hürseda Haber)