Seçimler Rejimleri Değil Yöneticileri Dğiştirir
Bazı ülkelerde seçimler yapılır ancak iktidara kim ve hangi parti gelirse gelsin kazananı hep Amerika’dır. İpleri Amerika’nın elinde olan birçok ülkede seçimler ya yapılmaz ya da semboliktir.
Amerika’da ise seçimleri hangi parti kazanırsa kazansın asıl ve değişmez kazananı daima Siyonizm’dir.
Bir ülke var ki orada da seçimlerin galibi kim olursa olsun kazananı aziz İslam’dır. Çünkü bu ülke İslam Cumhuriyetidir.
Sonuçta sandıklar ve seçimler yönetim şeklini değil yöneticileri değiştirir.
Mesela Amerika’ya mahkûm bir ülkede iktidarın ve bütün memurların seçimle değişmesi mümkündür ancak bir Amerikan üssünün yerini dahi kimse değiştiremez.
Böyle ülkelerde iktidar nimetlerinden istifadenin yolu Amerika’ya “hizmet gönüllüsü” olmaktan geçer. Amerika halka rağmen kendisine en iyi hizmeti sunabilecek olanları iktidara getirir, onlar yıpranınca yenisini yani daha iyi hizmet edebilecek olanı ile değiştirir.
Avam kesim, “yönetim” ve “yönetici” farkının farkında bile değildir. Yöneticiyi değiştirince yönetimin de değişeceğini zanneder. Yöneticiliğe aday olanlar da bu fasit zannı besleyip büyütürler.
Rejimler ancak inkılaplarla/darbelerle ya da savaşlarla değişebilir.
Halen devam eden Filistin, Lübnan ve Suriye’deki savaşlar Küresel Siyonizm ile Aziz İslam arasındadır.
Bu savaşları tetikleyen olay 1979 İslam İnkılabıdır. Bu inkılap ile Küresel Siyonizm büyük bir darbe almış, önü alınmadığı takdirde bütün coğrafyayı kaybedeceği tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır.
Bu kavganın bir tarafı özgür, onurlu şahsiyetli bir hayat için mücadele ederken diğer tarafı sınırsız bir tahakküm ve sömürüyü amaçlamaktadır.
Her iki tarafın mücadelesi de belli bir coğrafya, din, dil, renk ve ırk ile sınırlı olmayıp evrenseldir. Çoğu zaman aynı ulusal sınırlar içerisinde her iki tarafın kendi aralarındaki kavgalarına tanık olabiliyoruz.
45 yıldır inişli çıkışlı ve bazen düşük yoğunluklu süren savaş ‘aksa tufanı’ ile tetiklenmiş, yeni bir ivme kazanmıştır. Tarafların son kozlarını paylaşmalarına az bir zaman kalmıştır. Savaşın asli tarafları kesin sonuç için bütün güçlerini ortaya koymaktan çekinmeyeceklerdir.
Genel kural “güçlü olan kazanır”. Ancak kanaatimize göre güçlü olan sadece silah ve mühimmat üstünlüğüne sahip olan değil ‘HAK’lı olandır. Zira haklı olanın yanında HAK TEALA vardır. Savaşın sonucunu belirleyecek olan mutlak galip olan Allah’tır (cc)
“Allah, emrinde galip olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf 21)
“Eğer Allah size yardım ederse, artık size galip gelecek hiçbir güç yoktur.” (Al-i İmran 160) (Emin Güneş - Hürseda Haber)